Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Haziran '18

 
Kategori
Edebiyat
 

Dostlarımızla Bir Fincan Kahve

Hep dostlukların olmadığından, samimi dostlukların kurulmadığından şikâyet eder dururuz. Bazı nezih ortamlarda dostların azlığından yakınırız. Nedense dostsuz olmamızın  sebebini, bir nebze de olsa “acaba bende de suç yok mudur?” diye asla özeleştiri yapmayız. Hep kendimizin haklı olabileceğini düşünerek samimi dostlukların oluşmasına setler çekeriz.

Eğer dostlarımız yoksa,  kalıcı ve etkin dostluklar kuramışsak, öncelikle “inneyi kendimize, çuvaldızı başkasına batırmalıyız”

Kusursuz dost aramak uğruna bir, dostumuzun hal ve hatırı sormaya gitmemiş, bir fincan kahvesini içmek için uğramamışsak elbette suçu kendimizde aramalıyız.

Unutmayalım ki; kusursuz dost aramaya başlamanın neticesinde dostsuz kalacağımız da aşikardır.Onun için illaki dost diye bildiğimiz kişilerin muhakkak bir fincan kahvesini içmeye gidelim.

Zamanımızdan, çalışmalarımızdan ve önemli diye bilinen bir takım dünyevi nimetlerden feragat ederek, dostlarımızla bir olmanın, tek yürek, yek vücut olmanın yoluna arayalım.

Şimdi hayatımız ne kadar dolu  olursa olsun, her zaman dostlarınız  ve sevdiklerinize bir fincan kahve  içecek kadar vakit ayırmayı, onlarla sohbet etmeyi unutmamamız gerektiğini hatırlatan bir öyküyle başbaşa bırakıyorum.İnşallah bu yazıdan sonra dostlarınıza zaman ayırır ve bir fincan kahvesini içersiniz.

“““Bir gün bir profesör, felsefe  dersindedir. Masasının üzerinde birkaç kutu vardır. Ders başladığında, hiçbir şey söylemeden, önüne büyükçe bir   kavanoz alır ve  içerisini tenis topları ile doldurur ve öğrencilere kavanozun dolup dolmadığını sorar. Öğrenciler ittifakla kavanozun dolduğunu ifade ederler.

Bu sefer profesör önündeki kutulardan bir  tanesinden aldığı çakıl taşlarını,çalkalayarak kavanoza döker, böylece çakıl taşları kayarak, tenis toplarının aralarındaki boşlukları doldurur. Ve  öğrencilere tekrar kavanozun dolup dolmadığını sorar; Onlar da 'evet' oldu derler.

Tekrar profesör masanın üzerindeki diğer kutuyu eline alır ve  içindeki kumu yavaşça kavanoza döker.

Tabii ki kumlar da çakıl taslarının aralarındaki boşlukları  doldurur. Ve tekrar öğrencilere kavanozun dolup  dolmadığını  sorar. Öğrenciler de koro halinde 'evet' derler.

Bu sefer,  profesör masanın  altında  hazır bekleyen 2 fincan  kahveyi alır ve kavanoza boşaltır, kahve de kumların arasında kalan boşlukları doldurur.

Öğrenciler gülerler!

Profesör öğrencilerin gülüşünü destekler 'evet' diyerek; 'Ben bu kavanozun sizin hayatınızı simgelediğini ifade etmeye çalıştım' der.

Şöyle  ki; Bu tenis topları hayatınızdaki önemli şeylerdir; dininiz, ibadetleriniz, aileniz, çocuklarınız, sıhhatiniz, arkadaşlarınız ve sizin için önemli  olan şeylerdir.

Şayet diğer şeyleri kaybetseniz de, bu önemli şeyler kalır ve hayatınızı doldurur.

O çakıl tasları ise daha az önemli olan diğer  şeylerdir; işiniz, eviniz, arabanız vs.

Kum ise diğer ufak tefek  şeylerdir. 'Şayet kavanoza önce kum doldurursanız...' Diye, anlatmaya devam  eder, çakıl taşlarına ve özellikle de tenis toplarına (yeterli) yer  kalmaz.

Aynı şey hayatımız için de geçerlidir.

Vaktinizi ve enerjinizi ufak tefek şeylere harcar, israf ederseniz, önemli şeyler için vakit kalmayacaktır.

Dikkatinizi mutluluğunuz için önem arz eden şeylere çevirin.

Çocuklarınızla oynayın.

Sıhhatinize dikkat edin.

Eşinizle yemeğe çıkın.

Evinizin ihtiyaçlarını karşılayın.

Öncelikle tenis toplarını kavanoza yerleştirin.

Öncelikleri, sıralamayı iyi bilin.

Gerisi zaten  hep kumdur.

Bu ara bir öğrenci parmağını kaldırır ve sorar; 'Pekiyi, o iki fincan kahve nedir?

' Profesör gülerek: ' bu soruyu sorduğuna sevindim.'

Hayatınız ne kadar dolu  olursa olsun, her zaman dostlarınız ve sevdiklerinize bir fincan kahve  içecek kadar vakit ayırın!'””

Yukarıda sayılanların hangisini nasıl ve ne derecede yapıyoruz bilmiyorum; ama bildiğim şey bundan ötesi size kalmış.

Sonra şikâyetçi olmamak için, yapıp, yapmamak tâbi ki sizin insiyatifinizde...

 

 

Kerim BAYDAK

kbaydak61-artan@hotmail.com

 
Toplam blog
: 1022
: 214
Kayıt tarihi
: 06.11.12
 
 

Kerim BAYDAK 01.01.1961  ADIYAMAN  doğumlu.. 2003 yılında Anadolu Üniversitesi  İşletme Fakultesi..