Dövme, küpe, saç

Farkındamısınız bu aralar toplum olarak türban dahil ne kadar çok insanın şekline ve o şekli biçimleyen formlarla, aksesuarlarla uğraşıyoruz değil mi? Bu tartışmalar gelişmiş laik, çağdaş, aklı ve bilimi esas almış bir toplumun tartışmalarımıdır?

Bu tartışmalar bana tarihte yaşanan, teşbihte hata olmaz ön görüsü ile İstanbulun fethi öncesi Bizanslılarda Hıristiyan konsilinin hararetle tartıştığı konu olan melekler dişimidir? Erkekmidir? tartışmasının seviyesizliğini ve içeriksizliğini hatırlattı.

Ancak diğer yandan inançlarımızın yegane güvencesi ve bizi diğer Müslüman ülkelerden farklı ve nitelikli kılan Cumhuriyetimizin laiklik ilkesinin törpülendiğini izliyorum.

Fetvalarla ile biçimlenen bir yaşam tasarlanıyor sanki. Fetvanın sözlük anlamı bir olay hakkındaki hükmü belirten, yargı koyan, güçlükleri çözen kuvvetli cevaptır, İslam dinine ait şer'i ve hukuki bir meseleye hüküm mahiyeti taşımamak üzere dini konularda uzmanları tarafından verilen cevaptır, Fetvayı verene müftü, belirttiği delillere dayanarak hüküm verene de kadı denirdi  Fetva verebilecek bir müftünün beş özelliği olması gerekirdi:1- İyi niyet, 2- İlim ve vekar, 3- Bilgide kuvvet, 4- Kimsenin etkisinde olmamak (istiğna) ve yeterlilik (kifayet), 5- Hak ile batılı kolayca ayırt edebilecek yetenektir.

Günlük yaşama dair kimi vatandaşlardan gelen soruları değerlendiren Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, dövme yaptırmanın caiz olmadığına hükmetti. Kurul, kararında; vücuda iğneler batırılıp, açılan deliklere boyalı maddeler konularak yapılan dövmenin, eski çağlardan beri yapılan bir cahiliye adeti olduğuna dikkat çekmiştir.

Dövme yaptırmanın sağlık açısından da zararlı olduğunu kurul açıklamasında, "Sağlık açısından zararlı olduğu gibi, dinen de yasaklanmıştır. Nitekim, dikkat çekmek, daha güzel görünmek amacıyla, yaratılıştan verilmiş olan özellik ve şekillerin değiştirilmesi İslam dininde, fıtratı bozma kabul edilerek yasaklanmıştır (Nisa 4/119). Hz. Peygamber, süslenmek maksadıyla vücuda dövme yapmak, dişleri incelterek seyrekleştirmek gibi ameliyeleri, yaratılışı değiştirmek, fıtratı bozmak kapsamında değerlendirmiş ve bunu yapanların ve yaptıranların Allah’ın rahmetinde uzak olacağını bildirmiştir. Dolayısıyla dövme yaptırmak caiz değildir" diye ifade edilmiştir.

Bir vatandaşın “Erkeklerin küpe takması caiz midir?” şeklindeki soruyu da cevaplandıran Din İşleri Yüksek Kurulu, Hz. Muhammed döneminden itibaren bu güne dek kadınların süslenmek amacıyla küpe kullanıldığı hatırlatarak, Kulak deldirip küpe takmanın Müslümanların genel örfünde kadınlara ait bir süslenme tarzı olarak kabul gördüğüne işaret edilip, "Müslüman erkeklerin ise kadınlara has süs eşyalarını kullanmaktan uzak durmaları” gerekir. Zira Peygamberimiz, “Kadınlara benzemeye çalışan erkekler ve erkeklere benzemeye çalışan kadınlar Allah’ın rahmetinden uzak olsun” (Buhari, Libas, 61-62) buyurmuştur. Bu ve benzeri uyarılar sebebi ile İslam alimleri, erkeklerin küpe gibi kadınlara özgü takıları takmalarını tahrimen (harama yakın) mekruh (İslam fıkıhında haram gibi kesin ve bağlayıcı olmamakla birlikte- yapılmaması istenen şey) saymışlardır" denildi.

Erkeklerin saçlarını uzatmasının helal olup olmadığını soran vatandaşa da cevap veren Yüksek Kurul, saçı temizlemek, taramak ve koku sürmenin Hz. Peygamber'in teşvik ettiği hususlardan olduğunu hatırlatarak, “Saçı olan kişi bakımına özen göstersin” hadisine dikkat çekilmiştir. Açıklamada, saçların temizliğine dikkat etmek şartıyla erkeklerin saçlarını uzatmalarında ve dilediği şekilde taramalarında dinen bir sakınca olmadığını söylenmiştir.

Şeri hükümler (Kuran-i Kerim, Hadisler, Hadis, Icmâ, Kiyas ve İslam bilginlerinin verdiği hükümlere göre meydana getirilen hukuk.) doğrultusunda saçın uzatılmasının sakınca olmadığı, dövme yaptırmanın ise caiz olmadığı, küpe takmanın ise mekruh olduğu hükümleri varken;

Çevremde oldukça günahkar, cahiliye döneminin adetlerini uygulayarak dövme yapan ve haram olmayan ama harama yakın tutumları içinde olup küpe takan, kadınlara has süs eşyalarını, takılarını kullanan erkeklerle yaşıyorum.

Şimdi ben neler düşünmeliyim? ne yapmalıyım? Verilen bu fetvalarla topluma benim anladığım veya anlamadığım bir mesaj mı verilmektedir? Bu işte bir anakronizm var mı acaba?

Merak ettim doğrusu.

Nizamettin BİBER