Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Temmuz '07

 
Kategori
Haber
 

Düğüm 23 Temmuzda çözülecek…

“Cumhuriyete sahip çıkmayan cumhuriyetten söz edebilir mi? Halka sahip çıkamayan halktan söz edebilir mi? Milletine sahip çıkmayan milliyetçilikten söz edebilir mi?”

Bu sözler Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN’ın devlet kesesinden geldiği dünkü Kayseri AKP Seçim mitinginde söylediği sözler…

Bu sözlere “hak ettiği” biçimde cevap vermek mümkündür. Belki CHP Genel Başkanı Deni BAYKAL verecektir.

Benim her hangi bir dokunulmazlığım olmadığı için buradan aynı “Biçimde” cevap vermem olanaksız. Çünkü “Basın yoluyla hakaret”ten gözümüzün “dam altında ışılaması” işten bile değil. O nedenle aynı “telden” cevap ne yazık ki veremeyeceğiz.
Bu konuyu burada noktalarken, bir başka konuda sizleri uyanık olmaya davet edeceğim…

Dün DEP eski milletvekili Orhan DOĞAN’ın cenazesi VAN’dan Cizre’ye defnedilmek üzere götürülmesi sırasında yine “halk” ile “güvenlik güçleri” arasında çatışma çıktı.

Televizyondan izlediğim kadarıyla gördüklerimden en dikkatimi çeken şey, çocukları bir tarafa bıraktık, canlı kalkan olarak kullanılıyor da, kadınların da bu olayların içinde olması, hem de güvenlik taş atarak hangi boyutta işin içinde olduklarını göstermeleri oldu…

Doğu ve güneydoğunun birçok yerinde “terör” faaliyetlerinin devam ettiğini, bunların yakın bir gelecekte bitmeyeceğini, bu gidişle daha da artmasından endişe ettiğimi vurgulamak istiyorum.

Nedeni ise oldukça ve vasat bir zekânın dahi anlayabileceği kadar açık…

Terör ile mücadele ederken, bu güne kadar kaçırdığımız “Halktan yana çıkma” çalışmalarının yeteri kadar olmayışı ve karşı propagandanın da boyutlarının giderek artması.

Geçmişte içinde de yaşayarak savunduğum bir gerçek var...

Birincisi, dağdaki, ovadaki, kentteki ve her gün bizimle birlikte, iç içe ve bir arada yaşadığımız “terörist” ile “halk”ı birbirinde ayırt edelim…

İkincisi ve bundan da önemlisi, geçenlerde Genelkurmay Başkanımızın da üstünde durduğu gibi, içeride propagandaya karşı propaganda yaparken, dışarıdan bu yönde gelen propagandanın da kaynağını çökertmemiz gerek.

Bir taraftan terörüm içinde yaşayan “zavallılar” kaçarken, diğer tarafta “sempati” duyanları ve onlara katılanları nasıl önleyeceğiz, üzerinde durulması gereken bir konu.

Biliyoruz ki terör, yalnız başına PKK denilen örgütün Türkiye’ye karşı başarılı olabileceği bir eylem değil. Bunun arkasındaki güçlerin varlığını da biliyoruz. Bunların kaynağını da biliyoruz. Nasıl çökertileceğiniz veya bu dönemde nasıl etkisinin azaltılacağını da biliyoruz.

Peki, mesele ne öyleyse, neden yapılmıyor?…

Bunu mu soruyorsunuz?

Eğer bunu soruyorsanız, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin hükümetinin sağlam iradeli ve kararlı olması gerektiğini bilmemiz yeterli.

Böyle bir hükümetimiz olursa 23 Temmuz 2007 tarihinde, kuşkunuz olmasın ki arkası gelecektir.

01 TEMMUZ 2007

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..