Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ocak '18

 
Kategori
Havacılık
 

Dünya Kanatlarımızın Altında

Dünya Kanatlarımızın Altında
 

Son bir yıldır sıklıkla gündeme gelen ve eleştirilen Türk Hava Yolları’nın bugününü -havacı bir ailenin çok uçan ferdi olarak- objektif bakış açısıyla bir de ben anlatmak istiyorum.

THY; defalarca En İyi Hava Yolu Şirketi seçilen, dünyaca ünlü futbol kulüplerinin sponsorluğunu ve taşıyıcılığını yapan, dünyada en çok ülkeye uçan, kabin içi ikram ve eğlence sistemleriyle takdir toplayan, ortalama 6.5 yaşında 335 uçak ve 50 bin çalışanıyla dünyanın en çok tercih edilen 4. hava yolu şirketidir.

Tabii ki zarar ettiği yıllar da olacaktır, kâr ettiği yıllar da. Dünya üzerindeki diğer hava yolu şirketlerinde durum farklı mıdır, onlar hep kâr mı etmektedir? Sabena, Swissair ve Olympic’e olanlar unutulmamıştır.

Özetle, THY’nin sadece zararını görüp kötülemek kendi çocuğunuzu itip kakalamanızdan farksızdır! Hele ki “Hangarlarda onca uçak boşta yatarken yeni uçak alımları yapıyorlar!” demek bilgisizliğin lacileri çekmiş halidir! Lufthansa’nın Münih - İstanbul hattını kapattığından, Air France, Alitalia, Swiss, Iberia, Austrian, Delta, Malaysian Air ve Air Canada’nın İstanbul uçuşlarını durdurduğundan haberleri bile yoktur. Ya da vardır da söyleyemiyorlardır ki bu daha da vahimdir! Evet, bu şirketler yolcu sayısı azaldığı için hatlarını kapatmışlardır; ama en büyük etken, hızla güçlenen ve daha çok noktaya direkt uçuş yaparak pazar payını yükselten THY’dir.

THY üzerinden değil de dünya hava yolu şirketlerini genelleyerek konuşacak olursak, tüm hava yolu taşıyıcıları bölgesel ve mevsimsel değişikliklere uygun olarak seferdeki uçak sayılarını revize ederler. Yani, yolcu sayıları bazen radikal düşmeler de yaşar ki o dönemlerde atıl uçakların başka şirketlere kiralanması yönüne gidilebildiği gibi ülkenin farklı şehirlerindeki havalimanlarında parka da çekilebilirler. Elbette ki teknisyenler uçakların bakımlarına -her an yeniden sefere çıkacaklarmış gibi- devam ederler.

Dünyanın en büyüğü American Airlines’ın 1600 uçağının da tamamı seferde değildir!

İETT ve EGO da zaman zaman bazı otobüslerini garaja çeker; ama nedense kimsenin gıkı çıkmaz, haber değeri yoktur! Sadece kâr ve başarı hangi ticarette vardır; önemli olan, ticari dalgalanmaya uygun yeniden biçimlenmedir.

Hiç Rusya’da ya da eski Doğu Bloku ülkelerinde Tupolev ya da Antonov’larla uçtunuz mu bilmem; ama uçsaydınız eminim şimdi yazacaklarımı çok iyi anlardınız;

Taksi çevirirken bile aracın yeniliğine bakan bizler bineceğimiz uçağı ve şirketi de seçmek istemez miyiz? Hatta kaptanın ak saçlı ve güler yüzlü olması dahi güven işaretidir. Bekleme salonundan körükteki uçağınıza baktığınızda eski bir görüntü sizi ürkütmez mi, ya da uçağa girerken kapı menteşelerinde görebileceğiniz paslanma endişelenmenize yol açmaz mı; koltuğunuzdaki bozuk kolçak, kırık tepsi, zor açılıp kapanan başüstü dolabı asabınızı bozmaz mı?

İnsanoğlu uçmak için yaratılmamıştır! Nasıl ki yere konan bir kuş yürürken tedirginlik yaşar, insanların da uçmaktan korkması doğaldır. O nedenle güvenilir şirketleri tercih eder, yeni uçaklarla uçmak isterler.

Her ne kadar “Eski uçak yoktur, bakımsız uçak vardır.” sözü havacılığın itibarlı jargonuysa da şirketler uçaklarının gençliğiyle övünürler. Batılı şirketler filolarını 15 yaş altında tutarken, daha yaşlı uçaklarını üçüncü dünya ülkelerine kiralar ya da satarlar. Bugün Afrika’da uçmaya devam eden 40 yaşında B737 ve B747’ler vardır.

THY’nin uçak sayısı yeni siparişlerle hızla 400’e doğru gitmekte ve 6.5 olan ortalama filo yaşı daha da düşmektedir. Filoda Wet Lease yani ekibiyle kiralanan uçaklar da vardır ki uzun süreli sefer azaltımlarında öncelikle bunlar iade edilir. Düşürülen uçak krizi nedeniyle 2016 yılında Rusya’dan turist gelmeyeceği daha önce öngörülebilir miydi? 4 milyonluk bir pazardan bahsediyoruz!

THY her zaman var olacaktır ve başarılarını devam ettirecektir. Elbette kâr da edecektir, zarar da. Uçaklarını parka çekecek, kiralayacak, satacak ve yeni uçaklar alacaktır. Dünyada THY’den daha fazla ülkeye uçan bir başka hava yolu şirketi yoktur. Amerikan şirketlerinin uçakları THY’den iki üç kat yaşlıdır. Lufthansa’nın ortalama filo yaşı 11, British Airways’in 13’tür. Millî hava yolumuz zamanında inip-kalkma, sefer iptal yüzdesi, uçak içi ikramlar ve eğlence sistemleriyle de rakiplerinden sıyrılmaktadır.

Boeing ve Airbus arasında adil satın alma yapan THY geçen sene Boeing’e 40 adet yeni nesil B787-9 Dreamliner siparişi verirken birkaç gün önce de Airbus’a 25 adet A350-900 siparişi vermiştir. Bunlar THY’nin dünya pazarındaki yerini koruyup güçlendirmek ve rekabetçi olabilmek adına atılan doğru adımlardır. Kalkıp da “Bilmem kaç uçak hangarda beklerken bu uçaklar neden alınmıştır, büyük uçakların masrafı çoktur, parası milletin cebinden çıkmaktadır.” gibi duygusal (!) beyanatlar konunun özüne hakim olamamaktan ya da art niyetten kaynaklanmaktadır!

Büyük uçağın masrafı çoktur diyenlere, nedir o masraflar dediğinizde açıklayabilecek bilgileri yoktur. Uçağın cüssesine bakıp masrafının da çok olacağını düşünmektedirler. Oysa iki A321’in bakım ve işletme masrafı bir A350’den fazladır.

Yeni nesil geniş gövdeli uçaklar daha ekonomiktir, daha çok yolcu taşır ve rekabet gücü getirir. Böylece uçak ve personel sayınız şişmez, bakım ve işletme masraflarınız azalır.

Dünyanın gözde hava yolu şirketlerinden biri olan Emirates’in ortalama yaşı 5.7 olan 270 uçağının tamamı geniş gövdeli, uzun menzilli B777 ve A380’dir. Dubai - Doha arasındaki -sadece 40 dk süren- 378 km’lik hatta devasa A380 işletilmektedir. Lütfen “Onlar petrol zengini, tabii işletir.” deme hatasında bulunmayın; ticaretin Arabı, İngilizi, Almanı olmaz!

THY de İstanbul - Antalya arasında -yoğun saatlerde- B777 ve A330 işletiyor ki uçaklar full çekiyor ve daha ferah ve konforlu bir uçuş sunuluyor.

Yeni alınacak uçaklarımızı rakamlarla tanıtmak gerekirse;

300 koltuklu Airbus A350-900’ün uçuş menzili 15000 km, saatte 5.8 ton yakıt tüketiyor ve İstanbul’dan Sydney’e direkt uçabiliyor. Böylece, orada yaşayan vatandaşlarımız da yurda gelirken Singapur ya da Dubai’de aktarma yapmaktan kurtulup zamandan kazanacaklar.

290 koltuklu Boeing 787-9’ün menzili biraz daha kısa, 14800 km; saatte 5.6 ton yakıt tüketiyor ve o da İstanbul’dan San Francisco ve Buenos Aires’e direkt uçabiliyor.

Şimdi gelelim anlamlı mukayeseye: Bugün İstanbul - Los Angeles arasındaki 11000 km / 14 saatlik direkt uçuş 349 koltuklu B777-300 ile yapılmakta ve bu uçak saatte 7.5 ton yakıt tüketiyor. Amerika uçuşlarındaki %79 doluluk oranı hesaba katıldığında -kompozit gövdeli ve ekonomik motorlu- yeni nesil uçakların düşük yakıt tüketimleri önem kazanıyor.

Kişisel düşüncem: THY kısa orta mesafeli hatlarda A320, A321 ve B738’leri, uzun mesafede A330 ve B777’leri kademeli olarak azaltacak ve yerlerine A319 Neo, A321 Neo, B737 Max ve A350-900, B787-9 koyacaktır. Ayrıca, siparişi verilen 5 adet B777F kargo uçağından ikisi geçen ay gelmiş, diğerleri de bu yıl içinde gelecektir. 467 yolcu kapasiteli ve uzun menzilli sekiz adet B747-8 için de görüşmeler sürmektedir.

Bu anlattıklarım rekabet gücü yüksek, çağı yakalamış yeni nesil filo tanımıdır; THY de gördüğüm kadarıyla bu bilinçle yol almaktadır.

Yeri gelmişken vurgulamamız gereken diğer bir gerçek de -yılda 150 milyon yolcuya hizmet verebilecek kapasitede- dünyanın en büyük havalimanının bu sene 29 Ekim’de İstanbul’da hizmete gireceğidir. Altı pistli, dört terminalli devasa bir havalimanına yakışan da böyle bir THY’dir. Yeni havalimanımız, THY ile birlikte güçlü bir aktarma noktası hâline gelmekte ve Batılı hava yolu şirketlerinin yanı sıra FRA-Frankfurt, CDG-Paris, AMS-Amsterdam ve DXB-Dubai havalimanlarının da uykularını kaçırmaktadır.

Günümüz dünyasında güçlü bir Türkiye şarttır.

 

 
Toplam blog
: 462
: 1159
Kayıt tarihi
: 07.03.09
 
 

Ne güzel bloglar yazdık, ne muhteşem dostluklar kurduk; onlar kaldı baki... ..