Dünya nereye gidiyor?

"Eğer batı ülkelerinin halkı, demokratik hükümetlerin ekonominin alın yazısını ellerinde tuttuklarına olan inançlarını yitirirlerse, bu ekonomik bunalım, batı demokrasisinin bunalımına dönüşebilir."(Henry Kissinger)*

Bundan yaklaşık otuz yıl kadar önce, Amerika Birleşik Devletlerinin efsanevi (eski) dışişleri bakanı Kissinger bu saptamayı yaptığında, dünya henüz çok bakirdi. Hem maddi, hem de manevi anlamda bu günkü kadar kirlenmemişti.

İnsanların sırtındaki yük daha hafifti. Çünkü, o günlerde VAR olmak bu güne nazaran daha kolaydı. Sanki gelecek bize borçluymuş gibi, hep umut ederdik.

Ama yine de dünyayı bir türlü paylaşamıyorduk. Batı, Sovyetler Birliğinin varlığına rağmen dünyayı liberal olmaya zorluyor, üçüncü dünya savaşı, Demokles’in kılıcı gibi başımızın üstünde sallanıyordu.

Aslında o günlerde yaşanan ekonomik kriz, kapitalizmin kendine özgü dönemsel sıkıntılarından biriydi sadece.

Kissinger, bu gün yaşamakta olduğumuz küresel bunalım hakkında ne düşünüyor bilmiyorum. Ama bir şeyi gayet iyi biliyorum.

Dünya ekonomisini pençesine alan hastalık, batı ülkeleri de dahil olmak üzere dünyadaki bütün demokrasileri bir bir çökertecek kadar ağırlaşacak ve yoğunlaşacak.

Evet! Sizin de gayet iyi sezinlediğiniz; hatta iliklerinizde hissettiğiniz gibi, mutlak bir geçiş çağında yaşıyoruz.

Üstelik, daha tam olarak nerden geldiğimizi bile anlayamadan, hiç bilmediğimiz başka bir yere doğru sürükleniyoruz.

Şundan hiç şüpheniz olmasın ki; eğer Kissinger’in kehaneti gerçekleşirse, insanlar, dünyanın dört bir yanında, günah keçisi aramaya çıkacaklar.

Yarının müstakbel günah keçilerine bakıyorum da başlarına gelecekten o kadar bihaberler ki; şaşırmamak elde değil.

Tanrı, o günün şerrinden hepimizi korusun.

*Kriz, Neo Liberalizm ve Reagan Dosyası. Alan Yayıncılık.