Dünyada kim ne için savaşıyor?

Savaşların nedenleri hep anlatılır durur ama insanlar hala bu çağda bile dünyada milyonlarca insanın neden savaştıklarını bilmiyor.

Hak ve adalet savaşları: Dünyada hakkını almamış, hakkı verilmemiş, hakkı gasp edilmiş milyarlarca insan var. Kimse bunların hakkını vermeye yanaşmadığına göre savaşlar daha uzun yıllar devam edecek demektir. Hak ve adalet savaşları kutsaldır(yani anlamlıdır) silaha, öldürmeye, şiddete dayanmayan bütün hak ve adalet savaşlarını destekliyorum. Dünyada devletlerin çoğu kapitalizmle bağlantılı ve halk da uyutulmuş; bu nedenle haklı mücadeleler terörizm olarak algılanıyor. Kapitalist devlet düzeni zaten varsa bile bir hakkı vermemek üzere kurulduğundan hak arayanları halkın gözünde terörist gibi göstermek onun görevi.

Din savaşları: Gereksiz gibi görülüyor ama din savaşlarının da mantığı var. Herkes bir inancın mensubu ve bazıları için din insanın hayatı demek. Din karşıtlığı, dinlere hakaret ve saldırı, dinin mensuplarına her türlü olumsuz davranış, inanç özgürlüğünün olmayışı gibi konular ve bunlara bağlı ülkelerin işgali vs din savaşlarını başlatıyor.

Bir kere din karşıtlığı diye bir şey olmaz; ilgilenmezsin olur biter. Bir de senin özgürlüğün adamın kutsalına küfür etmekle sağlanacaksa sen aptalsın. Artık bugün din savaşlarını dünyada sadece Müslümanlar yapıyor. Ve Müslümanlık kadar hatta daha fazla diğer din ve inançlara da saldırılar var. Ama onlar bu nedenle savaşmıyorlar. Bu durum bir yandan dine saldırıların bahane olduğunu, Müslümanlığı yeryüzüne (zorla ve savaşarak da olsa) hâkim kılmak arzusunu gösterirken öte yandan El Kaide ve benzeri İslami terör örgütlerinin küresel güçlerin menfaatlerine uygun olarak dünyayı(veya en azından İslam coğrafyasını)  karıştırmak için kurup kullandığı piyon örgütler olabileceği ihtimalini ortaya koyuyor.

Asıl mesele Müslümanlar ve Müslüman ülkeler dinlerini ve ülkelerini korumak için böyle savaş örgütleri kurmak zorundalar mı? Eğer öyleyse Müslümanlık var olduğu sürece El Kaideler de var olacaktır. Bence bu şekilde yapılanma Müslümanların İslam’ın ikna yoluyla yayılamamasını hazmedememelerinin sonucu ve sanırım “öyle olmazsa böyle olacak” diyorlar. Ayrıca zaten tarihe ait bazı belgelerin Müslümanlığın pek de öyle gönüllü kabul edilmediği şeklinde iddialar taşıyor.

Küresel güçlerin dünyaya hâkim olma istekleri: Hangi nedenle olursa olsun savaşların temeldeki asıl faktörü bu. Bir yerde peygambere küfrediliyorsa o kişinin küresel güçler tarafından kiralandığını düşünmek gerekir.

Dünyadaki karışıklıklardan medet umanlar karıştırıcı yüzlerce örgüt kurup finanse ediyorlar. Ben yeryüzünde kapitalizmin kontrolüne girmemiş ülke olduğuna inanmıyorum. Dünyanın üçte ikisi ellerinde olduğu halde bunları hala doyuramadığımıza göre savaşların sona ermesi hayal.

Kurtuluş savaşları: Hak savaşlarıyla bağlantılı bu düzen savaşları insanlığın yaka silktiği belalardan biri. Lanet olsun bırakın batsın, kurtarmayın şu ülkeyi! Gerçekten partiler bile örgüt gibi. Sözde vatansever, dindar, milliyetçi ya da devrimci bu örgütlerin perde arkasında karanlık güçlerin olabileceği ya da en azından bunların eylemlerinin küresel kapitalizme hizmet ettiği şüphesi çok güçlü. Arkasına on kişi katan ülkeyi kurtarmaya kalkıyor. Bir halt yedikleri, bir yerlere geldikleri yok ama işte devlet onlarla uğraşıyor, biz onlarla uğraşıyoruz. Kerim Korkut belli bir sürede halk desteğini sağlayamazsa ve de görüşleri/projeleri halkın  %76’sından destek görmezse gider evine oturur!

Değişim savaşları: İnsanların bir şeylerle (bilinçli olarak duymasın, düşünemesin diye)doldurulduğu için beyinlerinde ve yüreklerinde iyi ve güzel şeylere yer kalmamış; güneşi batıdan doğduracağım desen bile umurlarında değil. Ama işte benim gibi değişim hastaları hep Tarlabaşı sokaklarında yalınayak koştukları halde vazgeçmiyorlar. Ama bir de koşturmak istemeyenler olmasa aslında savaş filan olmayacak. Biz bağıracağız halk duymayacak öyle gidecek. İnsanların aklı ve yüreğinin tapusu sanki bunlarda; değil tabi, planları bozuluyor.