Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Mart '13

 
Kategori
İlişkiler
 

Dünyanın en şansız kadınları, jinekolog karıları!...

Dünyanın en şansız kadınları, jinekolog karıları!...
 

Ne zaman erkek bir jinekolog görsem, karısının haline üzülürüm; doğrusu...


Dünyanın en şansız kadınları, jinekolog karılarıdır bence. Ne yani! Bu, sizce de böyle değil mi?

Lütfen şöyle bir diyaloğu, kahramanlarımızın beden dilleriyle birlikte, gözünüzün önüne getirmeye çalışın...

Karısı: Bugün, günün nasıl geçti hayatım?

Jinekolog: Hiç işte!... Her zamanki gibi... Bugün de, 30 - 40 kadının kırmızı kutusuna baktım; bildiğin gibi...

Kadın: !!!

Kadının iç sesi: Adam haklı canıııım!... Ben şimdi ne yapayım da, şu kırmızı kutumu kocama beğendireyim acaba?!

Oysa kadın, bu akşam kocasıyla ateşli, şehvetli, şefkatli olduğu kadar da hararetli bir gece geçirmenin, en erotik, en dişi hallerini hayal etmiş, ama her gün onlarca kadının kırmızı kutusuna bakan kocasının bıkkınlığı, bezginliği karşısında; artık canına tak etmişti doğrusu...

Kadın yine de son bir heves ve tüm cesaretiyle bir atak daha yapmak istedi; kocasının yanına doğru:

- Hayatım!... Belli ki, çok yorulmuşsun... İstersen sana şöyle en güzelinden bir masaj yapayım; belki yorgunluğunu alır.

- Bi' tanem benim!... Canım karıcım!... Bugün onlarca kadının, arıza yapmış kutusuyla uğraşmaktan, ben de ne keyif kaldı, ne de iştah... Ama yine de, istersen, şöyle oturup, güzel güzel hazırladığın, şu enfes yemeklerinden yiyelim... Olur mu?

Bu gece de, o kadınının, bu kadının derdiyle, kırmızı kutusuyla uğraşmaktan yorulmuş kocasıyla, kardeş kardeş!!! uyuyacaklarını anlayan, o şansız kadın, bir yandan kendi kaderine, bir yandan yaşamını karartan kocasının mesleğine isyan etmekteydi; en duyulmayan, yanlızca çok dikkat edenlerin hissedebileceği umutsuz sesizliği ve gergin nefesiyle...

Hem, kocası yorgun olmasa, ne olacaktı ki sanki! Her gün o kırmızı kutuların envai çeşidini gören, en akla gelmedik şekillerine, bazen bıkana kadar bakmak zorunda kalan bir koca, umutsuzca onu evde bekleyen karısının kutusuna, hangi ilgiyi, nasıl gösterecek, kalmışsa eğer, hangi enerjiyi, nasıl hissettirecekti ki?!!

Ne zaman, nerede bir erkek jinekolog görsem, ağlayasım, yas tutasım gelir; o dünyanın en şansız kadınına... Çünkü insanoğlu yeryüzüne indirildiği günden beri, kadının erkeğe karşı en güçlü, en öldürücü, en sonuç alıcı silahı, kocasının mesleği yüzünden, yine ıskartaya çıkarmıştı; o şansız kadını işte!... Yine en sıradan meta gibi gözükmüştü; kadının en değerli şeyi; kocasının gözüne... 

Böyle bir duygusal durum ortaya çıkacak olsa, herhalde şu soruyu sorardım kendi kendime: " Her iki insanın da gerçekten  mutlu olabilmeleri için, ne yapmaları gerekir acaba? "

Kadın, jinekolog olan kocasını mı bırakmalı, yoksa kocası, onu kıskanmasın, mutlu olabilsin diye jinekologluktan mı vazgeçmeli? " Bu durumu en iyi: " İki ucu kirli değnek! " deyimi anlatır; değil mi?

Adam, büyük bir ihtimalle, onca yıldır belki çok severek ama çok da yorularak yaptığı mesleğini bırakmayacağına göre... bu olayın kadın kahramanı ne yapmalı acaba?

Ben bir türlü çıkamadım bu işin içinden... Hadi kolaysa, gelin de siz çıkın bakalım; bu işin içinden!...

Not: Yazıda kullanılan görsel internetten alınmıştır.

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..