Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Mart '13

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Sözümü dinleyesiniz diye, sakal bırakasım geldi!

Sözümü dinleyesiniz diye, sakal bırakasım geldi!
 

Ne yani! Sırf siz sözümü dinleyin diye, şu ak sakallı dedemiz gibi, sakal mı bırakayım şimdi!


Evet... Gerçekten de öyle... Sözümü dinleyesiniz diye, sakal bırakasım geldi! Sevgili okurlarım...

Şu cümle, günlük hayatımda duymaya en alıştığım, en çok söylenen sözlerden biridir benim için:

"Sen müneccim misin kardeşim! Bu olacakları, nereden bildin böyle? Beni Milliyet Blog ortamından tanıyıp, yazılarımı yakından takip edenler de iyi bilirler ki, burada da çok önceden yazıp, söylediğim birçok olay sonradan gerçekleşti.

Aslında ben müneccim, söylediklerim de, müneccimlik falan değil... Tek yaptığım, bir olayı, bir durumu, bir kişiyi değerlendirirken, onun, önünü, arkasını, sağını, solunu, geçmişini, geleceğini,  kısacası, konuyla ilgili bütün ayrıntıları bir bütün olarak biraraya getirmek... Bu sayede, gelecekli ilgili tutarlı, sağlıklı öngörülerde bulunmaya çalışmak... Yanlız, öngörüde bulunmak derken, bol keseden sallamak değildir söylediğim...

Yazılarımı yakından izleyenler biliyorlar ama... Gerçekleşmiş öngörülerime yanlızca 4 ayrı örnek vermekle yetineceğim. Çünkü bence daha fazlası, kibir ve kendini beğenmişlik olur.

2011'de Şike süreci başlamadan önce, niyetim, yazacaklarımla 2011 - 2012 futbol sezonunda 5 büyüğümüzle ilgili öngörülerde bulunmaktı. Ancak, 3 Temmuzda başlayan şike süreci ortalığı darmadağın edip, futbolumuzda ciddi bir kaos ortamı oluşunca, bu yazı dizisini hazırlamaktan vazgeçtim.

O konuda yazdığım tek yazı: " Bursaspor'a ilk 4 hayal! " başlıklı yazımdı. Bu yazıma özellikle Bursasporlu olduğunu söyleyen Ümit İpekçeker arkadaşımızdan: " Sen müneccim misin kardeşim? " minvalinden bi' dolu yorum geldi. Halbuki benim yaptığım, müneccimlik falan değildi. Ben başlayacak sezonda Bursaspor'un başına gelebilecek olayları, en gerçekçi nedenlerlyle ortaya koymuştum. Bursaspor geçen sezon ligi ancak 8. bitirebildi ve sonradan uydurulan play off sisteminde gösterdiği performansla ligi, ancak 5.bitirebildi. 

O yazıda kariyerinin zirvesine çıktığını, bu başarıyı bir daha gerçekleştiremeyeceğini, kariyerinde bulunduğu yerden daha öteye gidemeyeceğini söylediğim Sağlam, bu yazımdan yanlızca 1, 5 yıl sonra, bu sezonun ortasında, Busaspor'u kendi rızasıyla, çok onurlu bir biçimde bıraktı.

Tolunay Kafkas için yazdığım yazı da duruyor orta yerde... Yeteri kadar sabrı olanlar, Trabzonspor'un Kafkas macerasının nasıl biteceğini kendi gözleriyle görecekler. Bir futbolsever olarak, hiç arzulamam ama... Beğenmeyip, takımdan gönderdikleri Şenol Güneş'i, Tolunay Kafkas yüzünden mumla arayacak, ona yaptıkları büyük haksızlığı anlayacaklar; iş işten çoktan geçmiş olsa da...

Bu sezon başlamadan, Galatasaray'ın kesinlikle şampiyon olacağını, kalanların ancak ikincilik için yarışacağını söylediğimde de, Bursaspor'la ilgili yazımdakine benzer yorumlar aldım. Ve artık, futbol sezonu bitmek üzere... Peki Galatasaray, kaçıncı durumda? Şampiyonlar Ligi çeyrek final kurası öncesi, yaptığım analizde: " Galatasaray, %73,57 ihtimalle çeytek finalde..." demiştim. Ne oldu?

Ve son bir örnek daha... Kendileri bulundukları yerlere gelmeden çok daha önce, sevgili yazar arkadaşlarımız: Nilgün Aktaş ve Merve Ballı'yla ilgili olarak da, bazı öngörülerde bulunmuştum. Aktaş, artık Milliyet.com.tr yazarı... Merve'yse, saygın bir aylık kadın dergisinde, yanılmıyorsam, Elle'de yazmaya başladı.

Özellikle ülke ve dünya siyasetiyle ilgili yazılarımda da, birçok öngörüde bulundum; şimdiye kadar. O yazılarımı okuyanlar da, dünden bugüne söylediğim birçok şeyin, zamanı geldikçe, teker teker gerçekleşmesine kendi gözleriyle şahit olacaklar.

Derdim, bu yazdıklarımla, kimseye hava atmak falan değil... Hazır sırası gelmişken, İçime dert olan bir şeyi buradan itiraf etmek istiyorum; sizlere, izninizle... Ey benim güzel arkadaşlarım!... Ey benim güzel dostlarım, gerçekleşen her öngörüm sonrası: "Bunları da nereden bildin böyle? Sen münecim misin kardeşim! " deyip, koşa koşa aynı şaşkın, aynı hayran yüz ifadesiyle karşıma dikileceğinize,  gelecekle ilgili söylediklerimi, zamanında, iş işten geçmeden, azıcık dikkate alsanıza...

Bakın, bakın!... Bakın işte!... Sinirimden, azıcık sözümü dinleyesiniz diye, sakal bırakasım geldi! Şöyle en kallavisinden, gayet havalı bir sakal bıraksam, hiç olmazsa bundan sonra, sözümü dinler misiniz acaba?

Not: Yazıda kullanılan görsel internetten alınmıştır.

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..