Dünyanın en vurdumduymaz işçileri…

Bir şirket düşünün,  

Çalışanları yılda trilyonlar kazanıyor,  

Bu paraları alırken, fazla mesai yok, çok süper bir performans göstermek de gerekmiyor,  

İş yaparken onları izleyip alkışlayan binlerce insan var,  

Hastalanınca veya sakatlanınca, iyileşmen için tüm yöneticilerin pervane oluyor,  

Cebinden beş kuruş harcamadan sürekli seyahat edip, en iyi otellerde konaklıyorsun,  

Geceleri alem yaparsan, yöneticilerin suçlanıyor. Sahip çıkamadı, iyi yönetemiyor diye,  

Biraz fazla çalışınca hemen basına şikayet ediyorsun, onlarda çok yükleniliyor, sakatlık olabilir diye hemen kalemlerine sarılıyorlar. 

Sözleşme sürenin bitmesine altı ay kala başlıyorsun tehditler savurmaya, giderim diye,  

Herkes tartışmaya başlıyor, şu kadar para verilsin diye,  

Bu kadar şey yapıp da eğer işten atılırsan da, sülaleni ömür boyu rahat ettirecek kadar tazminat alıyorsun,  

Ben böyle şirketler biliyorum, en başında da Fenerbahçe geliyor. 

Kim çalışmak istemez ki böyle bir işyerinde? 

Peki bize ne demeli,  

Bu adamlar para kazansın, yöneticileri çıkıp bizim paralarımızla bize hava atsın diye,  

Neler yapmıyoruz ki… 

Bu vurdumduymazları izlemek için TV kanallarına üye olup para akıtıyoruz,  

Yağmur, çamur demeden stadları dolduruyoruz. Azıcık koşsunlar diye avazımız çıktığı kadar bağırıyor, alkışlıyoruz,  

Daha yetmiyor formalar alıyoruz. Hatta bu yetmiyor parayı erkenden verelim kullansınlar diye kombine biletler alıyoruz. 

Yetmiyor telefon hattı, yetmiyor banka kartı, yetmiyor taraftar kart, yetmiyor, yetmiyor, yetmiyor… 

Ne yapsak onları doyuramıyoruz ve yapmaya devam ediyoruz. 

Biz ne yapıyoruz?