Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ekim '14

 
Kategori
Deneme
 

Dünyanın kurtuluşu/ 1. galaksi sözleşmesi

Dünyanın kurtuluşu/ 1. galaksi sözleşmesi
 

Bu kız çocuğu diyor ki "Anne ne zaman öleceğiz?" Ve buna kayıtsız kalıyorsan insanım diye gezme; sana gerçekten yazıklar olsun!


Haklarını alamamış, haksızlığa uğramış nesiller kıyamete kadar savaşacaklar. Bir şeyi gözden kaçırıyoruz, yeryüzündeki tüm tepki ve eylem gurupları ortada hiçbir neden yokken keyfinden bu kavga ve savaşların içinde değiller. Dünya yanlış kurulmuş ve yanlışlara devam edilmiş/ediliyor. İnsanlık bu olguyu kabul etmiş, kötü sonuçları değiştiremeyecek sözde öncülerin üfürmelerini kurtuluş mesajı sanmış bunlarla avunmuş, bunlara güvenmiş, güvenmekte. Bu kurtuluş mesajları insanlığı kurtaracak mesaj olsaydı dünya kurtulurdu. Bu olmadığına göre Aristo’nun kitabını atıp Maristonun (yani yeni bir kitabı) okumaya başlamalıyız.

Dinler dâhil bütün kurtuluş reçetelerini reddediyorum; sizler de reddedin!

İnsanlığın kurtuluşu bizim elimizdedir ve bu mümkündür. Burada vereceğimiz mesajlar evrenin öncülerine yol gösterecektir. Sadece bu mesajları dikkate alınız. Evrende bu mesajlar hâkim olmalıdır. Bizler evrenin askerleri, modern çağın öncüleri yenidünya düzenini kurmak için ölümcül bir savaşa girmeliyiz.

Savaşların, kavgaların, anlaşmazlıkların insanların aptallığından, kötülüğünden, bilgisizliğinden kaynaklanmadığını söyledik. Elbette bunların etkisi var ama asıl neden bunlar değil. Bütün savaşların bitmesi için bir büyük savaş (mücadele) kaçınılmaz.

Dünyadaki tüm savaşların/kavgaların/anlaşmazlıkların nedeni insanların haklarının gasp edilmesidir. Haklı bir dava için kurulmuş terör örgütlerini bile destekliyorum. Sen benim her şeyimi al/haklarımı verme ben sessiz kalayım; yok böyle bir şey. Evrenin katilleri, dünyadaki tüm savaşların sorumluları insanların haklarını gasp edenler, vermeyenlerdir. Dağlardaki teröristler kalem odalarındaki beyefendilerden daha masumdurlar. Herkes hakkını alacak, dünya kavgasız nizasız bir sonraki nesle kalacak.

Kerim Korkut yenidünya düzeninin konuşulduğu şu günlerde üç durum tespiti var. Kerim Korkut’u ve düzenini hiç tanımayan/bilmeyenler. Biliyor olsa bile inanmayan ve önemsemeyenler. Menfaatine ters gelenler. Kerim Korkut karınca kadar değeri olmayan sıradan bir dünyalı. Size Tanrısal kerametlerden bahsetseydik bize inanırdınız. Peygamberiz, evliyayız deseydik peşimizden gelirdiniz. Sizler görmüyor musunuz insanlık kendilerine öyle diyenlerin arkasından gittiği için perişan. Kendi gücünüze inanmıyor el açmış göklerde Tanrı arıyorsunuz. Tanrı hep vardı ama dünya düzelmedi. Demek ki dünyayı ayakta tutma görevi biz insanlara verildi.

Bu büyük savaşımı (dünya düzeninin yeniden kurulması)  planlamayı gerçekleştirecek öncü güç(galaksi öncüleri) dünyanın dört bir yanından kalkıp bir yerde toplanacaklar. Yoksa yani dünyayı uzaylılar mı gelip kurtaracak? Ya da dünya kurtarılması gereken bir durumda değil mi? Her şey güllük gülistanlık mı? Şahit olduğumuz bu dünya hayatı normal mi?

“Bu, gücü elinde bulunduranların işi… “ Amerikanın mı veya dinlerin mi? BM, AB ya da kim yapacaksa dünyevi bir güç… “Biz yapamayız” Biz dediğin yedi milyar insan. Lafın sırası geldiğinde dünyanın sahibi bizleriz diyorsunuz. Dünya ve dünyada hayat bu şekilde gidemez. IŞİD kelle kesecek ben bunu kabul edeceğim! IŞİD örnek, yer küre kan içinde.  Ya dünyadaki zulmü durdurur yoksa IŞİD’e gerek kalmadan kendi kendimin kellesini keserim!

Belki IŞİD de haklı. Karşınıza alıp konuşacak ne istediğini soracaksınız. “Müslüman olmaya mecbursunuz” diyorsa öyle bir şey olamaz. Müslümanlığı ve Müslümanları rahat bırakın diyorlarsa son derece haklılar. Hiç kimse insanların kutsalına küfredemez. İnansın inanmasın camiye, kiliseye, Buda’ya, Hintlerin ineğine saygı göstermek zorunda. Kerim Korkut Türkiye’sinde dine ve dindara hakaret hapis cezası gerektirir. Sen insanların hâşâ peygamberi şeye benzetmelerine izin verirsen IŞİD da kelle keser kardeşim!

Savaşanların savaşın nedenleri konusunda haklı olabileceklerini söyledik. Türkiye’yi görüyorsunuz. Böyle bir ülkede bir insanın nasıl mezar yeri dahi olmaz! Dünyada adaletsiz bir paylaşım var. George villada otururken David’in gecekondusu dahi yoksa savaşlar kıyamete kadar sürer. Dünyanın paylaşımını yeniden yapmak gerekiyor.  Ben görüyorum, bu dünya 20 milyar insanı besler; yedi milyar aç kalıyorsa ortada bir yanlış var.

Bir kere dünyanın yarısı kullanılmıyor. Çözülmesi gereken ilk sorun bu. Bilim/teknik/teknoloji var. Biz dünyanın her bir metrekaresini işlemeliyiz. Dünyanın yarısı orman olmalı çünkü hayvanların yaşam alanına dokunamayız. Bütün dünya ülkelerinde TABİR yöntemi ile tarım sistemleri kurulmalı. Doğal (organik) üretim yapılmalı. Bütün dünya serbest Pazar haline getirilmeli. Dünyada yetişen ürünler bütün ülkelere tarladaki maliyetiyle DAĞITIM BİRİMİ yöntemine göre dağıtılmalı. Benim soframda dünyada yetişen binlerce ürün her zaman bulunmalı. Ne yiyeceğim diye düşünmek yerine hangisini yesem acaba diye düşünmeliyiz.

Kerim Korkut işin /çalışmanın zorunluluktan kaynaklandığını söylüyor. İnsanların çalışması yerine teknoloji ile işlerimizi yapmak insanları aç bırakmaz. Sonuçta önemli olan üretmektir. Ben makine ile senin yapacağın işleri yapar üretimi gerçekleştiririm sen oturur gezersen ve üretimden hakkın olanı alırsan bugüne göre ne değişir. Üstelik daha iyi olmaz mı? Dünyada bir şeyi hak etmenin nedeni var olmandır. Yani bilim ve teknikle, teknoloji ile ürettiğimiz makine ve aletlerle dünyada iş ve çalışmalarımızı yapabileceksek “Böyle olmaz, boş ver bunu; hasan emmi çalışsın” demenin gereği yoktur. Zaten dünya bu yöne gidiyor ve buna da mecburuz. Fabrikalardaki işleri neredeyse %50 makineler yapıyor.

Ve en önemli konuya geldik… Hayatın istediğimiz gibi gitmesi için onu yenmemiz gerekiyor. Yenemediğimiz zaman başımıza neler geliyor görüyorsunuz. Her şeyi kontrol altına almalıyız. Dünyanın hâkimi biz olmalıyız. Şu anda bu hâkimiyet %40’lar civarında. Bu oranı %90’lara çıkarmadan rahat edemeyiz. Her şeyi yapsak başarsak bile bir tayfun, bir deprem bizi alıp götürür. Dünyada kontrolümüz altında olmayan şeyler doğal afetler, savaş ve kavgalar, ölüm ve yaralanmalar, yoksulluk, adalet, dünyanın fiziksel durumu… Yok, yani insanlık bizim kontrolümüzde değil. Ve ben görüyorum elimizdeki imkânlara göre bu kontrolü sağlamak mümkün.

Dünyadaki sorunları düzeltmeye çalışıyoruz, oysa bizim yapacağımız şey dünyayı düzeltmek… Bizi sorunlarla uğraştırıyorlar ya da biz bilinçsiziz sorunlarla uğraşıyoruz. Oysa yapı düzeldiği zaman sorunlar kendiliğinden ortadan kalkar. Li Vang’ın derdi geçimdir; bu sağlanırsa niye kavga olsun. Bir yandan dünya ekonomisini yeniden dizayn ederken öbür yandan iki koldan bir savaşıma girmek zorundayız.  Birisi doğal afetlere yani dünyaya karşı savaşım. Diğeri ise dünyanın düzenini bozan dünyalılara karşı savaşım.

Bir kere insanlık şunu bilsin ki ben Kerim Korkut olarak bir insanın biyolojik yaşından önce herhangi bir nedenle ölmesini kabul etmiyorum ve bunun için çalışacağım! Böyle bir şeyi kabul edenleri ve bunun için çalışmayanları insanlıklarıyla baş başa bırakıyorum! Böyle bir şey olur mu ya! Herkes dünyaya hayatını yaşamaya geliyor. Üç yaşında araba çarpsın, beş yaşında sapık öldürsün, otuz yaşında hastalıktan ölsün… Neymiş suçlu ve sorumlulara gereken ceza veriliyormuş! Yıkarım o adalet saraylarını! Başlarım onun cezasına! Burada adalet filmimi çevirmiyoruz! “İnsanlık zor duruma düşsün biz onu kurtaralım onur ya da Allah’ın rızasını kazanalım” düşüncesi aşağılık bir düşünce! İnsanlık niye zor duruma düşsün ya!

İşte Kerim Korkut yenidünya düzeninde insanlığın yaşantısı temelden değişiyor. Benim mezarlıklarımda vadesinden (biyolojik yaşından) önce ölmüş bir insanın kabri olamaz. O kabrin taşlarını bu dünyanın aptallarının başına geçiririm! Eğer bir gün bana böyle bir şans verilirde ben ülkemin yönetim sorumluluğunu alırsam insanlarıma bu şekilde gelecek Azrail’in önce benim canımı alması gerekecek. Gerekirse katillerin silahlarının önüne duracağım; beni vursunlar. Dante trajedisi gibi… Dünyada yılda 100 milyon kişi bu şekilde ölüyor ya! Benim kuracağım düzende bu rakam bir milyona düşecek. O da atıyorum “adam Himayalarda kaybolmuş. Dağları delmişiz ama ulaşamamışız” şeklinde olabilir. Başka türlüsüne izin vermem. Vermemeliyiz ya! Bunun için çok detaylı plan ve çalışmalarla (ve de elbette maliyetle, zira insanların güvenliği en önemli konudur) her ülkede benzeri kurulacak PROGS (profesyonel güvenlik sistemi) Kerim Korkut tarafından ortaya konulmuştur. Bu sistem insanları cadde cadde sokak sokak birebir koruma esasına dayanır. “Güvenlikçi” denilen ordu mensupları özel yetiştirilir (ki onlardan beklenen etkinlik seviyesine göre şu anda dünyada aynı seviyede güvenlik elemanı yok; düşünün artık) Tabii ki güvenlikle ilgili bu çalışma farklı şekillerde ve formatlarda yönetimde, sağlıkta, adalette vs de yapılacak.  Düşünün her bir Ana Yönetim Birimi başlığı altında bunları görev birimi diye bağlamışız.

Dünyanın bir diğer önemli konusu bazı kişi gurup, cemaat ve milletlerin inandıkları, kabul ettikleri kendilerine ait inanç ve düşünceleri hâkim kılmaya çalışmaları…

Öncelikle şu bilinmeli ki yeryüzündeki yedi milyar insandan her birine her türlü inanç ve düşünceyi serbest ediyoruz.  Serbest etmekle kalmıyoruz, istediği gibi yaşaması konusunda yardımcı da oluyoruz. Dinleri mezhepleri bırakalım birbirleriyle kavga etsinler. Böyle şey olmaz.  Fonksiyonel devlet düzenleyici, kontrol edici, koruyucu ve yaşatıcı görevini her düşünce ve inanç için yapar. İnanç ve düşüncenin yanlış ya da doğru olması bizi ilgilendirmiyor. Yalnız gerçekten somut bir şekilde insanlara veya hayvanlara, doğaya vs zararı olduğu tespit edilen haller (dikkat edilsin inanç ve düşünce yasaklanmıyor, inanç ve düşüncenin içinde işte öyle değil de böyle olsun. Mesela Satanist ayininde kedi kurban edilmesin gibi)  inancın/düşüncenin/yönelişin mensubu/uygulanacağı gurubun %76 ve üzeri kabul oyu almak şartıyla ve bu kabule bağlı olarak tespit edilecek yönteme göre sınırlanabilecek. Bu özgürlükleri kısma değil insan olmanın kırmızı noktalarıdır. Yalnız burada dikkat edilecek konu %76’nın tüm halka değil sadece o inanç ve düşüncenin mensuplarına uygulanmasıdır. Çünkü ben onayı halktan (yani halkın tamamından)  alırsam atıyorum gay’liğin serbest olmasını Türkiye’de %10 bile istemez. Ancak elbette herkesi ilgilendiren konularda %76 demokrasi eşiği herkese uygulanacak. Hani tam özgürlük var ya adam kalkar anneyle evlenmek serbest olsun der. Tamam, bul %76’yı (herkesi ilgilendiren bir konu, yani %76 demokrasi eşiğinin aşılması gerekiyor) serbest edelim. Yani özgürlüğün ucu açık. Bir sınır yok; demokrasi eşiğini geçmek şartıyla.

Burada inanç ve düşünceler gibi bazı davranış biçimlerinin de demokrasi eşiğinden geçmesi gerekir… “İnançları gereği ya da başka nedenle erkeklerle tokalaşmayan kadınlar”  Kim bu düşüncedeyse üşenmeyiz, uğraşırız, kaydederiz. Toplama demokrasi eşiğini uygularız.%76 ve yukarısı olsun derse Türkiye’de belli bir erkeklerle tokalaşmayan gurup için bu serbestlik verilir. Benzer özgürlük halklar guruplar için de geçerli… Kendi kimliği töresiyle yaşar. Dilini kullanır. İsterse bayrağı olur. Marşı, TV’si, futbol ulusal takımı vs olur.

İnsanlar istedikleri her şeyi (maddi, manevi, düşünsel) aldıktan/elde ettikten sonra niye kavga etsinler ki diyecekken bir de dünyaya tek başlarına sahip olmak isteyenler var… En büyük sorunumuz bu… Biz her bir sorunu çözeriz… Bence dünyanın en büyük sorunu bu… Bu sorunu nasıl çözeriz deseniz insanlar size  “çözemeyiz” Çünkü bu tabu hâşâ Allah gibidir; birileri yeryüzünün sahibidirler. Fakat dünyada normal bir hayattan söz edebilmek için bu yapının ortadan kaldırılması gerekir. Bu yapının sahipleri (mensupları) dinleri, kanunları, demokrasiyi vs kullanarak dünyada normal bir düzen olduğuna insanları inandırmışlardır. Onlara göre Çinlinin cebinde 5–10 Yuan Amerikalının milyon doları olması normaldir. İşimiz çok zor çünkü egemenlerin elinden hu hâkimiyet savaşmadan alınamaz. Üstelik demokrasiye bağlı kalmanız lazım yani şu an sahibi oldukları şeylere de dokunamazsınız.

Kerim Korkut’un zaten böyle bir düşüncesi yok. Zenginden alıp fakire vermek (Robinhudluk) artık bayatlamış bir devrimci eylemi. Herkesin sahip olduğu kendisinindir; haksız yere elde etmiş olsa bile. Halen ispatlı zimmetler hariç tabi. Dünyanın yarısı kullanılıyor dedik ya biz diğer yarısını da kullanacağız. Ve yaşam için belirlediğimiz Dolar karşılığı Türk parasıyla 587 bin lira varlık ve 3870 lira aylık geliri dünyadaki yedi milyar insan için alt limit olarak sağlayacağız. Egemenlerden bir şey almamıza gerek yok. Belki bu nedenle bizimle çatışmaya bile girmeyecekler. Çünkü tezgâhları pek fazla bozulmayacak. Haksız kazanç dışında kazanmaya devam edecekler. Yine de bunların haksız kazançla trilyonları vurmak isteyecekleri daha da önemlisi kendi düzenlerinin devamı için savaşacakları söylenebilir. Bunların oranının toplumda %10’u geçmediğini düşünüyorum. Diğer itirazcılarla beraber %24 olsun. Zaten demokrasi eşiği %76. Bu da bize düzeni kabul etmek için yetiyor. Yani onların oyuna ihtiyacımız yok. Bizimle savaşırlarsa hodri meydan! Dünya dünyalılarındır! Ve biz dünyamızı hırsızların, katillerin, gerici yobazların elinden alacak güçteyiz!

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..