Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Eylül '13

 
Kategori
Blog
 

Düşündüm, taşındım, hidayete erdim! (Milliyet Blog, muhafazakarlaşıyor mu?)

Düşündüm, taşındım, hidayete erdim! (Milliyet Blog, muhafazakarlaşıyor mu?)
 

Savaş çok bilinmeyenli bir denklem... Hangi savaşı kimin kazanacağı hiç belli olmaz. Lütfen daha fazla barış yanlısı olalım.


Düşündüm, taşındım, hidayete erdim! Tıpkı 2 Kasım 2002'den beri her gün biraz daha muhafazakarlaşan yalnız ve güzel ülkem Türkiye gibi...

Yaradılışı gereği sosyal bir varlık olan insanın; içinde yaşadığı toplumdan, yaşamını paylaştığı insanlardan etkilenmesinden daha doğal bir şey olamaz. Ancak, toplumumun inanç boyutunda yaşadığı bir değişimden çok, çıkar amaçlı bir yüzeysellik izlenimi veren hızla muhafazakarlaşan görüntüsü; başkalarını bilemem ama; beni inanılmaz derecede rahatsız etmekte... Türk toplumunun aynası olan Milliyet Blog da, bu toplu muhafazarlaşma hareketinden; payına düşen kadar nasiplenmekte...

Son dönemde Milliyet Blog'ta okuduğum yazılarda, en çok dikkatimi çeken şey, iktidar yanlısı yazıların hızla artıyor olması... Çıkarını koruma, rant ekonomisinden pay alma, iktidarın nimetlerini paylaşma duygusu, kaygısı insanları bir dereceye kadar ayartabilir, baştan çıkartabilir. Neticede insan; etten kemikten yaratılmış, yaşamını büyük oranda nefsinin yönettiği, gücü ve sınırları düşündüğünden çok daha kısıtlı bir canlı... Hal böyle olunca, küçük hesap peşinde koşan sayısız insana biraz da anlayışla yaklaşmak gerek.

Ancak iş, yandaşlık boyutunu aşıp, yalakalığın sınırlarını bile zorlamaya başlamışsa; o kadarı fazla...

Anladık! Adalet, Türk insanına nicedir yabancı! Ama insan elini azıcık da vicdanına koyar. Ankara, Türkiye'yi Suriye'yle savaştırmak için elinden geleni ardına koymazken; Allah'ın günü iktidar yanlısı yazılar yazmak, o yazıları gözümüzün içine içe sokmak; inanılmaz derecede rahatsız edici...

Medya, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi'nin en ağır şartlarında, en baskıcı ortamında görevini yapmaya çalışırken; tüm Türk Medyası gibi, Milliyet Blog'u yönetenlerin de tedirgin olması, bir yere kadar ihtiyatla ve dikkatle hareket etmesi gayet olağan ve insancıl... Yine de unutulmamalı ki, dünyanın en baskıcı yönetimleri,  her zaman gösterilen daha, daha, daha fazla töleranstan yüz buldu. İnsanlık, en büyük acılarını, gereğinden fazla yüz verdiği, şans tanıdığı iktidar kadroları yüzünden yaşadı.

Her durumdan vazife çıkaran, her zaman güçlüden yana olan, yaranmayı ve yalakalığı yaşam sanatına dönüştürmüş olanların! kendilerini gözü kara, gözü bağlı bir biçimde iktidar avukatlığına adamış olması; bugünün Türkiye'sinde hiç de şaşılacak bir durum olmasa gerek.

Ancak, akıldan çıkartılmaması gereken şey şudur: Bugün bu ülkeyi yönetenlerin özellikle Suriye konusunda takındığı sorumsuz, ciddiyetsiz, başına buyruk tavırlar ülkemizin başına telafisi olmayan felaketler getirirse; böyle bir durumda, yazılı ve görsel basının sorumluluğundan Milliyet Blog ve yazarları da payını alır.

Yazımın başında da belirttiğim gibi, Milliyet Blog'un da, toplumuna paralel bir biçimde muhafazakarlaşması; inkar edilmesi mümkün olmayan bir sosyal vakadır ve bir yere kadar da anlayışla karşılanabilir.

Ancak iş, makul karşılanacak boyutları aşmaya başlarsa; durup bunun üzerinde biraz daha dikkatle ve ciddiyetle düşünmek gerekir.

Olur da, " açık bir AKP muhalifi " olduğunu çok uzun bir süre önce ilan etmiş olan Cem Beraat Çamsarı da şöyle bir cümle kurarsa; günlerden bir gün, yazısının birinde... Lütfen kimsecikler şaşırmasın:  Düşündüm, taşındım, hidayete erdim! 

Üzgünüm ama... ama gönüllü, ama zorunlu Türk toplumu, hızla hidayete ermek ya da erdirilmek üzere!

Ben bugün buradan uyarımı yapayım da... Dileyen, gidebilir yine de istediği yöne...

Not: Yazıda kullanılan görsel internetten alınmıştır.

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..