Düşündürücü "Ağaoğlu" reklâmı üzerine?

Düşündürücü "Ağaoğlu" Reklâmı Üzerine?

Milliyet Gazetesi’nin çok değerli ve çok okunan yazarı sayın Melih Aşık; 20 Ekim 2012 günkü köşesinde “Mimar” başlıklı bir eleştiri yazısı yayımladı. Yazı şöyleydi:

“Televizyondaki reklâmı herhalde görmeyen kalmamıştır...
Ünlü müteahhit Ali Ağaoğlu’nun önüne projeler geliyor...

O; “Bu değil, bu değil, ben farklı bir şey istiyorum! Bu hiç değil, bunları herkes yapıyor, sıradan bu…” diyerek projeleri bir yana itiyor... Dağ gibi proje birikiyor masada. O hâlâ memnun değil... Çünkü o insanları mutlu edecek bir mekân tasarımı istiyor. Sonunda masaya dağ gibi yığılan projeleri süpürüp atıyor yere...
Mimarlar beceremiyor halkı mutlu edecek projeyi...
Ali Ağaoğlu mimar olmadığı halde, o projeyi yaratıyor...
’Maslak 1453 Projesi’ doğuyor...
Kimde para varsa, o her şeyi daha iyi bilir. Mimarlar hava - cıvadır. Halkın mutluluğunu da müteahhitler, mimarlardan daha çok düşünür, daha mükemmel sonuçlar yaratırlar.
Bendeniz bu reklâmdan bu mesajı da aldım...” diyordu…

Bizler Mimar – Mühendis değiliz! Esas alınganlık göstermesi gerekenler ve bu reklâm için bir şeyler söylemesi gerekenler onlar!.. Ben dallamaya göre ise, o maket binalara ağzım sulanarak ve yutkunarak bakarken; bunların meşhur Arap memleketi Dubai’nin zengin Emiri Şeyh Muhammed Bin Raşid El Maktum’un çok pahalı bina projelerine benziyor, ben orada bunları görüyorum… Bekli de ben, erişemediğim ciğere “tu - kaka” diyorum, kim bilir?

Bunlar mı bizim Türk halkını mutlu edecek binalar? “1 + 1” dairenin bile yüz binlerce dolara satışa çıkarıldığı bu daireler mi mutluluk getirecek? Kim alabilecek bunları? Asgarî ücretin 800 TL olduğu ülke insanlarımız mı, 10 yıldır ücretlerine gülünç zamlar yapılan biz emekliler veya diğer çalışanlar mı alacaklar? Bu mutlu olacak halk, kimin halkıdır ve kimlerden oluşuyor?

Ben beklerdim ki; keşke bu reklâm gazete ve TV’lere verildiğinde, bir zahmet daire ve ofis fiyatları da verilseydi de, bu reklâmın kimleri muhatap aldığı orada açıkça görülseydi keşke!..

Sayın Ali Ağaoğlu bir müteahhit!.. Yaptığı yardımlara bakınca, iyi bir insan olduğu da ortadadır!.. Pinti bir zengine benzemiyor! Geçenlerde oğlu, ona danışmadan 30 bin dolarlık sürât teknesi almış. Gözünü kırpmadan tekneyi parçalatıp, oğluna unutamayacağı bir ders verdi.

Bir müteahhittin, tabii ki bütün dünyası, kâr ederek para kazanmak, daha çok bina yapıp, daha çok satmaktır!.. Ama, tüm mimarî projeleri aşağılamak, elinin tersiyle çöpe atmak, sonuçta kendi yaptığı projeyi öne çıkarmak, orada bir mimarı göstermemek, Mimarlık Mesleği açısından pek kabul görecek davranış değildir! Bu davranış, bu işin doğasına aykırı bir gösteriştir!..

Eğer müteahhitler bu işi mimarlardan daha iyi biliyorlarsa, tüm Mimarlık ve İnşaat Mühendisliği okullarını kapatalım; şimdilerde halk için bina projelerini yapıp, mimarları beğenmeyen Ali Ağaoğlu, 17 Ağustos Marmara Depremi’nde binaları yıkılan ve hüküm giyen Veli Göçer, Van Depremi’nde binaları yıkılan ve soruşturma açılan Salih Ölmez veya İrfan Dağ gibi müteahhitlere verilsin, olur mu?

Bu ülkeye ne oldu? Bilimden, sanattan, hoşgörüden, tarihi gerçeklerden, çağdaşlıktan, estetikten hızla uzaklaşıldığı görülüyor!.. Bir zamanlar, okul yüzü ve eğitim görmemiş Banker Kastelli gibilerin üniversitelerde ders verdirildikleri dönem yeniden geri gelmişe benziyor?

Bu ülke insanları 1980’lerde yaşadıkları akıl tutulmasını, travmayı yeniden yaşamak zorundalar mı? Lütfen kendimize gelelim, Batı’ya ve bilimsel gerçeklere yüzümüzü dönelim artık!..

Sayın Ali Ağaoğlu; “Bu inşaatlar için 320.000 ağaç kesildi” iddialarına, “Tek bir ağaç bile kesilmedi” diyor. İnanılır gibi değil!.. E bir tek ağaç bile kesilmediyse, bu binalar oradaki ağaçların üzerine mi konduruldu, yoksa binaların içinde mi kaldı, ne???

                                                                                              Sakin KOŞAR…