Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Eylül '22

 
Kategori
Deneme
 

Düşünmek, Yaşamak mıdır?

Düşünmek, Yaşamak mıdır?

Düşünmek, insana özgüdür. Nedir düşünmek ?Düşünmek, bir yargıya varmak ereğiyle bilgileri incelemek, karşılaştırmak ve aradaki bağlantılardan yararlanarak düşünce üretmek, zihinsel yetiler oluşturmaktır. Niçin düşünelim? Düşünmeden sorunlarımızı çözebilir miyiz? Ne var ki düşünmek, insanı yorar, yorucu olmakla kalmaz ;şaşırtır, kuşkulandırır. Düşünmek, insana özgü bir özelliktir. İnsan, düşünmek istemez, çoğu kez. Çünkü, pek sevmez ,düşünmeyi. Düşünmekten korkar. Çünkü demokrasinin gelişmediği, insan haklarının olmadığı ülkelerde; düşünmek ,düşüncelerini sözlü ve yazılı ,basın yayın organlarında yayınlanmak, ilgiliyi sıkıntıya sokabilir. Bu nedenle düşünmekten kaçar, gene de kendini düşünür gibi göstermek ister. Düşündüğünü, sunmak; iyinin, doğrunun paylaşılmasını ister.

“Düşünmek, sıkıntılı olduğu kadar çilelidir de.  İnsanı zihinsel konfor alanından çıkartır. Rahatını bozar. Sorgulamayı öğretir. Görünenin ötesine geçer. Düşünmenin değişmek olduğunu gösterir.

Rembrandt,düşünmediğim zaman, yaşamadığım zamandır, diyor. Hayatın hızlı temposuna zaman zaman ara vererek, dar ve geniş açıdan önce bugünümüzü sonra geleceğimizi düşünürüz. Günlük yaşamımızda sık sık birbirimize sorduğumuz soru, ‘iyice düşündün mü?’ dür.”

 İyi düşün iyi olsun”, “Siz ne isterseniz yaşam size onu sunar. Tam olarak nedir olumlu, iyi, toplumun, insanlığın yararına düşünmenin gücü söylemleri? Nasıl bir sistematiği vardır? Nasıl işler ve ne şekilde hayatımızı etkiler? Gün içerisinde aklımızdan binlerce düşünce geçer. Bu düşünceleri, değerlendirip herhangi biri üzerinde yoğunlaşarak eyleme geçebiliriz. Çünkü, her eylemin atası düşüncedir. (Ralph Walton Emerson)

Düşünen, düşünmeden yapamaz, düşüncelerinden ödün veremez. Yüzyıllar boyu ortaya atılmış savların doğru olanları, günümüze dek gelmiştir. Peki doğru olmayanlar, kalıcı değil midir? Kuşkusuz doğru olmayanlar da kalıcıdır. Böyle olmasaydı, tek düze bir  yaşantı olurdu. Hepsi de insanoğullarının görgüsüne, gözlemine; araştırma, inceleme, irdeleme verilerine dayanır. Nelerin, nerelerinin yanlış olduğunu hemen göremezsiniz Hangisinin doğru, hangisinin yanlış olduğunu kestirmekte zorlanır, insan. Hepsinin de bir çekiciliği, hem de bir iticiliği vardır.

Düşünen insan, düşüncelerini ,görüşlerini, izlenimlerini ;sözlü ve yazılı dile getirir. Söz, uçar ; ama yazı kalır. Düşünürlerin, düşünceleri, yüz yılların derinliklerinden günümüze değin gelir..Descartes , düşünüyorum, öyleyse varım, diyor. Peki, düşünmeyen  var olamaz mı? Var olmak, tensel olarak görünmek  midir ? Kuşkusuz hayır! Var olmak, düşünmek, düşüncelerini yazmak, yazılarıyla kitleleri aydınlatmaktır. Başka bir değişle geleceğe ışık tutmaktır. Aristo, Eflatun, Sokrat. Arşimet,…Antik Çağı aydınlattıkları gibi günümüze de ışık tutmaktadırlar.

Güzel bir düşünce de ibadet sayılır. (Ahmed Ibşihi) İbadette, hoş görü, sabır, iyilik, güzellik vardır. Güzel bir düşünceyle de bu değerler, içselleştirilir.

Düşünmek neden önemlidir? Çünkü düşünmek, yaşamaktır. Epiharmus  der ki, ”İnsan  düşünce ile görür ve duyar; her şeyden faydalanan, her şeyi düzene sokan, başa geçip yöneten düşüncedir ;geri kalan her şey kör sağır, dilsiz ve cansızdır.”

Tüm bilimlerde ,bilimselliğin temellini oluşturan düşünmedir. Düşüncesiz bir yaşam, bir insana yakışmaz. (Sokrates) Bu kavram, sorun çözme ve karar vermede temel kavramdır. İncelenen kavramdan düşünme, ülkemiz okullarında düşünme becerisi şeklinde belirlenerek ayrı bir ders düzeyine çıkarılmış ve eleştirel düşünme, yaratıcı düşünme, özenli düşünme gibi türleri belirtilip, açıklanmıştır (Dombaycı, Ülger, Gürbüz, Arıboyun, 2011)

 Her insan düşünür de neleri düşünür? Bir takım insanlar, zengin olmayı düşünür. Kimisi, bilim yapmayı, kimisi de yazmayı düşünür. Düşünen yazar. İyiyi, doğruyu, güzelliği düşünen; topluma doğru yolu bilimsel veriler ışığında göstermek amacıyla yazar. Yazmadan rahatlayamaz.

Sait Faik ,yazmasam deli olacaktım, diyor. Sait Faik ‘in bu sözünü  biliriz de, hangi öyküsünde, neyi anlatmak için yazdığını çoğumuz bilmeyiz. Bir yazarın işi yazmak olduğuna göre, yazmasa deli olması, işini tutkuyla yapan bir yazar için en olağan söz olsa gerektir deyip geçeriz. Bana öyle geliyor ki “yazmasam deli olacaktım” sözü bir yazarlık tavrının açıklayıcısıdır. Öyle herhangi bir yazıcının değil, insanı iyi ve kötü yanlarıyla bilen, iyiye doğru yol almasından sevinç duyan, kötüye saplandıkça derin bir üzüntüye kapılan, iyiliğin ve güzelliğin toplumsal ilişkiler içinde doğduğunu ve geliştiğini bildiği için, her yazdığında bu ilişkilerin iyiliği ve güzelliği geliştirecek yönde değişmesi gerektiğini vurgulayan bir yazarın yazarlık tutumunun anlatımıdır.

İnsan, niçin yazar? Geleceğe kalmak, unutulmamak için yazar. Başka bir deyişle yazmak, var olmaktır. Sonsuzluğu yakalamaktır. Peki, sonsuzluğu yakalayan yazar var mıdır? Konfüçyüs'ün ana teması, insancıl olmaktır. “İyi” insan dünyayla uyum içinde yaşayan ,atalarına saygı duyandır ,sözü günümüzde de geçerli değil midir?

Epikuros (Epikür) Felsefesinin ana düşüncesi “mutluluk”. İnsan hayatının temel amacının “Mutluluğa ulaşmak” olduğunu öne sürer. Bu yol ona göre doğru “yol” dur. Tanrı ve ölüm ile ilgili en önemli sözü: “Ölümden korkmak anlamsızdır, çünkü yaşadığımız sürece ölüm yoktur, ölüm geldiğinde ise artık biz yokuz”. İnsan, hep mutluluğun peşinden koşar. Epikuros (Epikür)düşünmeseydi, ”mutluluğun” bu denli önemli olduğunu vurgulayabilir miydi? Kuşkusuz, hayır.

Sigmund Freud'düşünerek psikanaliz kuramını geliştirir.  Freud’ e  göre; bilinç yapısı ikili bir nitelik taşır, yani görülen bilinç durumlarının gerisinde çok daha derinde ve görünmez bir bölgede işleyen başka bir yapı daha söz konusudur. Bu bölgenin adı bilinç dışıdır ve bilinç durumunu etkileyen asıl şey bu yapı olduğunu, düşündüğü için söyler.

Günümüzde elimizden düşüremediğimiz, artık gündelik yaşama ilişkin birçok işlemi kolayca yaptığımız telefonlarımız hayatımızın her anında ve yanında bizimle beraber. 1876 yılında Alexander Graham Bell düşünerek telefonu icat eder, dünyada ses getiren ve iletişiminde yeni bir çığır açar

Albert Einsteinuzay, zaman, enerji ve yer çekimi gibi konulara yeni bakış açısı getiren teoriler ortaya koydu. Albert Einstein tarafından geliştirilen bu teoriler atom enerjisinin kontrolü, uzay araştırmaları ve ışığın uygulama alanları gibi konularda önemli gelişmeler yarattı.

Deha olarak da bilinen Albert Einstein tarihin en ünlü ve bilinen düşünürlerindendir. Bir fizikçi ve matematikçi olan Albert Einstein'ın buldukları ya da icat ettikleri şeyler Thomas Edison ya da Alexander Graham Bell’in bulduğu gibi somut nesneler değildir.

Albert Einstein, bilimsel araştırma, incelemeleri sonunda geliştirdiği teoriler, insanların ufkunu geliştirmiş; yaşantılarını kolaylaştırmış. Buluşları, sonsuzluğa taşınmıştır.

Dilin, düşüncenden önce hareket etmesin. (Chilon) Düşünmeden konuşanlar, uyarılıyor, bu sözle. Kimileri, ağzına geleni konuşur. Böyleleri, pot kırar, can yakar. Ne var ki  günümüzde, konuşma düşünceden önce geliyor. Oysa, tarihin akışını değiştiren bütün büyük düşünürler, aylarca, yıllarca düşünerek,  bedel ödeyerek buluşlarını açıklamışlardır. Düşünürler, buluşlarıyla insanların yaşantılarına ışık tutmuşlar. Buluşları, insanların yaşantılarını değiştirmiş, kolaylaştırmıştır. Gerçek düşünceler, dil oyunu değil, varoluşsal bir yöntemdir.

 

 
Toplam blog
: 391
: 2555
Kayıt tarihi
: 04.12.12
 
 

Hüseyin BAŞDOĞAN, 1942'de Malatya- Arapgir'de doğdu.Arapgir Ortaokulunu, Diyarbakır Öğretmen Okul..