Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Şubat '08

 
Kategori
Deneme
 

Duvara yazanlar

Duvara yazanlar
 

Ne zamadır duvara yazılar yazıyorum. Ninniler söylüyor bir bebeği beşiğinde uyutuyorum, şarkılar söylüyor onu gün be gün büyütüyorum. Okuma-yazma öğreneceği günü bekliyorum.

Eline kalemi veriyorum “ hadi sen de “ yaz “ istediğini diyorum, ya da çiz duvarın üzerine “ bakıyor bana öyle. Daha güçlü bir kuvvet ile kendime doğru çekmemi bekliyor. Oysa ben ; kendi kuvvetiyle ayakta durabildiği kadar adımlarını atabilmesini bekliyorum.

Dimdik ayakta duruyor, bana bakıyor , adımlarını henüz atamıyor. Ellerimi uzatıyorum, yumuk yumuk pamuk ellerini ağır ağır cebinden çıkarıyor, ellerini uzatacakken bir anda ellerini iki yanına bırakıp, bakıyor. Adımlarını henüz atamıyor.

Duvara yazıyorum. Duvarım; düş pembesi nar çiçeği, bulut mavisi güneş yanığı, ayva göbeği turuncu hüzme.

Elimde fırçam; ucuyla dokunuyorum renklere. Renkleri püskürtüyorum duvara öyle belli belirsiz. Bir renk; ardından gelen diğer renk ile kırılıyor. Kırılan renklerden başka renklere boyanıyor duvarım.

Bir bulut düşüyor üzerine ardında tuttuğu güneş ile birlikte. Siyaha dönüyor duvarım. Renkler isyan ediyorlar, beyaza dokunuyor fırçam, sonra kızıla sürünüyor , duvarım; üzerindeki bulutlardan yağmurunu boşaltıyor üzerime.

Duvarın önünde yağmura yüzümü dönüyorum. Duvarım ağlıyor , yağmurlar üzerime yağıyor. Duvarımı; ışığını kırıpta gölgelendirdiğimiz renklere bırakıyorum. Renkler kırıldıkça, gölgeler açılıyorlar, açılan gölgelerden artık isyanını yitirmiş renkler boy veriyorlar birer ikişer. Renkler; kendi renklerine dönüyorlar cam gibi şeffaf ve çırılçıplak.

Duvara yazıyorum ne zamandır, yazdıkça; duvarımı büyütüyorum, büyüyen duvarım üzerine; evler çiziyorum, bahçelerine; en güzel ağaçlarını dikiyorum, çimenlerini suluyor, üzerine salıncaklar kuruyorum, küçük bir çocuğun içinde oyunlarla büyüyebileceği alanlar yaratıyorum. Küçük bir çocuğun rüyalarındaki yaramaz çocukları, elinde süpürgesi cadılarını, cehennem zebanilerini, bahçe çitleri üzerine bağladığımız yamalı bez bebekler ile sürüyorum kendi cehennemlerine.

Duvara yazılar yazıyorum, bir bebeğe salıncağında ninniler söylüyorum, şarkılarla gün be gün büyütüp okuma-yazma öğreneceği günü bekliyorum. Aynı duvar üzerine cam gibi şeffaf öyküleri birlikte yazabileceğimiz bir çocuğa, o çocuğun yüreğinden gelen sese ses veriyorum. Duvarımı turuncuya boyuyorum.

Duvara yazılar yazıyorum, dimdik ayakta duran küçük çocuğun, ellerini uzatacağı, uzatıpta yürüyebileceği, adımlarını sıklaştırıp büyütebileceği ve büyüyebileceği öyküler yazıyorum.

Duvara yazılar yazıyorum, aynı duvar üzerinde iki küçük çocuğun ellerini birbirlerine kavuşturdukları şafaklarda adıyorum mutluluklarını. Sonra soruyorum “ Peki sen mutluluğun resmini çizebilir misin çocuk ? öykülerini duvarımıza fırçalayabilir misin ? hem de işin kolayına kaçmadan “ tıpkı şairin dediği gibi yani.

Duvara yazılar yazıyorum “Mutlu aşk yoktur “ deyipte yan gelip yatanlara içinizdeki çocuk ile sohbetinizi koyulaştırın diyorum. Mutlu aşk; yanıbaşınızda duran çocuğun yüreğinden, yüreğinize akıp duran seste saklı, kendi gizi içinde anlaşılmayı bekliyor sessizce. Rüyalarınızda size elini uzatmak üzere duran çocuğun sesine, küçük bir çocuğun kalbiyle, masumiyetiyle yanıt verseniz, siz de avuçlarınızın içinde duran mutluluğa sıkıca sarılabileceksiniz.

Duvara yazılar yazıyorum, duvarlarımızı aşkla boyayıp, duvarın üzerine kapılar açsın diye.

İçimizdeki çocuklara kurduğumuz kafeslerden özgürlüğe kanat açan güvercinler uçsun, uçsunda içinizdeki çocuklar kucaklaşabilsinler bayram sevinçleriyle, sevgili olabilsinler birbirlerine ve 14 Şubat Sevgililer Gününde de sonraki günlerde de duvarlara aşkla yazsınlar, çünkü aşksız dönmüyor dünya ha bunu da bir kenara yazsınlar JJ

 
Toplam blog
: 43
: 1843
Kayıt tarihi
: 24.06.07
 
 

72 istanbul doğumluyum.  Yağmur yüklü buluttan pamuk şekeri, Yağmurdan sonraki gökkuşağı, to..