Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Temmuz '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlüğün üç ge'si

Üç çocuk üç çocuk derken 3G geldi ülkemize. Var bu 3 rakamında bir hikmet.
Merhaba e-günlüğüm; hayatımızda büyük bir eksiklik gideriliyor. Yıllardır özlemini çekerdik yolda yürürken televizyon seyredememenin. Sen bilir misin konuştuğun kişiyi göremeden konuşmak ne büyük ızdıraptır. Yol da yürürken, araba kullanırken, bebek sallarken, sevişirken, yemek yerken, tuvalette işerken, koşarken, internete girememek, chat yapamamak ne büyük eksiklikti. Yaşasın! Artık suç teşkil eden gözetleme ve dinleme olayı 3G teknolojisi ile yasallaşıyor.

Gittiğim her yere küçük bir kamera koyup istediğim yerden olanları izleyebileceğim.
3G'nin püf noktaları,
3G kullanırken dikkat edilmesi gerekenler,
3G'nin getirdikleri,
3G'ye ne ödeyeceksiniz,
3G hayatımızı nasıl değiştirecek vs. vs. Gibi başlıklarla dolu internet.
3G'nin bütün teknolojik gelişmeler gibi, hayatımızı değiştireceği çok açık. Artık kimsenin, kimseyi yüz yüze (gerçek anlamda) görmesi gerekmiyor. Telefonun ekranından öpüşülecek, el sallanacak, kişisel yayın yapılacak. Tıpkı oradaymışsınız gibi gibi gibi... Zaten körelen iletişimimiz iyice yok olacağa benziyor. Arkadaşları toplayıp mangal yapma zevkini, bir birini seven iki kişinin birlikteliğinden aldığı zevki sunamayacaklar, koku alma, tat alma, dokunma, görme, duyma (görüntü ve duyulan, yanılsamadır) duyularından yoksun olarak insanları iletişimin böyle olduğuna inandıracak. Bir de çevre baskısı başlayacak. "aaa senin telefon da 3G özelliği yok mu?" "sen daha 3G teknolojisine geçmedin mi?" "oğlum az ye de kendine bir 3G'yi destekleyen telefon al"
"Olur görürsem söylerim"
Sonra yeni haberler 3G'li olacak.
"3G teknolojisi ile kız arkadaşının çıplak görüntülerini kaydedip internette yayınladı."
"3G özelliklerini kötü amaçlı kullanarak evli sevgilisine şantaj yaptı."
"İhaleyi 3G sayesinde aldı"
"3G özellikli telefon ile bankayı soydu" (kaç kez 3G yazdım?)

Yaşamıyoruz ki hayatı, güzellikleri, sevgiyi, neş'eyi, mutluluğu... Cep telefonları ile, son model arabalarla, marka ayakkabı ve saatlerle, lcd televizyonlarla boğuşarak zaman geçiriyoruz kısacık ömrümüz de... Ondan sonra da "sevgi kalmadı, mutluluk kalmadı, huzur kalmadı" diye yırtınıp duruyoruz... Bu illet yaşamı oluşturan kendimizden başkası değil. Hayatımızı körelten her şeyi biz yarattık, yine biz şikayet ediyoruz. Anadolu'nun köyün'de tarlada ki gerçek vatandaşın, üretenin, çiftçinin ne kadar haberi var acaba? Onlar da bu teknolojiyi tarla da, bağ da, bahçede kullanırlar mı? Eminim çok işlerine yarar...

"'Örgütlü olmayan toplumdan korkun." Toplum "örgüt" sözünden korkuyor ama sivil toplum örgütleri de örgütlü olmayan toplumlardan korkulması gerektiğini söylüyor.

Neden "örgüt" sözünden korkuyoruz? çünkü biinçli olarak vakti zamanında "terör" ile ilişkilendirildi. Mafya ile, çetelerle, cinayet şebekeleri ile, kaçakçılık ile ilişkilendirildi. "Suç" terimi olup çıkıverdi. Koyunlar gibi örgütsüz ve başı boş oluverdik kısa zaman da. Karıncaların, balıkların, aslanların, kaplanların, kuşların, kazların, hatta farelerin örgütlü yaşamlarını örnek almak yerine, koyunların, sığırların, kenelerin, pirelerin, tavukların, örgütsüz, güdülü yaşamını örnek aldık. (almamız sağlandı)

İşte 3G teknolojisi bu anlayışa dayalı bir üretim ve tüketim devrimidir. İnsanlığın gerçek ihtiyaçları sağlanamazken 3G teknolojisi pazarlanmakta ve satılmakta. Bu dünya'da halen "alo" dememiş, açlıktan ölen, deniz görmemiş, tv görmemiş, sefalet yaşayan bir insan çoğunluğu var ve bizler bu gibi tüketim maddelerine ilgi gösterdikçe onların durumunda bir değişme olmayacak. Yine sefalet içinde yaşayacak, yine açlıktan ölecekler... Sonra da protestolar edip, bağırıp çağıracağız... Ne komik...

Dün gece bahçede otururken bu "3G" denen zımbırtı ne işe yarar diye düşündüm. (Boss hiç ilgilenmedi bile) Benim bir işime yaramıyor ama yine en çok suçluların ve suç örgütlerinin işine yarayacak gibi. Çocuğumu arayıp "neredesin göreyim bakayım" diyecek kadar alçaltıcı ve güven kırıcı bir davranış sergileme niyetim olmadığına göre, seyahatte evimi gözetleme, yol da tv izleme, (ev de bile izlemiyorum) bütün gün internete girme, beyin ve vücut fonksiyonlarımı zaman içersinde yitirme gibi bir amacım. bir merakım olmadığı için sanırım pek işime yaramayacak. Üzgünüm bir adet eksik satacaksınız... Ben de yarı doğal günlük hayatıma, organlarıma frekans yolu ile hasar vermeden, sigara ve içkinin zararlarını tercih ederek (onları atabiliyorum ama frekans ve plastik kirliliğini atamıyorum) devam edeceğim.

Boss ve Linda'ya uzun uzun 3G'nin özelliklerini anlattım ama, hiç umursamadılar. Bakın "ne güzel olacak. Size de bir telefon alacağım ve aradığım da ben sizi, siz de beni göreceksiniz" dedim. Boss anlamlı anlamlı baktı ve "yüzünü görmeye meraklı olsam yanımda resmini taşırdım. Senin kokunu alamıyorsam, seninle bire bir oyun oynayamıyorsam, seni ara sıra yalayamıyorsam, ihtiyacım olduğunda yanımda yoksan, senin ben ne yapayım senin görüntünü" dedi ve ekledi: "Başımı okşadığında, benimle ilgilendiğinde, benim yemeğimi verip, oyun oynadığında, tüylerimi tarayıp, beni yıkadığında hissettiklerimi bir bilsen, hiç bir teknolojinin bu duyguları gerçekleştiremeyeceğini bilir ve bana bu teknolojileri anlatmazdın" diye ekleyip, başını önüne eğdi ve yerine gitti. Sanki anlattıklarımı anlamış gibi yaklaşık yarım saat hiç konuşmadık, bakışmadık... Sonra yanıma geldi ve ayaklarımı yaladı. Ben de onun başını okşayıp rakımı içtim.

Sabah Linda ile işe geldik Öğleden evvel dünkü siparişlerimiz geldi ve kamyonu boşalttık. Öğlene kadar belli servislerimi yaptım, iş yerine gelip yemeğimi yedim ve yağmur bastırdı. Keşke kamyonu boşaltırken yağsaydı" diye geçirdim içimden. Yine kaçırdım güzelim yağmur fantazisini.

Öğleden sonra piyasa çok sakindi. Yine esnaflarla bol bol sohbet ettim. İş olsa böyle sohbet edemeyiz zaten.

Akşam üzeri işler, biraz hareketlenir gibi oldu ama, sonra yine durdu. Yemeğimi, tatlımı yedim, Linda'nın yemeğini verdim ve gidiyorum e-günlüğüm. (bir yere gittiğim de yok aslında) Bizim editör yine iş başında, diğeri ile karşılaşırsan sana sabırlar diliyorum. Selam söylemeyi unutma. Yarın burada olmasa da defter de yazışmak üzere. Hoşçakal.

Biliyor musun: Illinois, Chicago'da nükleeer bomba patlatmanın cezası sadece 500 dolarmış... (İran denemelerini orada yapsa ya)
Çirkin söz: ''Kadın kısmı kediye benzer. sevmek istersen kaçar, yüz vermediğin zaman yaltaklanır..." H. Rahmi Gürpınar.
Güzel söz: "Bilgi insan'ı kuşkudan, iyilik acı çekmekten, kararlı olmak da korkudan kurtarır..." Konfüçyus

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..