Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ekim '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlükte "Plasebo" etkisi

Denekleri elektrik şoku vermek üzere oturtuyorlar. Yeşil ışık hafif bir şok verileceğini, kırmızı ışık ise şiddetli (elektrikli bir çitte karşılaşılacak türden) şok söz konusu olduğunu gösteriyor. Deneklerin yapması gereken: Hafiften, şiddetliye doğru 1 ile 10 arasında puan vermek. Deney bittikten sonra içlerinden biri şöyle anlatıyor: "on beş dakika sonra üzerimde sanki yüzlerce şok verilmiş hissini bırakarak bir dizi hafif şiddetten oluşan deney sona erdiğini sanmıştım ki, Dr Colloca verilen şokların son bir kaç tanesinin aslında şiddetli olduğunu söyleyene kadar..." "Beynim yeşil ışık gördüğünde daha az acı çekmeye şartlandığı için elektrikli bir çitle eşdeğer kuvvetteki şokları koluma değen bir dizi çok nazik vuruşlar olarak hissetmiştim..."

Plasebo etkisi. Böylesine yoğun bir etkisi olduğu kanıtlanan bir araştırma. Bazı araştırmacılar, çalışmalar karşısında o kadar şaşkınlığa düşmüş ki, "plasebo" teriminin tümüyle yeniden tanımlanmasını istiyorlar. Bazı, başkaları da (malum kişiler) son bulguların, kanıta dayalı tıbbın temellerini sarstığını öne sürüyor. Benedetti'ye göre düpedüz tıp biliminin onuruyla oynuyor... "Bulgular modern tıbbın saygınlığına gölge düşürüyor." "Tıp varlığını tamamı ile plasebo etkisinin reddi üzerine kurmuştur."

Merhaba E-günlüğüm; Senelerdir bu araştırmaları takip eder ve uygularım. Bir insana ağrı kesici diye sahte bir ilaç verdiğinizde (deneylerde var) ağrıları kesilebiliyor, yine deneyler de, parkinson hastalarının beyinde ki tekil nöronların, titremelerinin azaltılması amacıyla geliştirilmiş ilaçlara verdikleri tepkileri, tuzlu bir karışıma da verdikleri saptanmış...

Her şeyi biz yapıyoruz. Hastalığı, sağlıklı kalmayı, mutlu olmayı, mutsuz olmayı, huzuru, huzursuzluğu bizden başkası üretmiyor. Ta ki şartlanmaya maruz kalıncaya kadar... Bu yüzden bizi sistem değil, biz eğitmeliyiz. Bilinen ve önümüze konan, bir takım vaadlerle altın tepside sunulan, kalıpların dışına çıkmalı, iç güdülerimizi geliştirmeli, araştırmaları özgür irademizle yapmalıyız diye düşünür dururum. (yalan, hem düşünür hem de uygularım)

Lİse çağların da normal birayı, votkalı diye içirdiğimiz arkadaşlarımız, bir bardakla sarhoş olurlardı. Şiddetli ağrıları olanlara "yurt dışından geldi çok etkili" diye (etkileme senaryosu) suya tuz ve nişasta karıştırıp verirdim ve ağrıları geçerdi. (sonra benden o ilacı isteyip dururlardı) Örnekleri sayısız çoğaltmak olası. Tek sorun bu konuda insaların büyük bir kısmnın çağımız sistemi ve uygulamaları doğrultusunda bilinçli olarak bilinçsiz bırakılması. Belli amaca hizmet eden makinalar haline getirilmek istenmesi... Bu uygulama sadece belli bir amaca hizmet eden makinalar olmamızla kalmıyor, beyin sistemimiz yanlış yönlendirildiği için, aile, toplum ve bireysel ilişkilerimize de yansıyıp, mutsuz ve huzursuz bir yaşama sahip olmamızı öngörüyor... (kesinlikle uzak durmak gerek)

Değerli e-günlüğüm, hafta sonu yalnız yalnız, uslu sulu evdeydim. Çok seviyorum ara sıra yalnız kalmayı. Bol bol düşünüyor, üretiyorum. Pazar günü bir ara dükkana geldim, Elmar da geldi ve sonra yine eve gittim. Bir güzel de yağmur yağdı ki, keyfime diyecek yoktu. Boss ve Linda'yı sırası ile bahçeye saldım, çok mutlu oldular. Çamurların, suların içinde oynayıp durdular. (üşütürler mi, grip olurlar mı acaba?:) Boss, sanki yağmuru bekliyormuş gibi hiç çekilmedi altından. Sırılsıklam dolaştı, koştu bahçede. Ara sıra yanıma gelip benimle şakalaşıyor du. (yanımda silkelenip, beni de ıslatıyor du)

Evet e-günlüğüm; Bu gün işe öğlene kadar kimse gelmedi. (senden başka) Tek başıma hafta başı hareketliliğini atlatmayı başardım. Sorumluluk duygusu herkes de olacak diye bir kaide yok tabi... Biraz yoruldum ama olsun. Hırsım ve sinirim, bana güç veriyor. Saat 10:00 gibi Elmar gelip yardım etti (bu gün öğlenci imiş) Sonra 12:00 gibi gitti. Ben de daha şimdi oturabildim. Her zaman ki gibi hem sana yazıyor, hem de çayımı, sigaramı içiyorum. Çayıma sirke ve limon kattım, öyle içiyorum. (14:00)

E-günlüğüm, bir de telefonlara bakabilsen çok güzel olacak... Gerisini ben hallederim. "Sevgi ve Aşk ile harmanlanmamış bütün işler sekteye uğrar..." demiş HZS

Hava yavaş yavaş kararmaya başladı. Linda ile yemeğimizi yedik. Yemekten sonra bir kaç servise gittim ve şimdi seni göndermeye geldim.

Yarın yine yazışırız. Hoşçakal.

Biliyor musun? Kediler kaçamayacak biçimde bağlanır ve yanlarında 60 kez top ve M-16 tüfekleriyle atış yapılır. Atışlar yapılırken, hayvanların şok halinde, kıpırdamadan, sabit bir noktaya baktıkları gözlenir. Araştırmanın sonunda vanlan sonuç şudur: Kedilerin kulakları, insan kulağından daha duyarlıdır. Top atışları, tüfekle yapılan atışlara oranla daha çok sağırlığa yol açmaktadır.

Güzel söz: "İnsanlar yaşadıkça ihtiyarladıklarını sanırlar, halbuki yaşamadıkça ihtiyarlarlar..." (güzel söz değil, harika söz.) İskoçya ata sözü

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..