Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Nisan '16

 
Kategori
İnançlar
 

Ecelden kurtuluş yok!

Ecelden kurtuluş yok!
 

Her an dolmakta vaktimiz... Kum saati misali, bir yandan öbür yana akıyor ruhumuz...


Uzunca süredir, başlangıcını hatırlayamadığım kadar uzun… Nerede ölüm haberine rastlasam, tüm dikkatimle okumaya başlarım. Gücü, konumu, geçmişi, beklentisi ne olursa olsun, herkes aynı sonu paylaşır. Bugüne dek ecelden kaçabileni, ölümden kurtulabileni ne gördüm, ne işittim. Madem filmin sonu aynı… Bunca hırs, kavga, dalavere niye? Madem Adı Ahmet olan, Ayşe’den fazla kalamıyor aramızda… Öyleyse nedir bu ötekini ezme merakımız?

İncelediğim her vakanın, benzer yanı şuydu: Sanki anı birkaç saniye geriye alsan, her şey süt liman… O ölüm yaşanmayacak. Oysa taaa gayru bela'da, ruhumuz bedenimize üflenmeden çizilir kaderimiz… Ne  bir saniye eksik, ne bir saniye fazla yaşarız. Vakit geldiğinde… Aslımıza döneceğiz.

Bu pencereden bakınca, Ay’da, uzayda, yaşam arayan, yeni bir hayat kurmaya çalışan insanlığın, en büyük dramı çıkar ortaya: Ecelden kurtuluş yok! Nereye gidersen git.

Okuyanlar bilir. Asla kaderci biri değilim. Ancak, cüzi ve mutlak kaderden haberdar olan her kimse, ecelinden kaçamayacağını da öğrenmiştir.

Kiminin yürürken başına tuğla düşer, kimi falezden yuvarlanır. Kimi bilmem kaç tonluk presin altında ezilir, kimi kamyonun altında kalır. Kiminin merdivende başı döner, kimi arkadaşıyla söyleşirken, gülüp eğlenirken göçer öteye. Uyurken de ayrılan vardır aramızdan, yemek yiyip, bir şeyler atıştırırken de... Kiminin kitap okurken öne düşer başı, kiminin sinemada... Lakin aynı son tekrarlanır durur.

Hiçbirimiz kaçamayız ecelimizden… Malum fıkralardaki gibi, Hindistan’a gitmek de, bebek takliti yapmak da kurtaramaz ölümden yakamızı…

Öte yandan, sonunu bilen, daha ölçülü ve insanca geçirir günlerini... Ölümlü olmak, farkındalığını arttırır özünü tanıyanın... Varlığın geçiciliği, kalıcı eserler bırakmaya zorlar ruhumuzu... Ecelinden kaçamasa da, bazımız yazı, bazımız binalar bırakır ardında... Bazen sanata, bazen bilime sığınırız ölümsüzleşebilmek için... Kimi zekasına, kimi yeteneğine yaslanır, adını kazırken sonsuzluğa... Ecelin çaresi bulunmasa da, unutulmamak bizim elimizde... Yeter ki adanabilecek, yaslanabilecek bir davamız olsun. Ecel alsa da tenimizi… Fikrimiz baki gök kubbede…

Not: Yazıda kullanılan görsel internetten alınmıştır.

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..