Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ocak '11

 
Kategori
Spor
 

Efes Pilsen'in yok oluşuna izin verecek miyiz?

Efes Pilsen'in yok oluşuna izin verecek miyiz?
 

Son yılların en ağır soğuk algınlığı ile uğraşırken bir taraftan da fırsat bulabildiğim arada spor olaylarını da takip etmeye çalıştım. Elbette bilgisayar karşısında geçip yazmak mümkün olamadı. Bu nedenle zaman geçirmeden hazır da kendimi iyi hissederken birikenleri konuşalım.

Cumartesi günü Sinan Erdem Spor Salonunda nefes kesen bir mücadele vardı. Bir tarafta alkollü ve sigaraya yönelik çıkarılan yönetmelik gereği neredeyse hayati tehlike geçiren Efes Pilsen, diğer tarafta da yarım sezondur twitter’dan yurtdışına (İtalya’ya) gideceğine yönelik küçük notlar geçen Ergin Ataman’ın göreve geldiği Beşiktaş CT son periyodunda bütün basketbol severleri ekran başına bağlamış olmalıdır.

Beşiktaş CT birinci ve ikinci periyotlarda elde ettiği 9-10 sayılık farkla maçın sonunu getirecek gibi gözüküyordu. Ancak Efes Pilsen kadro derinliğinin de yardımıyla maçı önce dengeledi; 10-0’lık bir seri yakaladı, uzatmaya götürüp, Beşiktaş CT’ın geçen hafta Galatasaray CC karşısında benzer bir yanlış taktik faul yapması nedeniyle kaybetmesine benzer bir hata sonucu ligde üst sıralarda yer alan bir diğer rakibine boyun eğmiş oldu.

Maçın o en kritik anlarında Sinan Erdem’de Beşiktaş’ın formasında ter olmaya gelen taraftarın değil Efes Pilsen’in genç kızların ağırlıkta olduğu taraftarlarının sesi çıkıyordu. Yırtınırcasına bağırıyorlardı. Açıkçası gelenek yaratmada ve ona sahip çıkmada çok başarılı olamayan ülkemiz için Efes Pilsen fenomeninin başka bir anlam taşıdığını tartışmamız gerekiyor.

Efes Pilsen bir bira müessesesinin uzantısı olabilir. Temel varlığı da biranın adını daha fazla kişiye, ülkeye duyurma amacı taşıdığını da söyleyebiliriz. Ancak hizmet ettiği spor branşı ve onun içinden çıkararak kazandırdığı sporcuların örnek duruşu ile aslında markasının çok ötesine geçen bir misyonun da taşıyıcısı olduğunu hatta üç büyüklerin genel taraftar profili ile kıyaslandığında Efes Pilsen taraftarının bambaşka bir vizyona sahip olduğunu görebiliyoruz.

Rakibi 110 yıla yaklaşan bir tarihe sahip Beşiktaş’ın basketbola gösterdiği ilgi en fazla Allen Iverson kadardır. Bu maça 7 basketbolcu ile çıkmış olması ve bu sporculardan Cevher Özer’in uzatmalar dahil 43, Allen Iverson’ın 40, Ogilvy’nin 37 dakika oyunda kalmış olması da bir anlamda Beşiktaş’ın takım oyununa yaklaşımının da genel göstergesi niteliğindeydi. Beşiktaş CT’nın bu karşılaşmayı kaybetmesinin temel nedenlerinden bir tanesi takımın artık gücünün son dakikalara yetmemesindendi.

Oysa Efes Pilsen hem kendi kadrosu, hem bugün Galatasaray CC ve Fenerbahçe Ülker’i sırtlayan bazı oyuncuların kendi yapısından yetişmiş ya da tanınmış olması bakımından bu işi nasıl ciddiye alıyor olduğunun ispatı niteliğindedir.

Son on yıllık döneme (1966’da kurulmuş olduğuna, aradan toplam 44 yıl geçtiğine göre dörtte birine denk geliyor) göz attığımızda basketbolda iki marka görüyoruz; Ülker ve Efes Pilsen.

Galatasaray ve Beşiktaş’ın yanında sporsorluklarından çekileceğini açıklayan yine Ülker’in adı var.

Bu iki müessesenin elbette reklam amacıyla yatırım yaptıklarına kuşku duymuyoruz. Ayrıca bu ilişki dünyada da bir şekilde basketbol ve voleybolda ister istemez kurulmak zorunda kalınıyor. Çünkü spor faaliyeti hiçbir zaman kulüplere para kazandıran bir iş olmamıştır. Diğer spor dallarının izlenirliği ve yaşatılması bunun bir marka değeri ile birlikte sunulması ile anlamlı hale gelebildiği bir dönem yaşıyoruz.

Bu bakımdan basketboldaki genel tabloya bakıp Efes Pilsen’in 13, Eczacıbaşı’nın 8, İTÜ’nün 5, Fenerbahçe Ülker-Ülker’in 7, Galatasaray’ın 4, Tofaş Sas’ın 2, Fenerbahçe, Beşiktaş, Karşıyaka, Muhafızgücü ve Altınordu’nun birer şampiyonluk kazandığını değerlendirme altına aldığımızda konuşmaya çalıştığımız gerçek kendisini ortaya koymaktadır.

Efes, Eczacıbaşı ve Ülker toplamda 28 şampiyonluk kazanmışlardır. Bugün takımlarımızın Avrupa’nın en üst liginde mücadele ediyor oluşlarının merkezinde de bu takımları ve yaptıkları yatırımları görüyoruz.

Ayrıca çok acı bir gerçek; isimlerinin yanında bir marka olmadan sahaya çıkan futbol takımlarımızın durumu, spora yaklaşımı, başarıları ve bunu sürdürülebilir hale getirmelerindeki istikrar da ortadadır.

Efes Pilsen’in Cumartesi günü Beşiktaş CT karşısındaki maça tutunma azmi bir anlamda onun yıllardır gösterdiği istikrarlı duruşunu hatırlattı bana.

Gençlerimizi elbette sigaradan, alkolden, uyuşturucunun en hafifinden en ağırına bütün bu maddelerden uzak tutalım. Bunun için yol gösterelim. Onların bu maddelere yönelmesini engelleyecek etkinliklerde bulunmasını sağlayalım.

Yönetmelikler, yasaklar, düzenlemeler zaten ortada kendiliğinden işleyen doğal bir yapıyı yok etmek için yapılıyorlarsa eninde sonunda o topluma zarar verirler. Ortada tuhaf bir çelişki olduğu bir gerçektir. Kuşkusuz bugün Efes Pilsen böyle bir yapı kurmak için ortaya çıksa bütün bunları yaşamamış ve görmemiş, şahit olmamış olsak belki de bu yazının içeriğinin tam tersi bir şey çıkardı ortaya; ancak yaşandı.

Efes Pilsen’i yaşatmak için bir şeyler yapmak gerekiyor. Bu anlamda herkes üzerine düşeni yapması gerekiyor. Kulübün bağlı bulunduğu Anadolu Grup dahil olmak üzere…

http://twitter.com/uzaygokerman

uzaygokerman@gmail.com

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..