Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Aralık '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Eflatundu rengimiz

Eflatundu rengimiz
 

Alacakaranlık renkleri barındırırdı rengimiz… Duruşu , yorgun akşamın sarımsı renklerinde buluştururdu bizi… Ne çok severdik, o akşamları… Ne çok şey biriktirirdi özümüzde o akşamların yankı sesleri… Neler yüklerdik üstüne, ne anlamlar belirirdi eflatun renkli gecelerimizde…

Biz bizden öykü yazardık, bir film olurduk bazen, ağlardık gülünecek halimize… O bir başrol kadar etkileyiciydi. Ben kilitli kalmıştım o büyüye… Hisler tazecikti , serpilirdi kokusu her yere… Gerçekti, samimiydi, unutulmamıştı, üstü örtülmemişti eski mahzenlerde…

Uzaklaşmamıştı kimse gönül pencerelerinden… Kapanmamıştı kapıları ılıman iklimlere… Ezilmemişti banknotların gölgesinde… Çürümemişti elmalar dalında…Yıllar eskitememişti sevdaları henüz… Yabancılaşmış olsakta günümüze, aykırılıktı ya adı, bu yeterdi bize… Benzemek işimize gelmezdi, ayak uydurma adına rencide etmezdik duygularımızı, öldürmezdik tarihin gerilerindeki yaşanmışlıkları… Kalırdı bir beyaz mendil kokusu hep üzerimizde…

Asiydik belki ikimizde… Aykırı... Eflatunun rengine tutuk, devrik iki cümle…

Ona yakışırdı bu renk morlanırdı, her kızgınlığının ertesinde… Kaybetmek istemezdik elimizdekileri, bağlıydık, toplayıp, ikizden kuleler inşa ettiğimiz şeklimize…

İzlerdik; etrafımızda olup biten yaşanılmamış içi boş sevdaları…Günü birlik adımları, günü birlik sarılmaları, günü birlik öpüşleri… Şaşar kalırdık ikimizde.

Duygu trajediyası yaşanırdı her resimde, biz sadece gülerdik hallerine… Sevgi zannettikleri menfaat düşkünü, sıradan, içi boş ilişkilerin içinde nasılda cebelleşirdi çoğu… Ağlardı kimi kaybettiklerine… Gözyaşının nedeni yitirilen aşk mı? Yoksa, maddesel güzelliklerin alıcılığı mı? Cevabını bilemezlerdi kendileri de…

Türküler yoktu artık, şöyle derinden ve içten gelen cümlelerle başlayan… Terk etmiştiler sanki, içsel, yürekten gelen sesler, memleketim radyolarını… Yankılanmaz olmuştu sokaklar, sesli gülümseme selamlarıyla… Donuktu baktığımız her yer, gördüğümüz her insan resmi… Bizse kalakalırdık eflatun renginin içinde…Uzaylıydık belki kimbilir ya da geçmişten ışınlanmış ayak uyduramaz olmuştuk teknolojinin, teknolojisi yüksek, robotlaşmış, maddeselleşmiş beyinlerine…

Vurdumduymaz tavrımızla üzülsekte hallerine… Birbirimizle aynı olmanın olgunluğuyla sevinirdik yine de… Eflatunun içinde her an morlaşan yüzlerimizin gölgesiyle dolaşsak bile… Biz, bizi severdik. Zifiri karası gecelerde bile…

Eflatun bize yakışmış, bizse eflatuna yakışmış şeklimizle, devam ederdik ömrümüzün gerisine…

 
Toplam blog
: 73
: 717
Kayıt tarihi
: 17.10.07
 
 

1979 D.bakır doğumluyum. AÖF bankacılık bölümü okumaktayım. Yazmayı çok seviyorum, hayata bağlayıcıl..