Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ocak '13

 
Kategori
Eğitim
 

Eğitilip belli bilgi ve kültür seviyesine getirilmelisiniz; çünkü bilmediğiniz hayatı yaşayamazsınız

Eğitilip belli bilgi ve kültür seviyesine getirilmelisiniz; çünkü bilmediğiniz hayatı yaşayamazsınız
 

Aldık kabul ettik der, palazlandığınızda şeker almak için sizi çarşıya yollardık. Şekerci sizden farklı olduğu için bunu yapamadık. Şekerci sizden daha bilgiliydi ve belki içinde sizi kandırmak için kötü niyet taşıyordu. Yani kötü şekeri daha az alma ihtimaliniz vardı ve biz bilenler buna razı olamazdık.

Bilen birini cahil yapamayız; çünkü nehirler tersine akmaz, seni onun seviyesine getireceğiz. Malum bu sefer de birbirinizi kazıklarsınız ama geriye kalan tek seçenek de seni daha fazla eğitmek ki bu defa da sen onu kazıklarsın.

Bilenlerden bazıları (tütsü kullananlar) insanların içinde onların kötülük yapmalarına engel olan doğal bir sistem olduğundan bahsederler. Kötüleri tekkelerde kutsal kitap okutup tütsülersek kötülükler azalırmış ve iddialarına göre tek yol buymuş. Bugün ülkemizde memurlar için rüşvet almak zorlaştı. Bütün memurlar Seyyide gidip eteğine yüz mü sürdüler de böyle oldu? Evet, bir Seyyit vardı ama bunun adı “teknoloji” idi. Kameraya yakalanma korkusu rüşveti bitirdi. Yani bilim daha güçlü.

Seyyide gidip içkiyi bırakanlar gördük ama sanırım bu motivasyonla ilgili. Yani kişi Seyyit aracılığı ile Allah’a söz veriyor ve bu sözünden dönemiyor. Seyitlerin işe yaradıkları açık, madalyonun bir de öbür yüzü olmasa(Kişileri olumsuz yönlere sevk ettikleri söyleniyor) âlimlerin yanında bir de Seyyit bulunsun diyeceğiz.

İnsanlarımızın yarısı olması gereken bilgi ve kültür seviyesinde değiller, yani 37 milyon kişi. Ve bunlar yine de yaşıyorlar. Ama nasıl? 20 yaşında 150 kilo olup şişmanlıktan ölerek. Bilgi korkuyu önler diyeceğiz ama bilenler daha korkak. Lakin cahil bilmediği için cesur, okumuş bildiği için korkak olabilir. Cahillerin de iş hayatında başarılı oldukları, okumuşlardan bazılarının aç kaldığı görülüyor ama söylentiler de ayyuka çıkmış: “Cahiller çalarak başarılı oluyorlar” Tabii ki doğru değil, “babasını satan âlim” filmi vizyonda.

En cahilimiz okumanın gerekliliğine inanıyorsa bu sözler anlamsız. E peki o zaman niye okumuyorsunuz? Haklı olarak bugün okumuşla cahil arasında fark olmadığını düşünüyorsunuz. Belki onlar(senin dışında kalan herkes) kirli nehirlerden su içip idare ediyorlar. Ne biliyorsun onlar gibi olacağını? Belki sen cennetin gözelerinden “altın su” yu getireceksin.

Bilgi fark yaratır; şimdi sen Cemşit’in Rıza ile aynısın; okuyunca ondan farklı olacaksın (yüksek, yukarıda, değerli) Belli ki ülkemizdeki eğitimden umudum yok; okuyom okuyom armut topluyom diyorsun. Seni Şeytan dağlarından Mars’ın kılıcını getiren cengâver gibi hazırlayacağız. Saçlarını taramayı öyle öğreneceksin ki bir taradım mı bir ay taraman gerekmeyecek. İnanmamışlar peygamberle bile dalga geçtiler, bunlar masal değil, senin ve benim en kutsalım üzerine and olsun!

Sizi kullanmak ve bedeninizden, ruhunuzdan yararlanmak isteyenler okumanızı istemezler. Türkiye’de 37 milyon insanımız okumamış (bizim düşündüğümüz seviyede) ve bu, kötülerin arayıp da bulamayacağı bir durum. Sonra kalkmış diyorsunuz ki bu ülkede dertler niye bitmiyor? Dertler sen okumadığın için bitmiyor.

Okumak dediysek eline tutuşturulan her kitaba sarılma; biz sana hayatın altın kaplı kitabını vereceğiz. Kütüphanelerdeki kitapların yarısı gereksizdir. Okullarımızda verilen eğitimle sadece bulmaca çözebilirsiniz. Hepinizin içinde bir cevher var ve o cevherle tek tek dünyalar kurarsınız. Bozulmadan, dejenere olmadan yetişmeniz lazım. Okuduklarınız ve aldığınız eğitim içinizdeki cevherin üzerini örtmemeli, dışarıya çıkmasına engel olmamalı. “Allah bilir” diyen bir öğreti sizi bilgisiz bırakır. Bu, “Ben bilirim, benim bileceğimi Allah bilir” şeklinde değiştirilmelidir.

Siz talebe (öğrenen, çırak) bile olsanız hâkim durumda olmalısınız. Dışarıdan aldıklarınız baskın çıkarsa siz yok olursunuz (Şu an ki eğitim, kültür ve yetişmenin tespit ettiğim yanlışı)  Çocuğu hiçbir şey bilmiyor (Yani sıfır) olarak kabul eden eğitim size bir şey öğretmek için değil sizi köle etmek için veriliyor demektir. Bizim altın kaplı kitaplarımız görerek, dokunarak, yaşayarak okunacak. Kitap sanaldır, kişinin öğrendiklerine güveni olmaz. Kerim Korkut’un “Okulsuz eğitim” modeli bunun için vardır. Ayının bacağına dokunmanız, bunu anlatan yüz kitaptan daha etkilidir. Hayat okunarak öğrenilemez.

Halkım, Türkiye’de yeni bir düzen kurmak için başlattığımız kutsal hareket insanların beyinlerine kurşun gibi işleyen yazılarımızla durmaksızın devam ediyor. 1.5 milyar inanmışı olan İslamiyet’in başlangıcında da sadece 6 kişi vardı. Bu nedenle davamıza ilgi gösterilmemesini önemsemiyoruz. Şu anda öyle bir etki altındasınız ki kim ne söylerse söylesin sizlere inandırıcı gelmiyor. Çaresiz yarım doğrularla, elinize verilen lokmalarla idare ediyorsunuz. Ama hepiniz bir gün daha iyi yaşayabileceğiniz bir hayatın hakkınız olduğunu göreceksiniz. 500 lira bağ kur maaşıyla yaşamanın kabul edilemez olduğunu anlayacaksınız. Bu düzenler kıyamete kadar sizlere bundan fazlasını veremez (Geriye dönüp bakın insanların başka türlü hayatı olmuş mu) Söylediklerimiz ütopya olabilir ama onları gerçeğe dönüştürmek sizlerin ellerinde. Ve ben sizin aklınıza ve gücünüze güveniyorum.

Sevgi ve saygılarımı sunarım ülkemin güzel insanları!

Kerim Korkut

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..