Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Haziran '12

 
Kategori
Eğitim
 

Eğitme, öğret ve nihayet ...

Eğitme, öğret ve nihayet ...
 

Öğretmenlikte yeni olmama rağmen, her yıl farklı geçiyor ve ben her geçen yılı "İşte yine koca bir yıl bitti" şeklinde özetliyorum. Bu sene çok hareketli geçti. İstenmedik öğrenci davranışlarının ayyûka çıktığı bir seneydi. Ders esnasında hakimiyeti sağladım derken ansızın hareketlenmeyle duvardan duvara bir çarpışma meydana geliveriyordu veya yerinden kalkıp aniden "Beni yok yaz!!!" deyip çıkıp gidiveriyordu kimi de.

Profil olarak pasif gibi göründüm sanırım, ama öyle değil. Onların hayatlarında etkili olabiliyor, yeri geliyor kavgaya karışıp yüzüne yumruk yiyenlerden biri de oluveriyordum. 

Bütün bunlar geçip gitmiş gibi görünse de çokları için, bende derin izler bıraktı. Yetiştirme yurtlarında yetişenler, parçalanmış ailelerin un ufak olmuş çocukları, yarış sistemi yüzünden ağzından burnundan soluyanlar, kendini gerçekleştiren kehanetin müşterileri, kaçanlar, uçanlar, ve daha nicesi anılar yumağıma başkalarını ekleyerek gittiler ama ben yine dolaşık vaziyette kıvranıyorum.

Ya sonra?  Panoları parçalayanlar, sigara içenler, kasaturayla gezenler, tehditkar bakışlarla öğretmenlerini süzenler ne olacak? Doğruyu bulacaklar mı? Suçlu kim? Peki bu çocuklar hangi dönemeçte savruldular? Bu sorular yazılı sorularımdan daha zor. Çünkü hazırlayanı bile cevapsız bırakıyor.

Nasıl bir sancı bu Allahım, binlercesini doğuracakmış gibi çırpınan yüreğimle diyorum ki "Öğretime1 yıl ara!"

Biliyorum çok zor, ama çok lazım.

Öğrenciler, havuz problemlerinde boğulup, yol problemleriyle çıkmaza giriyor, kendilerinden bahsettikleri cümlelerde "subject" olamıyor, hayata kuşbakışı bakamıyor, kimyalarını kaybetmiş, fiziki gerçekliklerden soyutlanmış vaziyette yaşıyor, bedenlerinde mahpus ruhla müzikte kendilerini özgür bırakmaya çalışıyorlar. Eğitilmemiş, oturmamış bir kişilikle eksik kalan bir nesil, ne kadar yüksek mevkilerde olursa olsun, ahlâki birçok unsurdan geride kaldıkları için, kul hakkı, yetim hakkı, emek, sevgi, merhamet, saygı, vefa gibi erdemli insan "puzzle"ındaki parçaları tek tek yitiriyor.

Konuya destek olması açısından belki de sizin de bildiğiniz bir olaydan örnek vermek istiyorum :

Bir okul müdürü her eğitim öğretim yılı başında öğretmenlere bu mektubu gönderirmiş:

"Bir toplama kampından sağ kurtulanlardan biriyim.
Gözlerim hiçbir insanın görmemesi gereken şeyleri gördü.
İyi eğitilmiş ve yetiştirilmiş mühendislerin inşa ettiği gaz odaları, iyi yetiştirilmiş doktorların zehirlediği çocuklar, işini iyi bilen hemşirelerin vurduğu iğnelerle ölen bebekler, lise ve üniversite mezunlarının vurup yaktığı insanlar.
 Eğitimden bu nedenle kuşku duyuyorum. Sizlerden isteğim şudur: Öğrencilerinizin insan olması için çaba harcayın. Çabalarınız bilgili canavarlar ve becerikli psikopatlar üretmesin. Okuma yazma, matematik, çocuklarınızın daha fazla insan olmasına yardımcı olursa ancak o zaman önem taşır.."

Eğitim, hayatın can damarı. İçinde akan kan ne kadar çok olursa olsun en ufak bir darbede izler, kesikte patlama olacak, kan akacak, akacak ; ve pamuk yüreklilik de bunu bastırmaya yetmeyecek.

Yurda yarar bir insan edebilmenin yolunun, edebi bilmekten geçtiğini unutmamalı, utanınca yanakları pembeleşen, kendini dürüstçe ifade eden, hayasını, ziyasını kaybetmeyen, aşkı meşkle karıştırmayan, "merhamet"li bir nesil için, hepsinin ahlâktan  çok sayıda netinin olması gerekiyor. Yoksa bu yanlışlar bir geleceği götürecek...

Her zaman sevgiyle...

 
Toplam blog
: 32
: 347
Kayıt tarihi
: 11.09.08
 
 

1984 Kayseri doğumluyum. Adana merkez okullarından birinde görev yapmaktayım. Branş öğretmeniyim...