Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Mart '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Ekmeğe zam kapıdaymış!

Ekmeğe zam kapıdaymış!
 

Ekmeğe zam yapacağınıza, kalitesini artırın!


Her kapı çalışında, "Ekmeğe zam mı geldi?" diye telaşlanıyorum. Bu telaş beni alıp çocukluğuma götürüyor. Karafırın kelimesinin sözlüğümüze girmediği, bütün fırınların odun ateşiyle ısıtıldığı yıllara. Mis gibi ekmekler geçiyor gözlerimin önünden, dalıyorum hayal âlemine.

Rahmetli annem her fırından gelişimde azarlardı beni. Mutlaka ekmeğin birisini yolda yarılardım. "Beni ye!" der gibiydi mis gibi kokan ekmekler, ben de yerdim. Beyaz ekmeğe francala derdik. Bir de esmer ekmek ve tava ekmeği vardı. Başka ekmek çeşidi bilmezdik.

Alışveriş fileleri vardı o zamanlar, alışveriş torbaları yerine. Yollarda ellerindeki filede 10-15 ekmek taşıyanını göremezdik. İzmir'de 5-15 çocuğu olan aileler yoktu, bu hakikatleri sadece gazetelerde okurduk ara sıra. Bizim aile 6 kişilikti, günde 2-3 ekmek tüketirdik. Ekmekler 1 kg'dı. Ben büyümeye başladığımda 900 gr yaptılar da neredeyse millet isyan edecekti.

Şimdiki ekmekleri de sadece köşelerdeki sandviç tezgâhları kullanırdı. 150-200 gramlık ekmekler. Vatandaşla alay ediyorlar sanki. İçleri hava dolu, kalite genellikle sıfır. Bir gün duran ekmeği ertesi gün atıyorsunuz, dikkatli muhafaza etmediyseniz. Ya küfleniyor, ya da kayış gibi oluyor kopmuyor. İçine ne şekilde katkı maddesi koyuyorlar, nasıl bu ekmeği imal ediyorlar bilemiyorum.

Bildiğim bir şey var ama; vatandaş genellikle ekmek fiyatlarından, zamlardan şikayet ediyor da kalitesinden şikayet edene pek rastlamıyorum. Galiba bir benim memnun olmayan.

1968 yılında Almanya'ya gittiğimde ekmek yiyenine rastlayamadım. Ekmek yemek bir nevi köylülük göstergesi gibi bir şeydi. Genellikle yemekle birlikte pirinç pilavı, patatesin her türlü hazırlanmış şekli yenirdi. Patates kızartması, soğanlı patates kızartması, haşlanmışı, püresi, kroketi vs. Ekmek çeşitleri de bir elin beş parmağını geçer miydi bilmiyorum ama ben fazlasını görmemiştim.

1970'li yıllardan sonra Almanlar bir başladılar ekmek yemeğe ben de şaştım. Sofraya ekmeksiz oturmuyorlar artık. Almanya'daki ekmek çeşitleri hemen hiçbir Avrupa ülkesinde yoktur. Geçen yaz bu konuyla ilgili bir araştırma yaptım internette, 130'un üzerinde ekmek çeşidi var Almanya'da. Soğanlısı ve üzümlüsü de dahil olmak üzere. Hem de lezzet ve kalitesi eleştirilemeyecek düzeyde.

Almanya'da bizdeki gibi her köşede bir fırın yok. Ekmek fabrikaları var, çok büyük ve ciddi çalışan. Bu ekmek fabrikalarının satış noktaları şehirlerin her köşesinde, hijyenik ve zevkle dizayn edilmiş şekilde göze çarparlar. Buralarda fabrikanın günün çeşitli saatlerinde dağıtımını yaptığı ekmekler, pastalar satılır. Sandviç ve kahve, çay servisi yapanları da vardır. Çoğunda da elektrikli fırınlarda, hazır hamurlarla sıcak sandviç ekmekler (Semmel) pişirilir.

Bu büyük ekmek fabrikalarını devletin yetkili birimlerinin kontrol etmesi kolaydır. Zaten marka oldukları için hem kendi kendilerini kontrol eder bu fabrika yetkilileri hem de satış noktalarını.

Bizim fırınların hijyenik olduğunu söyleyenlere de gülerim sadece. Hiçbir yetkilinin böyle büyük ekmek fabrikalarıyla işi organize etmeyi düşünmemesi beni düşündürmektedir. Münih'te 3-4 tane büyük ekmek fabrikası tüm şehrin ekmek ihtiyacını karşılar. MüllerBrot vs. Tabii köşede bucakta tek tük fırınlar vardır. Bilhassa Türk fırınları.

Artık Türkiye'mizde sadece ekmek fiyatını değil kalitesini de konuşmanın zamanı gelmiş ve geçmektedir. Sayısız katkı maddeleriyle yenmeyecek hale getirilmiş ekmeklerimizin yenecek lezzete kavuşması, içindeki lüzumsuz havanın alınması gerekir.

Fırıcılar Derneğiymiş bilmemne bunlar da akıllarını başlarına alsınlar, Türk halkının sağlığı ve damak zevkiye oynayıp durmasınlar. Fırınlar kapatılıp fabrikalaşmalı.

Mustafa Mumcu, 09. 03. 2008 Saat: 09:20

 
Toplam blog
: 324
: 2811
Kayıt tarihi
: 10.04.07
 
 

06. 06. 1945 İzmir doğumluyum ve İzmirli olmaktan da gurur duyuyorum. 1968 yılında birkaç yıllığın..