Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Nisan '13

 
Kategori
Deneme
 

Ekmek nerede

Ekmek nerede
 

Boşuna zahmet etme o duymaz, ona duyacak kulak lazım.


Dünya henüz var olmadan iblis ve cinler tarafından başlatılan bir yöntem. Söylediğinden, bildiğinden şaşmayanların,kendi varlıklarını sürdürmek isteyenlerin kullandıkları yollar. 

Dünya'nın varoluşundan sonra sıkça  başvurulan bu yöntemin, kullanılan bu yolların verdiği onca zarar ve ziyana rağmen beyinlerden,hayallerden sökülüp atılmamış, bir yaşam biçimi olarak kabul edilmiştir.

Söylediğinden ve yaptığından vazgeçmemekle inat. Kendi kişiliğine önem vermek, kişiliğini üstün görmekle benlik. Bu her iki yöntem ikiz kardeşler gibi, aralarında pek fark yoktur.

İnatçı fikir tutmaz, fikir inatçıyı tutar. İnat insan için ağır bir yüktür. Bazen bilinçli, bazen de bilinçsiz. Yükün tonajı ne denli ağır olursa olsun inatçı o yükü taşır.

İnat hep barbarlığa götürür, murada götürdüğü hiç görülmemiştir. İnat düşüncelere engel, iradeye zincirdir. Nihayetinde inat, aptallığın en açık belirtisidir.

Dünyada en kötü inat ve benlik  Firavun'a nasip oldu. Etrafı yaktı, yıktı. İlahlık davasını güttü. Sonuçta insanlık tarihine ders olacak şekilde ölümüne bir sinek yetti.

Dünyanın bir çok yerinde İblis misali  inat edenler, Firavun misa benlik güdenler varlıklarını sürdürmektedir. Bunlar dünyanın huzurunu bozmakta, İyi ve güzel, çirkin ve kötü arasındaki mesafeyi açmaktadırlar. 

İblis inat etti, şeytan oldu,

Kabil inat etti, katil oldu,

Firavun inat etti, rüsva oldu,

Karun inat etti, hasf oldu,

Kenan inat etti, gark oldu,

Cinler inat etti, tart oldu.

İnat davasını kadıya götürdüler kabul etmem dedi. Davayı şeytana götürdüler kadılık görevini kabul etti.Verdiği karar kimseyi memnun etmedi.

Kıssadan hisse;

Hz Musa Nil Nehri kenarında yürürken bir gayrimüslim ile karşılaşır. Hal hatır sorulduktan sonra birlikte yola çıkarlar. Yolda Hz. Musa gayrimüslimin omzundaki  torbada ne olduğunu sorar, gayrimüslim 4 ekmek olduğunu söyler.

Hz. Musa : “Benim de 3 ekmeğim var. Benimkiler de senin torbanda kalsın, acıktığımızda yeriz.”

Hayli yürürler ve bir yerde mola verirler.

Hz. Musa : “Ben namaz kılayım sonra ekmeğimizi yeriz.”

Hz. Musa namaza başlar, gayrimüslim gizliden bir ekmeği  yer bitirir. Hz. Musa, namazını bitirince “getir ekmeğimizi yiyelim” der. Gayrimüslim torbayı açar ve torbadan 6 ekmek çıkar.

Hz. Musa : “Senin kaç ekmeğin vardı ? Dört senin, üç benim vardı.Kaç eder ? Yedi. Burada altı ekmek var. Öbür ekmek nerede ?”

Gayrımüslim : “Ya Musa vallahi billahi haberim yok.”

Hz. Musa yemekten vaz geçer ve yola devam ederler. Bir kasabaya varırlar. Herkes ağlamakta, ağıtlar, feryatlar yükselmekte.

Hz. Musa sorar :  “Neden ağlıyorsunuz ?”

Kasabalılar : “Ya Musa bu genç hastalandı, artık ölmek üzeredir. Onun yasını tutuyoruz.”

Hz. Musa “Ben bir namazımı kılayım” der ve namazını bitirdikten sonra Allah’a yalvarır, hasta genç için şifa ister. Elindeki asayı hasta gencin üstünden birkaç  kez dolaştırır. Genç  iyileşir.

Kasabalılar : “Dile, ya Musa ! Ne istersin ?”

Hz. Musa “sadece dua edin yeter” der. Yola devam ederler. Yolda, Hz. Musa gayrimüslime sorar “Biraz önce gördüğün mucizenin hatrı için söyle, o ekmek nerede ?”

Gayrimüslim : “Ya Musa, vallahi billahi haberim yok.”

Hz.Musa “Pekiyi.” der ve yola devam ederler. Bir ilçeye varırlar. Yine benzer bir manzara.

Hz Musa sorar : “Ne oldu, neden ağlarsınız ?”

İlçe halkı : “Ya Musa, çok hayırlı işler yapmış bu yaşlı insanımızı nice doktor gezdirdik bir çare bulunmadı. Ölmek üzere onun için ağlarız.”

Hz Musa yine namaza başlar. Gayrimüslim hemen Hz. Musa’nın asasını alır ilçe halkına döner sizin hastayı iyileştireyim mi ?” der.

İlçe halkı : “Doktorlar çare bulamadı, sen nasıl iyileştirirsin ?”

Gayrimüslim  Hz Musa’nın asasını bir iki kez hastanın üstünde gezdirince hasta ölür.

İlçe halkı : “Bizim hasta ölecekti ancak  Allah’ın emriyle ölmedi. Senin bu sopan ile öldü. Senin katlin vacip oldu, idam edileceksin.”

Hz. Musa selam verince bakar ki arkadaşı idam sehpasında “Durun ! Ne oldu ?” der. Mesele mahiyetini anlatırlar. Hz. Musa yine Allah’a yalvarır. Azrail elindeki canı geri verir, adam dirilir ve iyileşir.

İlçe halkı : “Dile ya Musa ! Ne istersin ?”

Hz. Musa : “Sadece dua edin yeter.”

Yola devam ederler. Hayli yol alırlar. Hz. Musa gayrimüslime tekrar sorar : “Biraz önce seni idamdan kurtardım, ölüyü dirilttim. Bu son mucizenin hatrı için söyle o ekmek nerede ?”

Gayrımüslim : “Vallahi ve billahi haberim yoktur ya Musa.”

Benzer bir kaç olay daha zuhur eder ancak gayrimüslim inatla ekmeği görmediğini söyler. Hz Musa gayrimüslimi  yüksek bir tepeye götürür. “Burayı kazarsan bir küp altın çıkacak” der.

Gayrimüslim elleriyle, avuçlarıyla yeri kazar ve gerçekten bir küp altın çıkar. Hz. Musa’ya sarılır “Ne kadar iyisin ya Musa. Artık zengin olduk, paylaşalım” der.

Hz. Musa “pekiyi paylaşalım” der ve küpü ortaya koyar altınları bölmeye başlar.

“BU BANA, 

BU SANA, 

BU DA EKMEĞİ YİYENE” diyerek üç parçaya böler.

Hz. Musa : “Al sen hakkını, bu benim hakkım, orada kalanı da ekmeği yiyen gelir alır.”

Gayrimüslim : “Yapma ya Musa. Biz iki kişiyiz, ikiye bölelim.”

Hz. Musa : “Hayır, o pay, ekmeği kim yediyse onun payıdır.”

Gayrimüslim, Hz. Musa’ya döner “Ya Musa, doğrusu o ekmeği ben yedim” der.Hz. Musa asasıyla altınları yok eder.

İnsan düşünüyor neden gayrimüslim ya Musa kusura bakma,acıkmıştım,ekmeği ben yedim demedi.

Elbette Hz Musa ekmeği gayrimüslimin yediğini biliyordu, O gayrimüslimi sınıyordu.

İNAT ETME EY NEFİS SENDE HELAK OLURSUN..

Saygılar sunuyorum..

Mehmet BURAKGAZİ / MERSİN

 
Toplam blog
: 608
: 2204
Kayıt tarihi
: 12.04.12
 
 

Bingöl'de, Baharın son ayında, ikindi üzeri un ambarı (kiler) arkasında, ebesiz, hemşiresiz, Emin..