Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ocak '10

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Ekonomi ve siyaset

Ekonomi ve siyaset
 

büyük bir yanılgı içerisindesiniz. Herşey tıkırında. Borç lafları yalan. Ülke cennet gibi.


İlk belirtileri 2008 yazında görüldüğünde pek önemsenmeyen büyük bir ekonomik felaket tüm dünyayı etkilemeye devam ediyor. Doğrudan etkilerini gözlemlemek zaman aldığı ve hızlı tepkiler vermediği için krizi durduracak küresel stratejiler bir türlü oluşturulamıyor. Ülkemiz de bu tepki alamama durumunun etkisi içerisinde. Kararsızlığın da getirdiği eylemsizlik hali, aslan karşısında kalmış bir ceylanın donup kalmasından farksız. Kaçmaya niyetlenmenin sonu olacağı yada hareketsiz kalırsa görülmeyeceğini zanneden ruh hali içine girilmiş durumda. Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi (1); aslında kriz, gelmekte olduğunu bağırta-bağırta ilan etti ve etmeye devam ediyor. 80’ler ile birlikte Sovyet Rusya’nın çöküşü, ardından 90’lı yıllarda tüketim malları üretiminde başlayan ‘Çin hamlesi’ ile; 1994, 2001 ve son olarak 2008 kriz! Kriz treni, eşit aralıklarla ekonomilerin üzerinden geçiyor. Bu trenin; 1980 ve 1987 yıllarında da dünya ekonomilerinin üzerinden geçtiğini hatırlarsak, yedi yıllık periyodu (2) görmek çok da zor olmaz.

Ama ülkemizde idari hafızanın bir yıldan kısa sürdüğü gerçeği acı ispatları ile ortadayken (En basit örneği: Her yıl yaşanan, adeta periyodik hale gelen seller.) yedi yıl gibi uzun bir zaman aralığı kimsenin önemseyeceği bir durum değil. (Belki bir gün birisi ciddiye alır.)

Krizin etkilerinin en yüksek noktası bütün uzmanlarca ABD’nin 2009 başında yaşadığı batışlarla kendisini gösterdi gibi düşünüyordu. Bu durumda fırtına geçecek, piyasalar tekrar iyiye doğru grafikler çizeceklerdi… Ama önce Avrupa Birliği, ardından da sırayla; Dubai, Yunanistan ve Almanya’da alarmlar çalmaya başladı. Bu aktivitenin sebebi yeni bir kriz değil. Krizin ABD’de zirve yapan dalgası, bu ülkelerin ekonomileri üzerinde etkisini yeni-yeni göstermeye başlıyor. Dalgalar önlerine çıkan büyük finans kalelerinin duvarlarına çarparken çarptığı kalelerin kredi kalitesini düşürüyor. Bu da; ödeme planlarını aksatıyor. En kötülerden başlayarak kaleler yıkılmaya başlıyor. Para sıkıntısını önlemek için devletler (kontrol mekanizması esnek krediler ile) parasal yardım yapsalar da felaket psikolojisini iyi okuyamayan bir çok firma ‘prestij kaybı’ yaşıyor.

Ekonomik durumun en iyi göstergesi sokaklar. Gelir dağılımında pastanın en dinamik kısmını düşük gelir düzeyine sahip ücretliler, KOBİ sahipleri ve emekliler oluşturuyor. Çarşı pazarda elindeki parayı evine, işine yettirmeye çalışan en önemli kitle bunlar. Aslan görmüş ceylan misali donup kalan krizzede, elindekini harcamaya korkuyor. “Harcayın”, “tüketin”, “çarçur edip ekonomiyi düzeltin” tarzındaki saçma söylemlere de düne kadar “tutumluluk dersleri” alan vatandaş inanmıyor. İnanmaması da gerekir.

Ekonomiyi düzeltmek için “alın-satın” tarzı kampanyalar ile yaralıya serum vermeyi bırakıp, üzerindeki kamyonu kaldırmaya çalışmak gerektiğini sivil toplum örgütlerine öğretmek gerekir.

Gündemi açılım-saçılım politikaları ile dolduran siyasetçiler; ekonomi ile ilgili direksiyonu kendi haline bırakarak her ne kadar sorumluluktan kaçsalar da, direksiyonu IMF ve Dünya Bankasının otomatik pilotlarına bırakmamakla iyi yapıyorlar. Çünkü hem IMF hem de Dünya Bankası kriz konusundaki önerileri ile ve oluşturduğu küresel politikalardaki tutarsızlıklarla sınıfta kaldı.

Hep sevgi ile kalın.

Murat SEVGİ

Dipnot________:
(1) Murat SEVGİ, “Globus-1:Yeni Dünya Düzeni”, 27 Ocak 2009
http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=158618
(2) Murat SEVGİ, “Globus-2: Büyük Savaş”, 02 Şubat 2009
http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=159932
(3) Murat SEVGİ, “Globus-3:Yeni dünyanın kurumları”, 08 Kasım 2009
http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=207194

 
Toplam blog
: 370
: 1092
Kayıt tarihi
: 10.07.08
 
 

1969 doğumlu. Tasarımcı, endüstriyel otomasyon sistemleri için yazılım geliştiriyor. Yüksek öğren..