Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Eylül '18

 
Kategori
Siyaset
 

Ekonomik Kriz Sonrası Gelen İktidarda "Bedel Ödeme Vakti"

2019 yılında yapılacak yerel seçimlere 7 ay kaldı. 

Bu seçimler; genel seçimler sonrası uygulanan hükumet politikalarının halk tarafından değerlendirilmesi açısından büyük önem taşıyor.

Ülkemizde yerel seçimler, ikamet ettiğiniz yeri idare edecek yerel yöneticisini seçmekten ziyade tıpkı genel seçimlerde olduğu gibi siyasi anlayışınıza oy vermekten başka bir anlam taşımıyor. İşte bu nedenledir ki yerel seçimler; bilhassa hükumet için çok daha büyük önem taşır. 

5 yıl AK Partiye bağlı bir ilçenin Basın Danışmanı olarak görev yapmış bir seçmen olarak benim açımdan da 2019 yerel seçimleri ayrı bir önem taşıyor.

AK Parti kurulduğu günden bu yana kendimce geçerli nedenlerden dolayı gerek genel seçimler, gerek yerel seçimler ve gerekse referandum süreçlerinde hep iktidar partisi lehinde oy verdim. Ancak bu süreçte siyasi anlamda yapılan tüm yanlışlıkları da dile getirdim. Yani dilsiz şeytan olmadım. Bunun bedelini de ödedim. Ancak benim açımdan ülkemin selameti kişisel çıkarlarımdan her zaman daha önemli oldu. Oysa pekçok parti mensubu ülke yönetiminde yapılan yanlışları eleştirdiği taktirde işinden olacağı endişesi taşıyor. Sizin söylediklerinizin veya eleştirilerinizin haklı olduğunu bilse de yapılan yanlışları dile getirmek yerine sizi uyarmayı ve "Partimize ve anlayışımıza zarar veriyorsun, konuşmasan iyi olur" demeyi tercih ediyor. Kısaca tercihini hakkı söylemek yerine işini korumaktan yana kullanıyor. 

Ve işte ne yazık ki bu anlayış 16 yıl içinde ülkemizi bu içinden çıkılmaz ekonomik krizin içine sürükledi. 

Evet, dünyada genel anlamda bir ekonomik kriz var ve bu krizden hemen tüm ülkeler etkileniyor. Ekonomik krizin temel nedeni ABD'nin kendi ekonomik varlığını korumak adına tüm dünya ekonomilerini tehlikeye atmasından kaynaklanıyor. Bu ayrı bir değerlendirme konusu!..

Peki dünya ülkeleri neden ekonomik krizlerden diğer ülkeler kadar etkilenmezler? 

Güçlü ekonomik sisteme sahip, üretim yapan, yaptığı ihracatı ithalatından fazla olan, kendi iç dinamiklerini çalıştırmayı bilen ve bunu güzel kullanabilen ülkeler ekonomik krizlerden minimum düzeyde etkilenir.

2001 krizi sonrası yapılan ilk genel seçimlerde ülkenin yönetiminden memnun olmayan kesimler tarafından iktidara taşınan AK Parti, öyle görünüyor ki bu yıl ABD'nin başlattığı ekonomik savaş sonrası yaşanan döviz krizinin ardından yapılacak ilk seçimler olan yerel seçimlerde ciddi bir oy kaybına uğrayacak düşüncesindeyim. 

Ve benim düşünceme göre AK Parti'de çöküş başladı. 

Aslında bir iktidar partisi için 16 yıllık süreç çok uzun ve siyasi anlamda başarılı tabir edilecek bir süreçtir. Evet, belki ülkede muhalefetin güçlü olmaması (aslında iktidar olmak dahi istememesi) bu başarıda önemli bir nedendir. Ancak başarı düzeyiniz ne olursa olsun halk, yapılamayanı sizden yapmanızı ister, bunun için bekler, zaman verir ve sonucu görmek ister.

AK Parti döneminde pekçok başarılı icraat yapıldı ancak yapılması gereken en önemli iş yapılmadı!..

Üretim!..

16 yıllık iktidar süresince gerek sanayide gerekse tarım vb. kollarda kaç tane fabrika açıldı?  Hangi konuda üretim yapıldı? Tarım ve hayvancılığa ne kadar yatırım yapıldı? Bir tarım ülkesi olarak hala yurt dışından kendi ülkemizde rahatça temin edilebilecek sayısız ürün neden ithal ediliyor? 

Ülkemizi son yıllarda hep inşaat sektörü sırtladı. Elbette inşaatın da doyum noktasına geleceği bir yer vardı ve doyuma ulaştı. Artık inşaat sektörü de mendil sallıyor. Türkiye'nin son yıllarda yaptığı en önemli yatırım silah sanayiine... Diğer tüm sanayi kolları çöküş noktasını yaşıyor.

İşsizlik yüzde 30'lar seviyesine ulaştı. Tüm dünyada liseyi bitirip üniversiteye giremeyen gençler eğer çalışmıyorlarsa işsizler sınıfına alınırken Türkiye'de "işsiz sayısında artış yaşanmasın" diye işsizler sınıfına dahil edilmiyor. Bu yıl üniversiteyi kazanamayan 620 bin gencimiz de reelde işsizler ordusuna katıldı. 

Ülkeye yatırımcılar gelmiyor, gelenler de kaçtı gitti. Ülkemizin önde gelen markaları bile paralarını yurtdışına gönderdiler. Gün geçmiyor ki şirketler küçülme yoluna gidip personel çıkarmasınlar. Hele 40  yaş üzerindeyseniz yandınız. Kesinlikle iş bulma şansınız yok gibi.. Mecburen emekliliği bekleyeceksiniz ki evinize 3-5 kuruş bir şeyler girsin. Gerçi girenler de doğalgaz parası, elektrik parası derken elden gidiyor. Ülkemizde artık orta sınıf tamamıyla ortadan kalktı. Ya zenginsiniz ya yoksul!..

16 yıl boyunca ülkede üretim anlamında hiçbir yatırım yapmayan, bu nedenle de çok kırılgan bir ekonomik yapıya sahipseniz sonuçlarına katlanmak zorunda kalırsınız.

Döviz krizi sonrası hemen hemen her gün market raflarındaki ürünlere kontrolsüzce zamlar yapılıyor. Hatta belki komik gelecek ama pazar esnafının girdiği tuvaletlere bile dövizdeki artış bahane edilerek yüzde 100 zam yapılıyor. İnanılmaz değil mi?

İçtiğimiz suya %40, elimizi sildiğimiz havlu beze %90 zam geldi. Market raflarındaki ürünlerde bazen bir gecede 2 kez etiket değişikliği yapıldığı oluyor. Etiketi aynı tutan firma bu kez mutlaka ürün gramajında azaltmaya gidiyor. Hükumet ise yapılanları tıpkı bizim halkımız gibi seyretmekle yetiniyor. Ülkede serbest piyasa ekonomisi herhalde yanlış anlaşılmış durumda hükumet tarafından!.. Yapılan denetimler sonrası bir şirkete sözgelimi 100 bin TL ceza veriliyor. Ama o şirket market raflarındaki ürünlerine kontrolsüzce yaptığı zam ile zaten 100 milyonu cebine koyuyor. 100 bin TL ceza ona ödül gibi geliyor! 

Bir ortalamaya vurduğunuz zaman 2 ay öncesine oranla hayatımıza ortalama % 80  zam gelmiş durumda. Ama Sayın Maliye Bakanımız Orta Vadeli Planı açıklarken yılsonu enflasyon oranını % 18.2 olarak öngörüyor. 

Ben, ülkeyi yöneten politikacıların ülke gerçeklerini ya gör(e)mediği ya da umursamadıkları inancındayım.

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, son genel seçimlerde yaşanan 7 puan düşüşün nedenlerinin araştırılmasını istedi. Yapılan araştırma sonucunda seçmenlerin AK Partili politikacılara güvenlerini kaybettikleri ortaya çıktı. Belediyeler, yöneticilerin çiftliği konumuna gelmiş. Herkes kendi hemşehrisini, akrabasını, tanıdığını belediye şirketlerine aldırma peşinde. Çünkü belediyeler icraat üretmekten ziyade yan gelip yatma ve para kazanma yeri olmuş.

Erdoğan'ın yaptırdığı araştırma sonrası Sayın Cumhurbaşkanımız, parti kurmaylarına AK Partili yeni Belediye Başkan adayları girmeleri yönünde talimat verdi. Kriter olarak da halka sempatik gelen isimler önceleniyor. Bu ne kadar acı bir durum!.. Bir parti adaylarını; güvenilir, iş yapacak, halka hizmet edecek, yeni projeler üretecek ve hizmete sokacak kişilerden ziyade halka sempatik gelecek isimlere öncelik vermeye başlamış. Aslında haklılar, çünkü seçmenler siyasilere güvenlerini ve inançlarını tamamen kaybetmiş vaziyetteler.

Sen iktidar partisi ve lideri olarak iktidarda bulunduğu 16 yıl içinde ülkeye üretim anlamında hiçbir şey vermemişsen, yabancı yatırımcıyı ülkeden kaçırmışsan, tarım ve hayvancılık ülkesi olan ülkem bu sektörlerde artık üretim yerine ithalat yapıyorsa, ülkede her gün işsiz sayısı artıyorsa, ülkede hırsızlık başta olmak üzere suç düzeyi artıyorsa, boşanmaların oranı maddi nedenlerden dolayı arttıysa, evlilik yerine birlikte yaşamak ve fuhuş oranı arttıysa oy kaybına uğraman kadar doğal bir şey olamaz.

Yerel seçimlerde hep birlikte göreceğiz ki genel seçimlerde yaşanan 7 puanlık düşüşü AK Parti kurmayları ve Sayın Cumhurbaşkanımız mumla arayacaklar. 

16 yıldır daima "inşallah düzelecek, daha iyi günler yakında gelecek" diyen ben bile artık iktidardan ve Sayın Cumhurbaşkanımızdan umudumu kestim. Kestim çünkü ülkede herşey kontroldan çıktı. Dileyen, dilediği gibi zam yapıyor. Başta hükumet yetkilileri olarak kimse "dur" demiyor. 

Televizyonlarda yapılan reklamlar artık halkın yastık altındaki altınlarını devlet tahvillerine yatırmaları ya da gayrimenkul sektöründe uzun vadeli ve düşük faizli yatırım yapmaları yönünde. Hükumetin ekonomik politikalarına inanç da kalmadığı için vatandaş yastık altındakini daha zor günlere saklamayı tercih ediyor. 

16 yıldır "benim seçmenim bana yeter" inancındaki AK Parti kurmayları artık denizin bittiğinin farkına varmalı. Ve şundan emin olun ki yerel seçimlerde elden gidecek AK Parti belediyelerinde çalışan sözleşmeli personeller yeni gelecek muhalefet partili başkan tarafından işten çıkarıldıktan sonra gerçeklerle yüz yüze gelecekler. 

AK Parti inancını iktidara taşıyan anlayış; zenginlere olan tepki ve mazlumları koruma içgüdüsüydü. Hakka olan inanç ve Allah korkusuydu. 

Biz; küçük ama sıcak kiralık evlerimizde yaşayan sıradan arabalara binen, Allah'tan korkan orta sınıf insanlardık. İktidar olup da güç bizim elimize geçince ve aradan geçen yıllar sonrası güç zehirlenmesine uğrayıp da Allah ve ahiret inancını kaybedip residance dairelerde, dublex villalarda yaşamaya başlayınca Audi, Mercedes gibi lüks araçlara binmeye başladığımızda, fakir insanları unutmaya ya da umursamamaya başladığımızda zaten gücümüzü kaybettik. Bizi biz ve güçlü yapan değerleri unuttuk.  

Şahsım adına belirtmeliyim ki, yerel seçimlerde oy kullanmayacağım. Çünkü ne iktidar ne de muhalefet partilerine inanmıyor, güvenmiyorum.

Beni, ailemi, ihtiyaç sahiplerini, fakirleri, emeklileri, işsizleri unutanları ya da umursamayanları artık ben de unuttum ve umursamıyorum.

Artık bedel ödeme vakti!..

 
Toplam blog
: 74
: 2756
Kayıt tarihi
: 09.04.07
 
 

On yıldan fazla süredir reklam ve halkla ilişkiler sektörü ile internet ortamında medya sektöründe h..