Ekoronamik

  Biz Ekonomistler ekonomi analizi yaparken sadece sayısal verilerden ibaret analiz yaptığımızı düşünürler. Halbuki bu durumun bu şekilde olmadığı bir çok taraf açısından bilinmektedir. Bazen geçmiş olaylar ve veriler ele alınırken bazende gelecekte yaşanabilecek tahminler üzerinden de analiz yapma imkanı bulunmaktadır. Ekonomin sadece sizin cebinize giren maaş olmadığı da aşikar olmalı ki, küresel anlamda gelişen bir dünya düzeninde oluşan çatlaklıklar kısa bir süre içerisinde tüm dünya ülkelerine yayılabilmektedir. Uzun süredir çok sık duyduğumuz korona virüsün Çin Halk Cumhuriyet’inde başlayıp çeşitli ülkelere sıçradığını biliyoruz. Korona virüsün sadece sağlık açısından tehdit olduğu düşünülemez, bu sorunun dünya ekonomisinde yer edinen ve neredeyse başını çeken bir ülkede yani Çin’de çıkması ve son gelişmeler olarak petrol fiyatlarında ki sert düşüşler, uzun süre ardından küresel bir kriz beklentisine yol açmıştır.

  Ne yazık ki dünya ekonomisinde önemli olan G8 ülkerindede bu sorun ortaya çıkmaya başlamıştır, Çin’de yaşanan bu durumun bir çok ülkenin üretim ve dış ticaret sorunlarına da yol açması beklenmektedir. Örneğin dünya devlerinden APPLE şirketinin ABD menşeli olduğunu biliyorsak ta, ABD’nin APPLE üretimlerini Çin’de sürdürdüğünü de unutmamak gerekir. Petrol fiyatlarında ki sert düşüşleri de kenarda ele alacak olursak, bir çok petrol şirketinin dar boğazdan geçeceği ve başta Avrupa ülkeleri olmak üzere ABD ve OPEC ülkelerinin de bu dar boğaza eşlik edeceği gözden kaçmamalıdır.

  Ülkelerden art arda gelen kriz endişeleri de altına olan talebi arttırmakta ve insanlar sığınacak liman aramaktadırlar. Altın tarihi seviyeleri görürken petrolünde tarihi düşüş seviyelerini görmesi, dünyada önemli olayların yaşanabileceği anlamı da taşımaktadır. Bu durumda Türkiye’nin korona virüs ile mücadelesi oldukça önemli düzeyde devam etmektedir. Her ne kadar sağlık açısından önlemlerimiz dünya ülkelerine göre daha iyi durumda olsa da, diğer ülkelerde beklenen küresel dar boğazın bize de yansıması elbette beklenmektedir. Son 10 yılda nasıl ki küresel krizlerde yıkılmasakta ayakta kalmayı başarabildiysek bu sorunların altından da kalkmayı başarabilecek potansiyelimiz var oluşmuştur.