Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ekim '16

 
Kategori
Sinema
 

Ekşi Elmalar üşürken

Ekşi Elmalar üşürken
 

Asi ekşi elma ağaçlarına saygıyla...


"Ağaç da insan gibidir, asidir; bu ağaç aşı tutmamıştır, bana karşı gelmiştir, itat etmemiştir; bunun elmaları ekşi kalmıştır"...

Hakkari Belediye Reisi'nin bu sözü aşıya karşı direnen, elmalarını onun istediği gibi tatlandırmayan asi elma ağacınadır... Hikaye, orada  en fazla konuşulan belediye reisinin güzel bahçesinin ve güzel kızlarının hikayesidir. Aslında filmin birinci bölümü masaldır, ikinci bölümü hikayedir. Birinci bölümde tatlı elmalar eşliğinde tatlı ve gülümseten hayatın yüzünü görürsünüz, ikinci bölümde ise hayatın ekşi yönünü, acıtan, ağlatan gerçek yönünü görürsünüz. Evet evet filmi ikiye ayırarak anlatmak daha doğru olur sanırım. Birinci bölüm komedi, ikinci bölüm dram, ilk bölümde zaman durağan ve bir mevsimde geçiyor; oysa ikinci bölümde zaman alıp başını gidiyor; araya darbe dönemi, geçiş süreci, Özal dönemi giriyor..

"Evet sayın dinleyiciler, ajansı dinlediniz, şimdi hafif müzik dinleyeceksiniz"...Birinci bölümde; dönem radyo günlerinin hafif müzik çaldığı, bin dokuz yüz yetmiş yedinin bütün sıcaklığını taşıyan günlerin dönemidir. Radyo saltanatının sürdüğü son zamanlardır , hafif müzikle hayatın tüm hafifliğini ve güzelliğini sürdürdüğümüz zamanlardır (üç yıl sonra darbe olacak otorite televizyonlarda boy gösterecektir.) Dönem, Selda şarkılarının hayata damga vurduğu dönemlerdir(şu an sabahın çok erken saatlerinde bu yazıyı yazarken kulaklığımı takmış filmde çalan Selda'nın "dam üstünde çul serer"türküsünü dinliyorum.)  Çocukluğumuza damga vuran yetmişli yılların güzelliğini ve sıcaklığını bugünle karşılaştırmak düşüncesi bile beni üşütüyor..

  Ve  seçkin bir ailenin kızları da olsa doğudaki kadınların durumları çarpıcı olmasa da eğlenilerek gözler önüne seriliyor. Üç kızdan yalnızca birisi okuma yazma biliyor, bahçeden dışarı çıkamıyorlar, babalarını otoritesi altında eziliyorlar, evlilik kararlarında fikirleri hiç bir şekilde sorulmuyor...Ama bu onların aşık olmasını engellleyemiyor...Kızların en özgür günleri yaylaya çıktıkları günlerdir, açık alanda birlikte bulunma zorunluluğu onların kendilerini ve aşklarını yaşamalarına vesile olmaktadır, Bir bakıma komün hayatı ve doğa özgürlüğün temel iki ögesi gibi durmaktadır. Tabii yayla denilince akla ilk gelen doğanın görkemli otoritesi dağlar oluyor. Hakkarinin dağları dillere destan güzelliktedir. Reis; kışın yolları kapanan ve hayatı zorlaştıran bu dağlar yüzünden sorgulama içine girer; "bu dağlar bize ceza olarak mı verildi yoksa doğanın büyük bir harikası olarak mı?" ...

  Sinema eleştirisi yaparken  daha fazla hikayeye takılırım ve genel konudan ziyade  detaylar  ilgimi çeker ve eleştirimi bu zemin üzerine oturturum. Zira beni etkileyen bu ayrıntılar olur, (anlam ayrıntıda gizlidir zaten.) Bunun yanında oyunculuklardan da bahsedecek olursak Yılmaz Erdoğan'ın oyununu tartışmıyorum bile diğer oyuncular da rollerinin hakkını vermişler. yımaz'ın filmlerini seviyorum, sıcacıktır, (her ne kadar yoran filmleri sevsem de) insanı yormaz, su gibi akıp gider.. Görüntülere gelince sinemogratif doğa görüntüleri güzeldi ama filmin Hakkari'de çekilmemiş olması beni hayal kırıklığına uğrattı ve o sıcak atmosfere yapılmış bir ihanet gibi algıladım. Filmde olayın geçtiği yeri olayın geçtiği yerde anlatacaksın arkadaş, yoksa sahtelik karışıyor ve samimiyeti bozuyor..

Özetle otoritenin ve asiliğin mücadelesinde asiliğin zaferini görürüz filmde. Kocaman güzel bahçesinde aşılayarak ağaçları hizaya getiren otoriter reis! bir ağaca gücü yetmeyince onun boynunu vurur (keser) ama ziraat mühendisi tarafından üzerinde bir elmasıyla  fide alınıp başka bir toprağa dikilen  ekşi elma ağacı yıllar sonra  binlerce elma veren muhteşem bir ağaca dönmüştür; diktatör babaya gelince gücü tükenmiştir ve yarım akıllı haliyle bakıma muhtaç  bir zavallıya dönüşmüştür!!!....

Metafor olarak kullanılan  ekşi elma ağacına; aşılanan zihniyete karşı aşı tutmayan tüm elma ağaçlarına bu özel günde  saygıyla....

 29/10/2016

 

                                                                                     

 

   

  

 

 
Toplam blog
: 71
: 1292
Kayıt tarihi
: 10.08.11
 
 

Hacettepe Fransız Dili ve Edebiyatı mezunuyum. Öğretmenim, şu anda yurt dışında görev yapıyorum. ..