Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Kasım '09

 
Kategori
Siyaset
 

Eleştiriyorum Çünkü Seviyorum

Eleştiriyorum Çünkü Seviyorum
 

http://www.fairfaxgallery.com/HearNoSeeNoSpeakNoII.jpg ÜLKEMİZİN GERÇEKLERİNE GÖZÜMÜZÜ KAPAMALAYIM.


Aslında çok yazacak şey var ama hepsine zaman bularak tek tek uzun zaman ayıracak zamanım ne yazık ki yok. Son zamanlarda sürekli artan bir yoğunlukta geçiyor günlerim. Bir taraftan sinema-televizyon üzerine eğitim, diğer taraftan ise senaryo eğitimi ve Tayvan’da ki televizyon-sahne dünyasında ki koşturmacam epey zamanımı alıyor ama bu koşturmacamın mutlu ve daha başarılı bir gelecek için olduğunu biliyorum ve tüm gücümle hayallerimin peşinde koşuyorum.

Bu Pazar günü kısa bir boşluk yakaladım ve hemen içimden yazmak istediklerimi bloğumdan sizlerle paylaşmak istedim. Tayvan’da hava da çok güzel. Karşı kıyıda, Çin’de Barak Obama’nın ziyareti bekleniyor ve bu saatlerde orası daha da meşgul. Tayvan her zamanki gibi sakin ama keyifli bir gün geçiriyor. Bende lafı uzatmadan kısa kısa konu başlıkları ile dolu olan yazıma geçiyorum. Hepinize iyi Pazarlar.

Ülkemde Turist Olmak

Geçen gün bir yazı çıkmıştı Milliyet gazetesinde Türkiye hakkında, çoğunuz hatırlarsınız. Bu yazıda Türkiye’ye gelen turistlere nasıl davranıldığı yabancılar tarafından çatır çatır yazılmıştı. Yazıda bir ülke için olmaması gereken ne varsa maşallah hepsini bulmak mümkündü. Seks, dolandırıcılık, jigololuk, tehlike vb… Bu yazının hemen altına yorum köşesinde de gelen onlarca yorum yabancıları doğrularcasına “Evet, bizim ülkemiz bu.” Diyordu. Bir Türk olarak irkilmemek elde değil, hele Uzakdoğu’da yaşayan ve burada sahne ve televizyonlarda bulunan biri olarak benim için daha da korkutucu. Ben her katıldığım programda ve sahne gösterisinde ülkemin güzelliklerini anlatırken bir taraftan ülkemin ne yazık ki çoğunluğunu oluşturan magandalar ve cahiller Türkiye’nin paçasından daha da fazla çekerek ülkemi b.. çukuruna sokmak istiyorlar. Burada bana Türkler hakkında ne yazık ki çok olumlu şey söylemedikleri günlerde oldu ve bunları nasıl bir bir temizleyeceğimi düşünürken ne yazık ki ülkem de yaşanan pisliklere yenileri ekleniyor.

Bu durumun gerçekliğini sorgulayan bir muhabir, Sayın Mehveş Evin hemen çantasını alıp kendini turist kılığında atıyor İstanbul’un turistik yerlerine. Mehveş hanım Sultanahmet dolayına gidip turist kılığında birkaç saat geçiriyor. Ve sonuç: 1 saatte 3 teklif ve yitip giden canım Türkiye imajı. Ben olsam kamerayı alır her yeri çekerim ve bu rezilliği yapanları kamuoyuna teşhir ederim. Gerçi utanmazlar ama.

Neyse bu yaşanan yurdumun hızlı bıçkın delikanlı magandalarının şovlarının ardından bayan taksiye biniyor ve ikinci Türkiye vakası yaşanıyor. 8 TL’lik yol birden 21 TL oluyor. Turisti yakalamışız bırakır mıyız mantığı ile işliyor taksimetre, taksicimiz de boş durmuyor ve Türkiye için çalışmaya devam ediyor!!! Türkiye manzarası ne Sultanahmet’te ne de takside ne yazık ki yine değişmiyor. Gönül istiyor sadece tesadüf olsun ama 8 sezonumu verdiğim Türk turizm dünyasından bunun tersine da inanmamı bekleyemiyorum. Uzakdoğu’dan ülkemin haline baktıkça ağlıyorum, ağlıyorum, ağlıyorum.

Cinayet Haberleri için Bir Teklif

Gazeteci bir arkadaşım artık Türkiye’de cinayetlerin şekillerine göre haber değeri taşıdığını söylemişti. Yani birini öldürmenin çok doğal olduğu ülkem de habere çıkmak isteyen katillerin kurbanlarını epey bir işkenceden geçirmeleri gerekiyor ki haber olsunlar. Ülkemde her gün işlenen onlarca cinayetin sadece özel olanları yani en vahşileri gündeme geliyor. Bir ülke düşünün ki basını, medyası cinayetlerin hangisini hangi sırayla koyacağına karar veremiyor. O kadar çok cinayet işleniyor ki, insanın tüyleri diken diken oluyor. Ben gazetelerde açıp bu haberleri okumak istemiyorum ve rica ediyorum. Tüm gazeteler bir cinayetler başlığı açsın ve tüm cinayetleri oraya koysun. Sabah sabah gazeteyi her açtığım da ilk gözüme birbirini kesen insan manzaralarının gelmesini istemiyorum. Dünya’da olan ve gerçekten haber olacak şeyleri okumak istiyorum. Bilemiyorum benimkisi sadece bir teklif. Hadi bakalım yarın hangi cinayet işlenecek. Var mı arttıran. Yine Türkiye ve yine akan gözyaşları.

Kürt Açılımı

Çok hassas bir mesele Kürt meselesi, yıllardır terörden zaten çektiğimizi bir Allah biliyor bir de biz Türk halkı. Uzun bir zamandır gündemde olan bir konu Kürt açılımı. Ciltlerce yazılabilecek bir konu belki de, iç içe geçmiş onlarca sorunun doğurduğu kâbus. Evet, istiyoruz her şeyin normale dönmesini, dağlarda vatandaşlarımızın vurulmadan gezebilmelerini. Askerlerimizin gencecik yaşta aramızdan ayrılıp şehit olmamalarını diliyoruz.

Biliyoruz, hatalarımızla sevaplarımızla hepimizin sorunu terör sorunu. Eğitim veremediğimiz binlerce vatandaşımız, evine doğru düzgün ekmek götüremeyen onlarca aile babası ve sayamayacağımız daha birçok çarpık gelişmiş onlarca Türkiye manzarası. Bunun sonuçlarına eklenen karşılıklı hatalar, isteyerek ya da zorla teröre kayan vatandaşlarımız. Dünden daha zengin olan siyasetçilerimiz ve mecliste çözüm bekleyen daha onlarca sorun. Bunların yanında art niyetli olan ve kandan beslenen bir kesim sözde milletvekilleri ve giderek düğümlenen Türkiye’nin terör sorunu. Hadi açalım, nasıl mı? Ne ben biliyorum ne de bu satırları okuyan sen. Gönül istemedi mi? Kalkınmış ve herkesin eşit olduğu memleket. Şair istemedi mi Gök mavi, dal yeşil olsun? Yitip giden gençler istemedi mi bu ülke hepimizin olsun? Atam istemedi mi Bu memleket canımız olsun? Bugün bu satırları yazan genç istemedi mi ülkesi kalkınmış olsun?

El ele, yürek yüreğe vermenin zamanıysa eğer ve art niyetlerin ardına saklanmadan dürüstlükse herkesin isteği açalım ne açacaksak, ama bu ülkede eğitim alamayan onlarca genç, hastanenin olmadığı köyler, öğretmeni olmayan okullar, işsiz gezen yüz binlerce genç var iken bu memlekette açılması gereken sanırım başka bir şeyler var. Birbirimize düşmenin getireceği ise savaş ve kandan başka bir şey yok.

Çok şey yazmak istiyorum. Neler anlatacağım ama yazıya dökemiyorum. Bir taraftan eğlence endüstrisinde çalışıyor sahneden inince ülkemin acı haberlerini alıyorum. İçim bir tuhaf oluyor. Ülkemden uzakta var olmaya mücadele etmeye çalışıyorum. Yakınlarım boş ver memleket bitmiş kal orada derken ben ülkemi özlüyorum. Ülkeme uzaklardan da olsa en azından kendi başarı haberlerim ile uğruyorum. Birde yazları yolumu gözleyen babamı görmek için geliyorum bu güzel memlekete.

Kan ağlayanların işgal ettiği televizyon dünyamızı görüyorum, yarışmalarda ağlayan acı hikâyeleri olan vatandaşlarımıza üzülüyorum. Acıdan prim yapan sahtekârlara kızıyorum. Halkın önünde sahte takılanlara kızıyorum. Her ne olursa olsun yurt dışından alarak yaratıcılığımızı öldürenlere kızıyorum. Yıllardır aynı şeyleri halkıma yedirenlere kızıyorum. Doğru söyleyeni kovanlara kızıyorum. Siyaseti bulandıranlara kızıyorum. Sanatçı dediğimiz sanatı bırakalı yıllar olmuş magazine düşmüş olanlara kızıyorum. Sen tokken komşun açsa onu aç bırakanlara kızıyorum. Televizyonlar önünde şov yapar gibi herkese göstererek yardım edenlere kızıyorum. Gençlerin önünü açmayanlara kızıyorum. Okumayan genç nesil yetiştiren sistemimize kızıyorum. Ben bugün Uzakdoğu’dan ülkemin haline kızıyorum. Yüzü gülsün istiyorum. Yazdıkça doluyorum ama bu yazımı burada bitirmem gerektiğini biliyorum. Bazen kendime açık sözlü olmaya çalıştığım için kızıyorum. Benden şimdilik bu kadar. Hepinize sevgilerimle dostlarım. Güzel ülkemizin lütfen değerini bilelim.

Uğur Rıfat Karlova

www.rifatkarlova.com

 
Toplam blog
: 180
: 4193
Kayıt tarihi
: 13.11.06
 
 

Kariyerini Uzakdoğu sahne ve televizyonlarında geliştiren  sunucu, şovmen, yazar, oyuncu Uğur Rıf..