Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ekim '11

 
Kategori
Edebiyat
 

Elma kokusundan gül dalına; kalabalık bir muhabbet

Elma kokusundan gül dalına; kalabalık bir muhabbet
 

Kaç elin dokunup, kaç gözün gezindiği meçhûl olan eski kitaplarla muhabbet etmek, çok acâyip bir vakâya şâhit olmak gibi... O kitabın ilk sâhiplerinin akıllarına gelir miydi acâba, heyecanlarını ve belki de özlemlerini gömdükleri eserleri, yıllar yıllar sonra, torunu yaşındaki bir delikanlının zevkle okuyacağı... "Ergen yastığının ateşten rüyâları" dizesinin altını aşkla çizen adamın da gelir miydi peki?... Duygudaşlığını, saklı'sını, nâmahrem gözlere istemeden de olsa sergileyeceğini bilse, çizer miydi o dizenin altını? Kimbilir belki de, torunu yaşındaki delikanlının, o dizeye tesâdüf ettiğinde hazdan ürperdiğini görse, gençliğindeki ateşin, iki nesil sonraki hâlini görmüş gibi olacaktı...
İlk cümlemde, "kitaplarla muhabbet etmek" dedim. Tüm kitaplar için cârî olan bu zevk, belki 'muhabbet' kelimesinin onlara daha çok yakışacağını düşündüğümden, eski kitaplara daha bir uygun gibi... Bilemiyorum nedenini, hissediyorum yalnızca. Hem eski kitapların üzerlerindeki çiziktirmeler, sağına soluna alınmış notlar, muhabbeti daha da zenginleştiriyor... Mürekkeplerin renklerinden, aynı renkli olanların da parlaklık ve matlıkların anlıyoruz ki, o kitabı alıp okumamız, koyu bir muhabbete dâhil olacağımızı gösterir... Ahmet Ağbi'nin altını çizdiği satıra Nurten Teyze'nin îtirâzı, bir ok işâretiyle, sayfanın başına düşülmüştür... On yıl sonra Jak Amca'nın eline geçtiğinde, Nurten Teyze'nin îtirâzına, minik bir şerh eklenme ihtiyâcı hâsıl olmuştur... Bugün o kitabı ve geçmiş zaman okurlarının kitapla; hattâ (birbirlerini hiç görmeseler de, kitaba yazdıkları notlar vâsıtasıyla) birbirleriyle olan sohbetlerini zevkle okuyan torunu yaşlarındaki delikanlı, hem onların mahremlerini çözdüğünü sandığı için, hâince bir zevk duyar, hem de o sohbet halkasına dâhil olmanın, neredeyse fantastik diyebileceğim heyecânını yaşar...

Kitaba vedâ ederken, birden farkeder delikanlı: "Âdemle Havvâdan geldiğim doğru/Zaafım ondan canım elma dalına" dizelerine, o kitabın tüm misâfirleri çentik atmışlardır. Delikanlı, tüm insanların aynı 'zaafiyeti' taşıdığı gerçeğini, gördüğü ve göreceği 'ergen yastığındaki ateşli rüyâlarına' elma kokusunu ilâve ederek sevinçle kabullenir... Tarancı ve Dıranas'a da selâm göndererek, eski zaman kokulu kitabı, gül-dalından kitaplığına kaldırıp, kardeşlerinin safına katar...

Artık, kan-kırmızısı bir elma yemenin vaktidir...

 
Toplam blog
: 29
: 712
Kayıt tarihi
: 16.10.11
 
 

İstanbul doğumluyum. Kitap okumayı, arada da bir şeyler karalamayı seviyorum. Çeşitli edebiyat de..