Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Aralık '13

 
Kategori
Hukuk
 

En fazla kanunlara itiraz edip mahkemeleri işgal edenler en fazla kanunsuzluk yapanlardır

En fazla kanunlara itiraz edip mahkemeleri işgal edenler en fazla kanunsuzluk yapanlardır
 

Yıllar önce bir adamın TV’de idama karşı konuşmasını dinlemiştim. Adam ağzından köpükler saçarak “kesinlikle olmaz böyle bir şey” diyor, on kişiyi öldürenin bile idam edilmemesi gerektiğini söylüyordu. İdam cezasının Türkiye’de normal olarak yerine getirildiği yıllardı ve 17 yaşındaki çocuk bile idam edilmişti.

Bu zatın konunun insani yönü nedeniyle böyle konuşmuyordu sanki idam cezasının bir şekilde kaldırılması için birileri tarafından bu konuşmaları yapmak üzere görevlendirilmiş gibiydi.

Öyle ya, sen bir üniversitede profesörsün, idam senin neyine, kalksa nolur kalkmasa nolur; sen idamlık bir suç mu işleyeceksin. Tabii ki bu bizim değerlendirmemiz. Adam profesördü ama belki başka işler çeviriyordu. Çevirdiği karanlık işler nedeniyle mafyayla, cinayet şebekeleriyle ilişkisi vardı belki de.

Bu tür kişiler gece yastıklarının altında kanun kitabıyla yatarlar. İşlediğim bu suçun cezası nedir? Nasıl yakalanmam? Yakalanırsam ne yapayım? Ben ve benim gibilerin tezgâhını yürütmesi için kanunlarda yararlanacağımız boşluklar olmalı. Cezalar indirilmeli. Her gün bir sürü yanlış iş yapıyoruz. Bunlar için ceza kesilmesini önlemeliyim. Kesilirse de bir yolunu bulup miktarını azaltmalı ya da tümden kaldırmalıyım. Adamlarım olmalı vs çok sayıda dalavere argümanı nedeniyle bu insanlar kanunla yatıp kanunla kalkarlar. En fazla parayı rüşvete ve avukata verirler.

Ama işte ortada bir cinayet falan olunca durum ciddileşir. Artık can söz konusudur. İdamı gerektiren bir suç işlenmişse yine bir şeyler yapılır ama ipten kurtulmak zordur. Gerçi ben kendimi bildim bileli Türkiye’de bir mafya babasının idam edildiğini görmedim; genelde bunların bir birlerini temizlemesi yoluna gidilir ama yine de belli olmaz işte. Bu nedenle bu çakallar işi garantiye almak için idamın kaldırılmasını her platformda dile getirirler. Sözde bunu idamın insani yönüyle ilgili olarak yaparlar. Oysa asıl amaçları kendilerini kurtarmaktır.

Bazılarının adamı ipten alan avukatları vardır. Türkiye mahkemelerinde tırlar dolusu dava dosyasının yarısı bunlara aittir. Yılda elli defa kanunsuz iş yapmış, kurallara uymamış, elli defa ceza kesilmiş; elli defa itiraz etmişler… Şu bizim vergilerimizle kurulan mahkemeler bu çakalların hırsızlık dosyaları için çalışır. Manav Dursun vergisini verdiği o mahkemeye ömür boyu belki bir kez giderken bunların yüzlerce dava dosyası vardır (ben kendim bir davam olmuştu da mahkemenin yerini bulamamıştım) Hâkimler, savcılar bunların noter kâtibi gibidirler.

Kesin idamın kaldırılmasından yanadırlar. İsterse katil bin kişiyi gaz döküp yaksın. Dertleri o idam ipinin ihtimal ki belki bir gün kendi boyunlarına dolanması korkusudur. Aslında ihtimal diyoruz ama ülkede doğru dürüst düzen olsa yaptıklarına göre her gün idamla karşı karşıya kalmaları gerekir. Bunlar belgesellerdeki Afrika’nın aç köpekleri gibidirler.

Bunların kiralık kalemleri, kiralık gazetecileri, konuşmacıları olur. Sadece ticari hırsızlığı, katilliği düşünmeyelim, siyasi hırsızlık ve katillik de var. Çıkar bir sürü kiralık büyük baş TV’lerde konuşurlar. İdam demokrasiye uygun değil, kalksın derler. Amaçları demokrasi değil kendi yollarını açmaktır. Cezaları ağır bulurlar, her şeye dava açarlar. Bunların bütün çalışmaları kanunsuz olduğu için devlet gevşek de olsa arada yakalanırlar. Üç kuruş ceza kesilir, hemen avukatlarını arayıp itiraz dilekçesini döşerler. Kendilerini kündeye getirecek durumlarda cezaya itiraz etmez, kanuni indirimi bile talep etmeden hemen öderler. Türkiye’de mahkemeler fakirin fukaranın davasına bakmaz, bu çakallar için kurulmuştur. Ağaç Hareketi düzeninde görüşürüz inşallah!

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..