Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Nisan '18

 
Kategori
Blog
 

En Geç Olgunlaşan Meyve İnsandır

En Geç Olgunlaşan Meyve İnsandır
 

İnsan yazdıkça, okudukça, anladıkça gelişir.

Olgunlaştıkça yararlı yönleri çoğalır, zararlı yönleri azalır.

Daimi ve değişik türde üretilmeyen, insanlık yararı için mahsule dönüştürülmeyen düşünce, insanın iç dünyasında pas tutar, yosunlaşır.

Deryada bir damla su, bahçede bir dal ve bacada iz bırakan duman kadar olmayanlar,  deryayı bulandırır, bahçeyi viran eder, bacayı siyah sisler içinde bırakır, yaşamın gayesine giden ışıklı aydınlığa engel olurlar.

Gayesiz ve düşüncesiz insan toplum için bir yüktür.

Bizlerde daha çok olgunlaşmak, iç dünyamızdaki duyguları, düşünceleri ve görüşleri dış dünyamıza yansıtmak ve iç dünyamızın paslanmasını, yosunlaşmasını önlemek için Milliyet Blog'da yazmaya karar kıldık.  

Bu istek ve arzuyla (mevcut bilgilere göre) 12.4.2006 tarihinde kurulan Milliyet Blog yazar sayısı on iki yılda 12 bini aşmıştır. Böylece kıymetli ve kıdemli onca yazarlarımız da on iki yılı geride bırakmışlardır.

Biz onlardan sonra,12.4.2012 tarihinde yazmaya başlamış ve Milliyet Blog'da altı yılı geride bırakıp yedinci yıla adım atıyoruz.

Tüm kıdemli ve üstat yazarlarımızı saygıyla selamlıyorum. Onlara her daim sağlık ve mutluluk diliyorum.

Kışı bahar, yazı sarı hazan eyledim, Geçen ömrün yarısını karanlıkta, (gecede) yarısını aydınlıkta (gündüzde) geçirdim. Varım yoktu maldan gitsin, Giden hep canımdan gitti misali.

Milliyet Blog da sevgi, saygı ve ilgi haricinde vefa da varmış. Milliyet Blog sağlıkta ya da hastalıkta bir birini soran, sağlık ve mutluluk dileklerini ileten vefalı yazarların yeridir.

İnsanın fiil ve faaliyetleri insanlığın mutluluğu için olmalı, hatalar düzeltilerek doğrulara varılır. Hayatta asıl kural sevgi ve iyiliktir.

Sosyal hayatta her kesin insanları seyrettiği, insanlarında kendilerini gördüğü bir bakış penceresi vardır.

İşte ondandır akşamın karanlığında pencerelerimizin perdelerini kapatıyor, sabahın aydınlığında pencerelerimizin perdelerimizi açıyoruz.

Ciltler dolusu kitaplar, romanlar yazmıyoruz, amatörce bir şeyler yazıyoruz. Olsun, iç dünyamızdaki duygu ve düşüncelerimizin dış dünyamıza yansıtılması sağlığımız açısından da yararlıdır.

Milliyet Blog’da her yazar kendi meyvelerini sergiliyor, okuduğumuz her yazı bize ayrı bir tat ve yararlı bilgiler öğretiyor. 

Biz, BEN, SEN sözlerinden hep hüzün duyduk. BİZ, SİZ sözlerinden ise daima sevinç duyduk. Edebildiğimiz kadar dilimizi, söz ve söylemlerimizi yaradılış gayesine ve insanlık yararına uygun kullandık. Her kes için sağlık ve mutluluk dileklerimizi hiç eksik etmedik.

Zaman sevinçli anlarımızda kısa, hüzünlü anlarımızda uzun, durgun anlarımızda yavaş ve hareketli anlarımızda ise çabuk geçiyor. Zaman insandan aldıklarını geri vermiyor. Giden tırnaktan gitmiyor, candan gidiyor, ömürden gidiyor.     

Milliyet Blog delaletiyle birçok dostlar, arkadaşlar kazandık. Onların mevcudiyetleri bizlere mutluluk verirken, esasa intikal edenlerin yokluğu bizi üzüyor.

Öğretmenlerin öğretmeni, derya misali sözlerin sahibi rahmetli yazarımız Erdal Ceyhan’ı nasıl unutabilirim.

Onunla haftada en az iki kez konuşurduk. Onun söz ve söylemleri yüreğimde sökülmeyen nakış oldu. Hatırladıkça gözlerimden yaşlar dudaklarıma süzülür. 

Sadece kendilerine mahsus yazdığım yorumlarıma tahammül ve sabır gösteren, yüreği derye misali geniş yazarımız, Kerim Korkut’un varlığı beni sevindirmez mi?   

Öte yandan yazarımız dostum, arkadaşım Sayın, Erol Özışık’ın yokluğu beni derinden hüzünlendirmez mi?  

Dünyada maddiyat çemberinin içinde hapis, dünya menfaatine köle,  urbalara yama olmadan yaşamak güzelin de ötesidir. Malını kaybeden bir şeyini, ümidini kaybeden ise her şeyini yitirmiş demektir.

Sabırlı, tahammüllü ve hoş görülü olmayanlar yalnız kalırlar, maneviyatın sınırları içine giremezler, maddiyatın çemberinden çıkamazlar.

“HAMDOLSUN İYİYİM”

Bu sözler, kıdemli bir yazarımızın kendisine gösterilen vefa örneğine verdiği cevabi yazı başlığıdır.  

Milliyet Blog da vefanın da olduğunu kıdemli yazarlarımızdan Sayın, Mustafa Mumcu’nun 23 Ekim 2008 tarih ve 139756 sayılı” HAMDOLSUN İYİYİM” başlıklı Blog yazılarını okuyunca daha iyi anladım.

Sayın, yazarımız geçmişte bronşit rahatsızlığı nedeniyle hastanede yattığı için yazılarına bir müddet ara vermek zorunda kalır. Bazı yazarlar, yazarımızın rahatsızlığından haberdar, bazıları habersiz.

Sayın, Mustafa Mumcu hastane çıkışında yazılarına ara verme nedenini “HAMDOLSUN İYİYİMbaşlıklı yazısıyla arkadaşlarına duyurmuş.

Milliyet Blog’da o tarihteki yazar (üye) sayısı itibariyle Sayın, yazara geçmiş olsun dileklerini içeren 89 yorum yazılmış. Bu bir vefa örneğidir.

Bu vefa örneğinden hareketle, Milliyet Blog yazarları ve okurları sağlıkta da, hastalıkta da birbirinin hal ve hatırını sormalarını, birbirine sağlık ve mutluluk dileklerini sunmalarını çok arzu ediyorum. 

Gelme hüzün biraz ara ver, gelme, Omzumdaki dert, gam, çile heybesi ağır olur, Zaten yürüdüğüm yol hep yar ile yokuştur, Dizlerim tutmaz, takatim tükenir, gücüm yetmez yorulur. 

Dünya durdukça Milliyet Blog var olsun, üye sayısı milyonları aşsın, hepimizin hayalindeki güven ve saygıya layık yerini bulsun.

Milliyet Blog’un kıymetli yönetici ve çalışanlarına, yazarlarımıza ve okurlarımıza saygılarımı sunuyorum. Sağlık ve mutluluk diliyorum.

Mehmet BURAKGAZİ / MERSİN

 
Toplam blog
: 608
: 2204
Kayıt tarihi
: 12.04.12
 
 

Bingöl'de, Baharın son ayında, ikindi üzeri un ambarı (kiler) arkasında, ebesiz, hemşiresiz, Emin..