Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Nisan '07

 
Kategori
Anılar
 

Enterasanlığın kıyısında yaşamak!

Enterasanlığın kıyısında yaşamak!
 

Günlerden Cuma, sadaka günüdür bu gün bir yerde, muhtaçların bugünün muhabbetine güvenerek, dilinde hayırlı dualarla kapınıza geldiği yada getirildiği gün.

Çukurova bölgesi. Ki yaşadığımız bölge. Ki yiğidin harman olduğu yer. Neyse uzatmayalım kelamı fazla efendim. :)

Bölgemizde dilencilik yapan, ama sokak dilencilerinden farklı olarak, kendilerine has yaşam şekilleri, gelenekleri, görenekleri, evleri barkları olan. Kimsenin etlisinde sütlüsünde gözü olmayan. Dışa dönük olarak hırsızlık, arsızlık, kabadayılık vs gibi psikopat yaklaşım içinde olmayan, ama içimizde dolaşıp duran, konuşmaları üslup olarak farklı ama sempatik insanlar. Ve biz bölge halkı olarak bu insanlara “abdal” diye hitap ederiz. Konuşma dilinde, en azından dilden yansıyan sesli ifade budur.”abdallar”. :) Erkekleri genelde sistemli bir işte çalışmazlar. Düğün dernek işlerinde ehildirler, davul ve zurna çalarlar. Ev düğünlerinde ücret karşılığı, kendilerine özgü enstrümentallerini (davul, zurna) kullanarak çalışırlar. Kadınları ise genelde dilenirler, ev ev gezerler, işyerlerini ziyaret ederler. Sokak dilenciliği yapmazlar. Böyle bir topluluk işte, güzel insanlardır her şeye rağmen. Yörem bir kilimse eğer, bu kilimde belirgin desenlerden birini teşkil ederler.

Ve bu insanlarla, enteresan karşılaşmalarınız ve diyaloglarınız olur gün içinde, günün herhangi bir zamanında. Komplekssiz insanlardır zira, hal böyle olunca ilginç diyaloglarda çıkıyor ortaya. Başımdan geçen ve halen geçmekte olan bir iki olayı sizle paylaşmak istiyorum tebessüm tadında.

Ben serbest mühendislik yapıyorum. Zaman zaman , işyerine, özellikle cuma günleri sadaka almak için gelir bu insanlar, sağolsunlar :)

Cumalardan bir Cuma günü :) sanki sabah sabah, benle beraber mesaiye başladılar. Biri gelip biri gidiyor, üç beş kuruşu, sadaka niyetiyle verip gönderiyoruz. Ee tabi iş stresinin ne zaman ortaya çıkacağı belli olmuyor, o gün birazda gerginmişim demek ki! Bir geldiler, iki geldiler, üç geldiler derken, bizde yavaş yavaş gına makamına çıkmışız farkında olmadan. Gına gelmiş yani. Derken, tam bu yoğun psikoloji içinde, 3 tanesi birden geldi.

Usta:- Ulen bu ne ! teker teker gelsenize şimdide aşireti mi toplayıp geldiniz, hepiniz ayrı ayrımı para istiyorsunuz?

Abdalın biri :- Ağam gurban olam, valla ben bunları tanımıyom, ardıma düşüp gelmişler. Diyor hepsi birbirine.

Usta:-Ee ne yapacaz peki şimdi! Ben birinize şu parayı vereyim paylaşın aranızda o vakit.

Abdalın biri:- Yok ağam, sen öle birimize verme, vereceksen hepimize tek tek verecen. Hangimizin eline verirsen, o para onun olur. Racon böle!

Usta:- bak hele bak! Başlatmayın şimdi raconunuza, sadakanın raconu mu olurmuş! Allaah Allaaaah. O zaman şöyle yapalım hepiniz aynı günde gelmeyin, ben hepinize sadaka verecem, amma toplu olarak gelirseniz olay çığırından ve amacından sapar. Siz sırasıyla Çarşamba, Perşembe ve cuma olmak üzere günleri paylaşacaksınız. Ona göre geleceksizniz. Tamam mı?

Abdalın biri:- Tamam ağam, gözünün yağını yiyeyim, gurban olam ağam, ne gözel hallettin işi valla. Allah ne muradın varsa versin, gara gözlü gızlar alasın inşallah. .Allah dutuverdiğini altın etsin ağam. Dediler.

Neyse o günü öyle atlattık , haftaya Çarşamba günü bu gruptan biri geldi.

Abdalın biri:- Ağam ben geldim, geçen cuma geldiydik ya, ben onlardan biriyim, bugün bana vereceğin sadakayı almaya geldim. Dedi :)

Usta:- yahu sen Perşembe günü gelmeyecek miydin, senin sıran bugün değil ki. Dedim.:)

Abdalın biri:- Ağam doğru diyon valla, ben yarın gelecedim amma, benim yarın başka gapıya getmem gerekiyor, sen benimkini bugünden ver, ben yarın burada yokum . dedi :)

Usta:- hasbinallah! . :)

Yine Cumalardan bir Cuma! Abdallardan genç bir bayan geldi, kucağında üç dört aylık bir bebek var. Dilenmeye gelmiş.

Abdal bayan:- Ağam Allah ne muradın varsa versin, epeyden beride gelmiyom zaten senin gapına, bana bir sadaka ver, gönlünden ne koparsa ağam. Dedi

Üç beş kuruş verdik, tam gidecekken döndü ve dedi ki!

Abdal bayan:- Ağam buraya benden önce gaynanamgil geldi mi?:)

Usta:- Ne gaynanası kız! Senin kaynanan kim ben nerden bileyim allah allaaaahh!:)

Abdal bayan:- Ağam ben gaynanamgilden ayrıldım, onların topladığı sadakadan ben faydalanmıyom gayri, herifimden de boşanacağım zaten!:)

Usta:-eee! Niye ayrılıyon gaynangilinen herifinden kele! :):)

Abdal bayan:- Ağam gurban olim bre! Sana soruyom bir herif avradını döver mi? Dövdüğüne der bişey demiyomda, valla gözüme vurdu, şişirdi gözümü, çok zoruma getti ağam. Boşanacam valla, aha mahkemeye gediyom ben.

Usta:- bakele kele! İnsan hakları mahkemesine de git tamam mı! Hatta kadın hakları komisyonuna da başvur, hakkını ara emi!

Abdal bayan:- Valla ağam ben o dediklerini bilmiyom, aha şu garşıdaki gaymakamlık binasındaki mahkemeye gedecem ben! O dediklerin nerde bilmiyom, belki onlara da sonra gederim. :)

Usta:- oy allahım oy! Hadi git hadi. Gözünü de mukayyet ol, şişirttirme :)

Memleketimden muhabbet tadında insan manzaraları!

Dip not:( hamiş) :):): Yukarıdaki diyalog tamamen gerçektir, ve bu gerçeklik hemen her gün bölgemizin herhangi bir yerinde sürekli olarak yaşanmaktadır. Ama diyalogtan öte giden bir durum değildir. Şu ana kadar boşanma davası açmış tek bir abdalın, halk arasındaki dedikodu kaydında yeri olmamıştır. Rastlanmamıştır.

Tebessüm tadında kalınız efendim…

 
Toplam blog
: 50
: 618
Kayıt tarihi
: 20.03.07
 
 

  Yıldız yüklü gecelerde Üşüyerek beklerim. Canım tellere takılır, Ellerimde yüreğim. ..