Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Kasım '06

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Erkekler neden kedi sevmez?

Erkekler neden kedi sevmez?
 

Erkekler, sevgilileri hafifçe şımarıp sırnaşık bir şekilde sokulduğunda yanlarına, “Gel bakalım kedicik” diyerek gülümser, şefkatle açarlar kollarını. Oysa aynı erkekler, kedilerden hiç de hazzetmezler garip bir şekilde. Erkeğin tercihi köpektir.

Kedi ve köpek arasında yapılan tercihin, bir erkeğin eş seçimini de gösterdiğini düşündünüz mü hiç?

Neden kedileri sevmeyiz mesela biz? Temel argüman olarak ‘nankör’ olduklarını öne sürüyoruz ama gerçekte bu mudur kedilerden bu kadar hoşlanmama nedenimiz?

Kediyle köpek arasında yaptığımız seçim, tamamen doğamızla ilgili aslında. Çünkü biz; tahakküm kurmayı, emirler vermeyi, verdiğimiz emirlere itaat edilmesini seviyoruz. Köpekleri de sırf bu yüzden seviyoruz zaten. Koruyucu olmaları, zeki olmaları falan, bizlerin ürettiği bahaneler yalnızca. Kaldı ki; yiğitliğe halel getirmeme konusunda hiç üşenmeden kırk takla atabilen bizler, birilerinin korumasına muhtaç olduğumuzu kabullenmeyecek kadar da gurur (!) sahibi bir cinsiz yani.

Köpeklerin, erkekleri cezbeden yegâne özelliği itaatkâr oluşları. Bu! Hepsi topu bu yani. İtaat ve sadakat! Zaten, “Vallahi çok zeki hayvan” tanımlamasını da, sadece ve sadece verdiğimiz emirlere kati bir şekilde riayet eden köpekler için kullanıyoruz. Sözden anlamayan, ‘otur’ dendiğinde oturmayıp yüzümüze ebleh ebleh bakan ya da kafasını sağa sola çeviren köpeğin sahibine, “Bu ne lan?!? E, sen hiç eğitememişsin ki!” biçiminde fırça atarak, zeki (?) köpeğin tanımını yapıyoruz uzun uzun.

Oysa itaat; zekâ belirtisi değil, düpedüz karaktersizlik! Lakin gelin görün ki, karakter sahibi hiçbir canlıya tahammülümüz yok bizim; hayvanda da, kadında da…

Bu yüzden sevmiyoruz işte biz kedileri. Bir parça kemik için etrafımızda pervane olan köpeğin aksine, hiçbir şeye eyvallah etmeyen kedilerden nefret ediyoruz. Kedinin umrunda değil çünkü ona ciğer vermiş olmamız. Kendisini hiç de borçlu hissetmiyor, canı isterse gelip sevdiriyor kendini, oynaşmak istemezse kafasına göre takılıyor. Hiçbir şekilde emir almıyor, paşa gönlü ne isterse onu yapıyor.

İşbu nedenle biz, üzerinde hiçbir yaptırım uygulayamadığımız bu yaratıktan hazzetmiyoruz. Etrafımızda dönüp dolaşmasına aldırmıyor, mümkün olduğunca yok sayıyoruz. Zira sevmek için yanımıza çağırdığımızda, hiç aldırış etmeyeceği olasılığını göz önünde bulundurup, karizmayı çizdirmek istemiyoruz.

Biz aslında köpekleri de sevmiyoruz. Sadece tercih ediyoruz. Çünkü biz; köpek vasıtasıyla kendi egomuzu okşamayı seviyoruz. Zira efendim dikkat ediniz; erkekler, ilk kez karşılaştıkları bir köpeği önce okşar, daha sonra hemen emir verirler: “Otur oğlum, otur!”… Bir nevi küçük bir test olan bu hareketin ardından, emrimize bir canlının daha itaat ettiğini, tebaamızı bir yaratığa daha kabul ettirdiğimizi görür ve rahatlarız. Tahakküm kurup gücümüzü bir kez daha kanıtladığımız için kendimize, okşanmış egomuzla rahat rahat dolaşabiliriz artık etrafta. Üstelik bunun sevgi değil, hastalıklı bir ruh hali olduğunu bilmeyiz.

Hani sevgililerimizin şımarık ve de sırnaşık anlarında kedi benzetmesi yapıyoruz ya biz, sanmayınız ki ‘kedi kadınlardan’ hoşlanıyoruz. Biz sadece; o anki zayıflığınızı, korunmaya muhtaç halinizi görüp, sizi kollarımızın arasına alarak, kendimizi güçlü ve muktedir olarak görmeyi seviyoruz.

Çünkü biz; söz dinleyen, itaat eden, direktiflerimizin dışına çıkmayan, her konuda bizden izin isteyen, kendi özgürlüğünü ve tercihlerini tamamen devre dışı bırakmış kişiliksiz ve karaktersiz ‘köpek kadınları’ seviyoruz.

 
Toplam blog
: 70
: 1618
Kayıt tarihi
: 23.07.06
 
 

Milliyet Blog'un ilk yazarlarındanım. Uzun yıllar gazetecilik yaptım, sonra bir sabah uyandım ki ..