Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Nisan '17

 
Kategori
Güncel
 

Ermeni soykırımı mı?

Ermeni soykırımı mı?
 

Tekerleğin icadından önce dilde “tekerlek” diye bir kelime yoktu. Bugün PKK’ya terör örgütü diyerek , PKK ile Kürt kökenli vatandaşlarımızı birbirinden ayırıyoruz. O dönemde  terör örgütü diye bir kavram yoktu.  Zaten Müslüman veya Ermeni nüfus içinde Taşnak-Hınçak örgütlerini bilenlerin sayısı ne kadardı ki!

Örneğin,  babaannem için birlikte yaşadığı Ermeniler,  dinleri başka olan “Komşular”, sadece dışarıdan gelen saldırganlar “Ermeniler”di.

Ona göre komşuları dindar (Peki, dinleri nasıldı sorusuna cevap: İkonaları vardı), temiz,  kardeş gibi insanlardı. Kimse kimseyi bir gülün dikeni kadar bile incitmemişti. Ama (dışarıdan gelen- yabancı)  Ermeniler çok acımasızdı.

Çok büyük zulümler yapmışlar, benim ailemden olanlar dahil, çok sayıda  Müslümanı öldürmüşler; evlerini geriye sadece “sadece kupkuru dört duvar” kalacak kadar yağmalamış, götürebileceklerini almış, kalan eşyaları kullanılamaz, buğdayları, unları  atlara çiğnetmişler yenilemez hale getirmişlerdi. Onun için bostana giren karga “Ermeni dığası”ydı. Ama bu “Ermeni”  lafının elbette özlemle andığı, “Bir görseydin nasıl kardeştiler“ diye anlattığı “komşular”ıyla, örneğin, Yani veya Meron’la hiç bir alakası yoktu!

O dönemde olan biteni anlamak için belki yakın tarih de bir fikir verebilir: PKK’ya karşı küçük köylerdeki halkı koruyamayan devlet binlerce köyü boşalttırdı, onları savunabileceği büyük yerlere göç ettirdi. Bundan o insanlar zarar gördü mü? Evet! Ama amaç onları yok etmek değildi!

Öyle olsa, 500 milyar terörle mücadeleye harcanmaz, binlerce can yitirilmez, tüm bölgeye bomba yağdırılır iş başladığı yerde bitirilirdi.

“Soykırım” suçlaması hukukla dalga geçmektir. Türkiye hiç bir zaman yargılanıp mahkumiyet kararı almamıştır:

Padişahın derleyip toparlayıp verdiği isimlerden Boğazlıyan Kaymakamı  Kemal Bey seçilmiş, kusur ve ihmali bahanesiyle idam edilmiş, ancak halk öyle büyük tepki göstermiştir ki, mahkemeler Malta’ya taşınmıştır.

Malta Mahkemelerinde sayıları 144’e ulaşan sanıklar 2 sene yargılanmış, canlı tanıklar, bütün konsolosluklardan gelen bilgiler derlenmiş, sonuçta ortaya çıkarılanların kişisel fikirlerden ve tahminlerden öte bir şey olmadığı ortaya çıktığı için HEPSİ SERBEST BIRAKILMIŞTIR!

Yani zanlılar suçsuz ve serbest, hukuki olarak suç da kişiseldir ama,  suçlananlar değilse de sonraki kuşaklar suçlu mudur?

(Tehcir kararında etkili isimlerden Talat Paşa, Cemal Azmi, Dr. Bahattin Şakir Berlin’de; Cemal Paşa, Tiflis’te Ermeni militanlar tarafından öldürülmüştür.Enver Paşa ise, Tacikistan’da Ruslarla savaşırken öldürülmüş, yani bu kararı verenlerin hepsi yargısız infazla da zaten cezalandırılmıştır.)  

Ayrıca, suçsuzum demek, kanıt göstermek de yasaktır! Böyle bir saçmalık, hukuksuzluk olabilir mi? Birini cinayetle suçluyorsun, ama mahkeme etmeden, üstelik suçsuzum demeyi, suçsuzluğunu kanıtlamayı suç sayarak mahkum ediyorsun!

Bu olaylardan çıkarılacak sonuç,  kan davası gütmek değil, tarihten öğrenmek, defalarca, aptalca  aynı oyunlara gelmemek, kukla oynatıcının biribirine dövdürdüğü kuklalar gibi,  birilerinin çıkarı için birbirini kırmamaktır. Eğer gerçekten tarihten öğrenirsek TARİH TEKERRÜR ETMEZ!

“Herkes hata yapabilir ama aynı hatayı iki kez yapmak aptallıktır” denir. İnsanlık yüzyıllardır aptalca aynı oyunlara gelip birbirini yok etmeye devam ediyor.  Olan masum insanlara, kadınlara, çocuklara, ülkelere oluyor. Kazananlar sadece onları birbirine kırdıranlar. Artık bu aptallığa bir son verip kukla oynatıcılarını tarihin çöplüğüne atmanın zamanı çoktan geldi ve geçiyor bile! 

 
Toplam blog
: 174
: 4451
Kayıt tarihi
: 19.06.09
 
 

1958  doğumluyum. Arkeologum. Evliyim. Çocuğum yok. Çalışmıyorum. Yıllarca çalıştıktan sonra, zam..