Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Eylül '09

 
Kategori
Deneme
 

Eşek ve kulağı üstüne

Gök görmek” ne demektir hiç düşündünüz mü? Ben epeyce düşündüm, pek bir şeylere yoramadım. Bağ bahçelerdeki yeşilliğe, sebze meyvelere de “göklük” dendiğini biliyorum. Daha olgunlaşmamış, ermemiş meyve ve sebzelere de “gök” denir. Bu gök, yeryüzündeki gök müdür, yoksa gökyüzünün göğü müdür acaba? “Gök görmemişin bir oğlu olmuş, oda şeyini şeyini yolmuş” derler. Ne demekse…

Gelelim gök’ü sonradan gören Memet Ağanın muhtarlık öyküsüne.

Memet Ağa köyde sivri diliyle, kaba konuşmasıyla, köy meydanında iki üç sandalyeye oturmasıyla tanınan birisiymiş. Köylüler; “Bir de bunu deneyelim” diyerek Memet, Ağayı muhtar seçmişler.

Memet Ağa muhtarlık koltuğuna oturur oturmaz, başlamış koltuğu bir sağa, bir sola döndürmeye. Azalar sanki Memet Ağanın uşakları. Memet Ağa en çok da kendisine oy vermeyen Bekçi Ali’ye kafayı takmış. Geliver Bekçi Ali, gidiver Bekçi Ali. Elime suyu dök Bekçi Ali, sigaramı yak Bekçi Ali.

Bir gün heyetle birlikte köy odasında otururlarken, muhtar su istemiş. Bekçi Ali de suyu verirken elini bağrına götürmemiş. Muhtar Bekçi Ali’nin kulağından tutup:

-Söyle bakalım Bekçi Ali, bir eşekle bir bekçi arasında ne fark vardır? diye sormuş.

Bekçi Ali, kulağını muhtarın elinden kurtarıp:

- Ne farkı olabilir ağam, ne farkı vardır ben bilemem ağam, demiş.

Koltuğunu bir kez sağa, bir kez de sola çeviren muhtar:

-Bak ben sana söyleyeyim de öğren, cahil kalma, öğren enişten gibi eşek olma. Eşek saman yer, yük taşır, çüş desen durur, deh desen gider, demiş. Bekçi ekmek yer, dur desen durur, git desen gider, ağasına su verirken elini bağına götürür.

Bekçi Ali boynunu bükerek:

-Tamam ağam onları ben de biliyorum, demiş.

Günlerden bir gün gene heyet toplantı halindeyken muhtarın çayını veren Bekçi Ali:

-Muhtar becezim, ben de size bir soru sormak istiyorum, demiş.

Muhtar da:

-Hadi sor bakalım, demiş.

-Muhtar becezim ayıp olmasın emme, bir eşekle bir muhtar arasında ne fark vardır?

Muhtar öte düşünmüş, beri düşünmüş:

-Ben bulamadım, sen söyle bakalım, eşekle muhtar arasında ne fark varmış, demiş.

Bekçi Ali de:

-Valla ben de bulamadım, demiş.

Gelelim eşeğin kulacığına…

İki ünlü birbirlerini çok kıskanırlarmış. Bir gün, bir toplantı sonrası sohbet ederlerken birisi, kulağı biraz büyükçe olana:

-Kulaklarınıza hayranım, her denileni duyuyorsunuz. Ama bu kulaklar bir insan için biraz büyükçe değil mi? diye takılmış. Arkadaşı da:

- Aynen doğru söylersin arkadaşım, benim kulaklarım bir insan için biraz büyükçe ama, senin kulakların bir eşek için biraz ufakça değil mi? demiş.

Bir yere geçip de, bir şey olduğunu sananların kulakları çınlasın.

Ne dersiniz?

 
Toplam blog
: 165
: 646
Kayıt tarihi
: 16.02.09
 
 

Recai Şahin: 1941 yılında Fethiye- İncirköy'de doğdum. İlkokul köyümde, ortaokulu Fethiye'de okud..