Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Nisan '16

 
Kategori
Güncel
 

Eski -ciler Neydi?

Eski -ciler Neydi?
 

Son zamanlarda moda "eski ......." ler den geçilmiyor. Eskiden şucuydum. Eskiden bucuydum. Aslında biraz kızsam da hayran olmuyor değilim bu tip insanlara. Nasıl bir esnek yapıları varsa anında dönüş yapabiliyorlar. En uçtan en uç noktaya uçarak, bir anda konuyorlar en tepeye. Bu tip insanlar, O'cu ile Bu'cu, ya da sonra tersi olan bir fikre çok hızlı bir dönüş yapabiliyorlar.
Lastik gibiler, esnek. Kuş gibiler, hemen bir dala tüneyiveriyorlar. Bukalemun gibiler, anında renk değiştirebiliyorlar. Bunlar aynı zamanda en iyi aktör ve aktrislere taş çıkartırlar. Cannes film festivaline katılsalar, kesin büyük ödülü onlar alırlar. Oscar'ı olsa bu işin, benim Oscar'a tartışmasız adayım onlar olur.
Hıristiyan ile Hıristiyan, Müslüman ile Müslüman. O ile o. Bu ile bu...

İdeal insan tipi nedir? Bu soruya cevap vermek oldukça zor. Dolayısıyla bunun tam bir tanımı yoktur. Her durumda, zamana bağlı olarak değişen "doğrular" var. Doğruların tanımının değişmesi durum, zaman ve kişiye bağlı bir durum. Ama sonuç binlerce yıldır değişmiyor. İnsanları zengin olsun, fakir olsun, tamamını aynı son bekliyor. Ayrı zamanda aynı yollardan farklı kıyafetleri içinde benzer amaçlarla geçiyorlar. Devir değişirken biz insanlar sadece değişen devirlere ayak uyduruyoruz. Bazıları ise daha ileri görüşlü olduğundan, hayatın tek değişmez anlamının menfaat elde etme savaşı olduğunu bildiği için, her daim bir adım önde olmayı başarıyorlar. Bu öngörüleri onlara daha fazla makam, para, imkân olarak donuyor. Bu insanlar aslında mevcut dünya düzeni çözmüş kimseler. Onları suçlamamak lazım. Ancak kocaman balıkların küçücük avlarla avlandığı düşünüldüğünde bu insanlar av mıdır, avcı mıdır diye düşünmeden edemiyorum. Bir kıssadan hisse anlatılır bilirsiniz: "Kanuni Sultan Süleyman bir gün tebdili kıyafetle kuş pazarını dolaşıyormuş. Kuş satıcına yaklaşmış. Efendi kuşlar ne kadar diye sormuş. Kuşçu: Beyim şu kuşlar bir altın, kafesteki gördüğünüz kuş ise on altın demiş. Kanuni: Özelliği nedir ki o kuşun o kuş daha pahalı diye sormuş. Kuşçu: Bu kuşun tek özelliği diğer kuşların yerini haber vermesi. Bunun üzerine Kanuni on altını satıcıya uzatmış. " Bu kuşu ver bana demiş." Kanuni, kuşu alır almaz satıcının şaşkın bakışları arasında boynunu kopartıvermiş. Kuşçu: Aman Efendi ne yaptın, hiç böyle değerli bir kuşun boynu koparılır mı? Kanuni: Kendi ırkına dahi ihanet eden bir kulun cezasını verdim demiş. Kazançlar kutsal olursa emek karşılığı olursa ne güzel. İhanetin bedeli olan kazançlar ise, insanlarda aldatılmışlık hissi uyandırması, taraflardan birinin diğerini cezalandırması beklenen nihai sonuçtur...

Kesin olarak bilinen ise insanlar yaşamak çalışmak, para kazanmak zorundadır. Satış bir nevi emek, hizmet satışıdır. Bilgi satışı, tecrübe satışıdır. Herkesin satış ve satacağı şeyler oldukça farklı olabilir. Neticede satışını yapacağı ürününe herkes kendi özgür iradesiyle karar veriyor. Doğaldır ki insanlar kendilerinde olanları satar. Başka bir kesinlik ise; insanların bir anda iyi ya da kotu insanlar olamayacağıdır. Bu adeta bir miras gibidir. Atadan, toplumdan, çevreden kalan. O yüzden değişir, düzelir, diye beklemek çoğu zaman boş bir hayal...

Takım elbise giyer satar, mini etek giyer satar, sakal bırakır satar. Giyinir de satar, soyunur da satar. Su satan da satar, dere satan da.
Emek gücünü, bilgisini, tecrübesini, ürününü...
Pazarı varsa ne bulursa satar, bulamazsa da hayal satar, bulursa hayat bile satar.
Bir pazar kurulmuş, alan razı, satan razı. Sana ne oldu...

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..