Eskişehir' de olmak .....

Antalya dan araban ile çıkıp; hafta sonu tatili için yine değişik bir alternatifi kucaklamak… 

İç Anadolu’ nun yaylalarını aşarak, bozkırlarından atlayarak ve Porsuk çayının kıyısından dolanarak. 

Birkaç gündür yoktum yine blog sokaklarında biliyorum. Ama bu defa kararlıyım, döndüm yuvaya. Yazacağım sanal günlüklerimi… 

Şu anda Eskişehir’ in esen tatlı sabah rüzgarı eşliğinde yazıyorum satırlarımı. Sınavlar bitti ya Yonca yine başladı ülkesini turlamaya. Hafta başı İstanbul, hafta sonu Eskişehir. Bu bir yılın yorgunluğu da ancak çıkar. Bir yıl derken yazı yazarken sol dirseğimden vuran ince sızı sanki yılın anısı. Banyoda kayıp da açılan yara, alerji nedeniyle uyuşturulmadan atılan dikiş, ve kemikte hafif bir zedelenme… 

Zedelenme diyince de yüreğimizin dağlandığı anlar. Yine kaç ana ağlıyor ülkemde…. Topraklarımız yine kan içinde. Dün akşam üstü burada da protesto ve şehitlerimize sahip çıkma gösterileri vardı. 

Evet ben ve yollar….. Ama bu sene farklı çünkü tek başıma çıkmıyorum yollara…. Yanımda su kaplumbağam ve turkuaz renkli balığımı taşıyorum. Şu an onlar da yazı yazdığım masamsı yerin üstünde duruyorlar…. 

Cuma gecesi ulaştım bu güzelim kente. Ve her zaman yaptığım gibi klasik yollardan gelmek yerine, yeni açılmış yolu buldum ve saptım….. Nasıl güzel bir yer burası… Ama şimdi ara verip çıkıp sabah caddelerini gezmek istiyorum…. 

Evet yazıya yaklaşık bir 28 saat aradan sonra Antalya’ da devam…. 

Eskişehir ‘ e arabamla giderken her zamanki gibi güzel fotoğraflar çekildi tabi ki yollarda. Ve varış, serin bir yaz akşamı ile karşıladı beni Eskişehir. Küçük iki yıldızlı ama son derce temiz bir otel idi bu defa konakladığım mekan. Ve sonra ver elini sokaklar, kaşarlı dilli sandviç ve ve üstüne uzun süredir tatmadığım bir lezzet: Midye dolma; ayaküstü kaç tane yemişimdir acaba? 

Derin bir uykudan önce yürüyüş yapmak şart değil mi sizce de? 

Cumartesi sabahı; serin hava güzel bir kahvaltı… Yine Eskişehir sokakları ama bu defa bir amacım var: Hazır gelmişken ‘Denenmiş Denemeler’ kitap setimden bırakmak istiyorum bir iki kitapçıya. Bu arada sevgili okurlarımdan ‘AŞKA DAİR DENEMELER, SİYASETE DAİR DENEMELER, YAŞAMA DAİR DENEMELER’ başlıklı 3 ciltlik kitap setinden almak isteyen olursa eve teslim ediyoruz; istemeniz yeterlidir. 

Sokaklarda yürürken, aman tanrım o koku ne öyle mis gibi? Ekmek çeşit çeşit….. ama haşhaşlı lütfen. Beş dakika sonra çıkacakmış. Bekledik tabi. Beklerken bir kadın kafada bigudiler ve pensler; nasıl tatlı; sadece baktım o da bana baktık ; kahkahalar havaya saçıldı…. Sohbet ettik tabi ki; acıkmış çıkmış gelmiş kuaförden. Nasıl bir özgüvendir bu….. 

Ekmek sıcacık; yanında yağlı beyaz peynir ve ve ve…. Buzbağ kırmızı şarap….. nasıl güzel bir yemek değil mi? Yazmıştım ya dönüş merhabamda, hayatın tadı çıkartılacak diye…… işte budur……. hayatın tadıdır…. ekmek başka yemeklerle yenmez yazıktır; tek yenir o, tadı çıkarılır…… 

Eh bir yürüyüş paklar yine beni bu yemek sonrası….. bu aralar bir yeni modam da amuda kalkmak…. 

Akşam serin güzel ama inanın 20 yıllık beyaz puanlı siyah dekolte elbisemle ben daha güzellllll Sosyetik deyimi ile ‘ O bir vintage şekerim; özel dikim….’ Ve burada da protestolar şehitlerimiz için….. 

İşte yazının başladığı yere ulaştık ; dün sabaha yani 16 Temmuz 2011 Pazar sabahına; yürüyüş öncesine…. Yürü amuda kalk, egzersiz yap….. kahvaltı, gazeteler ve dönüş vaktidir…… 

Yol seçtiğin müzikler eşliğinde: Bazen Dire Straits, Prince özellikle Purple Rain…. 

Arada radyodan türkülerimiz…. 

Ve Antalya…….. selam sana …………. 

Yaşamak bazen zor; bazen kolay olabilir ……. gidilecek hedef uzak ya da yakın ama yolculuk şeklimiz bize bağlı……. bir sevilen ile paylaşılan haşhaşlı ekmek peynir ve bir bardak şarap misali…. SİZCE… Blog ya günlük işte….. 

Not: Bu arada heyecanla LYS sonuçlarını beklemekteyim…. 

18.Temmuz 2011 10.13 

ANTALYA