Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Temmuz '11

 
Kategori
Mizah
 

Evlerin önüne eşek bağlamanın zamanı geldi mi ne?

Evlerin önüne eşek bağlamanın zamanı geldi mi ne?
 

Resim: alıntı


Yürüyerek 15 dakikada gidebileceğiniz yolu yarım saatte gitmeye başladıysanız eğer, evet geldi. Çok değil bundan bir hafta önce doldurduğunuz deponuzu bugün 10-15 lira fark ödeyerek dolduruyorsanız, evet geldi. Sabahları bilmem ama öğleden sonraları bayırdan kaymakamlığın önüne araç ile ulaşmak yarım saati buluyorsa eşeklerle seyahat etmenin zamanı çoktan geldi demektir. 

Akarı yok kokarı yok. Sağa çekersin sağa gider, sola çekersin sola gider, istikamet ileri dersin, dümdüz gider. Daha ne olsun? 

Hem eşeği çok amaçlı kullanabilirsiniz. Çifte çubuğa sürebilir, eşek safari yapıp, jiplerin üstünde tozdan boz ayıya dönmüş, (hakaret amacıyla yazılmamıştır, durumu tarif etmenin nerdeyse yegâne yolu bu olduğundan yazılmıştır) görünce tanıyamadığınız turistleri ve turist olmayanları bu işkenceden kurtarabilir, daha zevkli ve neşeli bir yolculuk yapmalarının önünü açarsınız. Oradan kazandığınız parayla da daha fazla eşek satın alabilir, eşek krallığına doğru yavaş ama emin adımlarla ilerleyebilirsiniz. Diyeceksiniz ki; eşeğe binse binse kaç kişi biner? Bu durumda eşek arabadan pahalıya gelir. 

Kim demiş onu, hangi aklı evvel söylemiş? Takarsın arkasına dört çekerli bir tahta araba, al sana aile boyu seyahat etmenin en kestirme, en ucuz yolu. Baktın zorlanıyor, koşarsın yanına bir eşek daha, daha da olmadı abisigillerden bir katır ya da at koşarsın, oldu mu sana geniş aile modeli. Hem ailecek nostalji yapmış olursunuz fena mı? 

Tavuk bile besletmiyorlar artık, dalga mı geçiyorsun bizimle dediğinizi duyar gibiyim. Haklısınız. Tavuk bile besletmiyorlar artık. Sırf bizim yaptığımız arabalara binsinler, bizim açtığımız yollardan geçsinler, yıllardır zam yüzü görmediğimiz halde (özel sektör çalışanı olarak!) iki güne bir inip çıkan, nerede duracağını bilemeyen zamlı benzini tüketsinler, birilerinin cepleri dolsun, köşeyi dönsün diye birileri, etinden-sütüne, yumurtasından-angusuna, nerdeyse içtiğimiz suyu bile ithal eder hale gelen ülkemizde, sırf birilerinin saadeti bozulmasın diye hep bizim saadetimiz bozulmuş, bozuluyor, farkında mısınız? 

Demirel'i gelmiş köşeyi dönmüş, Erbakan trilyonları götürmüş, Özal desen ona keza. Forbes dergisinin konuk listesinden inmeyen Erdoğan malumunuz. Sadece kendileri de değil üstelik yedi iklim dört kıtaları Karun olmuş. 

Kaç tanenizin çocuğu Amerika’da okuyor mesela. Koskoca Manavgat’ ı tarasak derde derman, yaraya merhem bir ya da birkaç kişi bulabilir miyiz ? Sanmıyorum. Fakat işlerine geldiğinde, paçaları tutuşup, çıkarları birleştiğinde, CHP’ sinden-MHP’sine, artık feneri sönen Saadet’inden-BDP’ sine bir bakıyorsunuz can ciğer kuzu sarması oluveriyorlar. Seçim öncesi ve seçim sonrası söylemleri başka neyle açıklanabilir yoksa? Biz okyanus ötesini geçtik, şurada, burnumuzun dibinde bile okutamıyor, okutmakta zorlanıyoruz coğu zaman çocuklarımızı. Kaybeden kim bu durumda? Tabii ki siz, biz, bir de kilimciniz! 

Aslında at ya da eşek ille seyahat etmenin yararları say say bitmez. Trafik yok, ceza yok, tutanak yok. Sonrakileri hiç saymıyorum, daha alırken arabanın yarı fiyatını bulan vergiler yok. Vay sen benim sağımdan geçtin, vay sen benim tamponumu çizdin kavgası yok. Kaza olsa ne olacak ki? En fazla düşüp, kolunu bacağını kırarsın. O da yaşa göre bir ila bir buçuk ay arasında iyileşir. Bir faydası daha var ki ata eşeğe binmenin, ederine paha biçilmez. Ne mi? 

Rahat rahat rakınızı, şarabınızı içer, polis kontrol noktasında alkometreye tabi tutulmazsınız. Düşünsenize lailalara, reinalara süslü püslü eşeklerle gittiğinizi. Ortalık bayram yerine döner vallahi, şenlik olur, cümbüş olur. Polisin eşeğe üfle diyecek hali yok ya... ! Hem eşek bu! İçse ne olur, içmese ne olur? En fazlası gider bilmediğiniz bir mecrada sabahlar. Sabah olur hayrolur, su akar yolunu bulur. Siz de bedavadan farklı bir gün geçirmiş olursunuz. 

Valla beni iyice sarmaya başladı bu eşek muhabbeti. En iyisi daha fazla uzatmadan ben uzayayım. Yoksa eşek şakasına dönecek. Yoksa durup düşünmeye başlayacağım yeniden. Yoksa bu dünyanın eşeği biz miyiz diye sormaya başlayacağım. Öyle ya… Daha düne kadar tek adam tüm evi geçindirir, borçlanmadan, harçlanmadan üç beş çocuğu yaptığı gibi bir de üstüne büyütür, servet yaparken, bugün geldiğimiz duruma bir bakın. Sadece kendi hayatımızı değil, çocuklarımızın hayatını bile ipoteklemişiz nerdeyse sahibi olmadığımız bankalara. Öyleyse bu işin içinde bir iş var ama ne? Siz düşüne durun bakalım bir sonuca ulaşacak mısınız? Benden bu kadar! Ben kaçar. 

 
Toplam blog
: 669
: 1503
Kayıt tarihi
: 19.01.07
 
 

Bir on dört mart sabahı güneş henüz arz-ı endam ederken üzeri yongalarla kaplı, küçük pencereli, ..