Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Mart '08

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Evliliklerin ilk 24 saati...

Evliliklerin ilk 24 saati...
 

Evlilikleri uçak yolculuklarına benzetirim. İstatistiklere göre uçağın en tehlikeli anı uçakların kalkışa geçtiği an ile inişe geçtiği andır. Kazaların çoğu bu zamanda olur. Yoksa normal rotasında belli bir hızla giden uçak kazalarına ender rastlanır. Yolculuk sırasında uçağın herhangi bir yerinde bir arıza görüldüğünde ise en yakın hava limanına mecburi iniş yapılır. Tıpkı boşanmalar gibi. Bazen de uçaklar yakıtları bitene kadar uçarlar. Bu da, iyi giden evlilikler sonunda eşlerden birinin hayatını kaybetmesine benzer. Yine de kalkış anına, yani evliliğin ilk 24 saatine çok dikkat etmek gerekir.

Aşağıda okuyacağınız öyküler gerçek olup, evliliklerin ilk 24 saatinde yaşanmıştır.

Harika, aynı işyerinde çalıştığımız arkadaşlarımızdan birisiydi. Kendisi güler yüzlü, cana yakın, yardım sever biriydi. İşyerinde de herkes tarafından sevilirdi. Biraz kilolu olması onu daha da sevimli yapıyordu. Bir tanıdıkları vasıtasıyla mı? Yoksa bir arkadaşları aracılığıyla mı tanışmıştı nişanlısıyla onu hatırlamıyorum. Sadece bir akşam, bugün çocuğun doğum günü, ona bir şey almam gerek, dediğinde sanki, nişanlısına bu hediye alma işini mecburiyetten yapıyormuş gibi bir tavır sergilemişti. Sanıyorum, o anda fazla bir şey hissetmediği nişanlısını evlendikten sonra sevebileceğini düşünüyordu. Nişanlısı ise, Harika’nın aksine, fazla konuşkan olmayan içine kapanık biri görünümünü veriyordu. Harika’nın anne ve babası yoktu, ablası ve eniştesinin yanında kalıyordu.

Düğünü erkek tarafı yaparken düğün pastası düşünülmemişti. Ancak kızın ablası, düğünde düğün pastası olması gerektiğini, pastanın bedelini damat tarafı karşılamazsa, kendilerinin karşılayacağını söylediğinde ilk gerginlik başlamıştı. Düğün sırasında ise damat, arkadaşlarıyla halay çekerken, gelin de kendi arkadaşlarına takılıyordu. Düğün bitmeden ayrıldığımızda salondaki hava pek düğün havasına benzemiyordu.

Ertesi günü işyerine geldiğimizde bayan arkadaşlardan biri Harika’nın düğün gecesi eşinden ayrıldığını söylediğinde, aslında birbirlerine uygun bir çift olmadıklarını düşünmüştüm. Düğünün sonundaki gerginlik akabinde, damat, gelinin üzerinde bir yumruk denemesi yapmış, gelinin burnundan gelen kanlar sonucu gelinlik kana bulanmış, olay polise intikal etmiş. Kızın ablası da gelini alarak kendi evlerine götürmüş. Saatler sonra yumruk atan damat, baldızının kapısına dayanarak ben karımı istiyorum deme cesaretini göstermiş.

Bu işin sonunda ise 24 saat içinde hem evlilik hem ayrılık olmuş, ileriki günlerde ise taraflar boşanmıştı. Harika’nın daha sonraki yıllarda bir daha evlendiğini de duymadım.

Yeni bir hayata başlarken evlilik öncesi gerek ailelerden kaynaklanan, gerekse mustakbel eşler arasında ufak tefek gerginlikler olması doğaldır. Ancak bu gerginliklerin sınırlarını iyi çizmek gerekir.

Mehlika ile Süleyman’ın evlilikleri öncesi de böyle bir durum söz konusuydu. Süleyman ev eşyalarını almak için borca girmişti. Düğünde takılacak altınlar ile, borcunun büyük bir bölümünü kapatmayı düşünüyordu. Nikahtan sonra gittikleri evlerinde ilk yaptıkları iş, düğünde takılan altınları saymak oldu. Süleyman bu hafta içinde, takılan altınları ve bilezikleri paraya çevirerek, borcunu ödemeyi düşünüyordu. Fakat gelin, bu bilezikler ve altınlar benim. Onları bozduramam diyordu. Gerdek gecesi bu yüzden ettikleri kavga yüzünden, evlilikleri 24 saat dolmadan bitmişti.

Eski Türk filmlerinde rastlanan bazı sahnelerin kırsal kesimde halen yaşanıp yaşanmadığını bilmiyorum. Malum sahne ise çarşaf hikayesi. Yani bekarete verilen önem. Cinsellik konusunda yeterli bilgiye sahip olmayan kadınlarda ilk gece korkusu öne çıkarken, erkeklerde de başarısızlık korkusu performanslarını etkileyebiliyor.

Eğer gençlerin evlilik öncesi yaşadıkları birliktelik varsa, evlilik sonrasındaki 24 saatin bir önemi yok. Aslında evlilik sonrası yaşanması gerekenler, evlilik öncesi yaşandığında, kişilerin hayatında önemli bir değişiklik olmuyor.

Ancak şehirlerde yaşayan gençlerin bekaret konusunda eskisi gibi hassas olmadıkları da bir gerçek.

Bazen gençler arasında aşağıdaki gibi trajikomik konuşmalar da geçebiliyor.

Delikanlı:

- Eğer bakire olduğunu bilseydim sana bunu yapmazdım.

Genç kız cevap veriyor:

- Eğer bunu yapacağını bilseydim, külotlu çorabımı çıkarırdım.

Yine de evliliklerde nikahtan veya düğünden sonraki 24 saate çok dikkat etmek gerekir. Eğer eşler birbirlerini gerçekten seviyorlar ve birbirleri için her türlü fedakarlıkları yapacaklarını düşünüyorlarsa, hayatın tadını doya doya çıkarabilirler.

Evliliğin en güzel yönü ise birbirlerini gerçekten seven kişilerin sabahları birlikte uyanmaları.

 
Toplam blog
: 974
: 3444
Kayıt tarihi
: 16.01.07
 
 

2017 Basın özgürlük endeksine göre 180 ülkeden 155. sırada olan ülkemizde yemek tarifleri  ve tel..