Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Temmuz '07

 
Kategori
Sinema
 

Ey sinema eğit beni...!

Ey sinema eğit beni...!
 

Sinema ve Televizyon’un misyonu nedir? Eğitmeli mi yoksa eğlendirmeli mi? Daha doğrusu ne kadar eğitmeli ne kadar eğlendirmeli...! İnsanların ufkunu genişleten bir unsur mu sinema ve televizyon yoksa onları sonsuz kış uykularına sürükleyen bir uyku hapı mı? İnsanlara neler veriyor insanlardan neler çalıyor sinema ve televizyon! Bu yazıda biraz bunu irdeliyelim...

Öncelikle şunu belirtmek lazım ki konu eğitim misyonu olunca sinemayı ayrı, televizyonu ayrı değerlendirmek gerekiyor... Televizyon sinemayıda içerisinde barındırmasına rağmen çok daha geniş ve farklı bir mantaliteye sahip bir derya. İçerisinde, haber bültenlerini, yoğun mağazin bombardımanını, reklamın alenisini-gizlisini, kadın proğramları başlığı altındaki duygu sömürüsünü, olanı, olmayanı, olmasını istediğini, dini sömürüyü, siyasi uyutmayı-yönlendirmeyi, gündem takibini veya gündem oluşturmayı, ..... yani herşeyi barındırıyor televizyonlar... Bir günah keçisi aranıyorsa işte size en görünür kurban; TELEVİZYON... Bir uyutma, bir şuursuzluk hali mevcutsa toplumumuzda bunun büyük suçlusu, arsızı arlanmayanı, ... cevap hazır; TELEVİZYON!

Peki yok mu bunun alternatifi? Aslında var. Ülkemizde belgesel kanalları da var insanların arkadaş ortamlarında sürekli izlediğini söyleyip de aslında hiç bakmadığı.. Aslında kaliteli haber kanalları da var milletimizin sadece maç yayınlarından takip ettiği.. Aslında sanat programları da var üüüfff ne sıkıcı diye tabir edilen... Her türlü ARZ var ama TALEP tek yönlü... Talep magazine, duygu sömürüsüne, şarkı türkü eğlenceye, .... Siyaset İbrahim Tatlıses’ten dinleniliyor, Türkçe dersleri Bülent isimli ablamızdan, güncel yorumlar en zeki kadınımız Hülya Avşar’dan (Hangi geçmiş onu bu konuma getirdi anlamak imkansız), gündem de Pazar Keyfi isimli programla belirleniyor, .... ve daha niceleri! Tüm sunucularımız Türçe uzmanları Filoloji Profesörleri olan Mankenlerimizden seçiliyor... Zaten ülkemizde manken olmanın ön koşuludur dil bilim doktorasını tamamlamış olmak yaaa! O sebeptendir tüm sunucularımızın mankenlerden seçilmesi !

Yani bir suç varsa ortada o suç organize bir suç. Yayın yapan kanallar kadar o boş, beyni uyutan diye tabir edilen programlara reyting rekorları kırdıran halkta suçlu bu durumda. Kaliteli yapımları birkaç bölüm sonunda yayından kaldırmaya mahkum eden bizlerde sorumlu ve suçluyuz bu durumdan. Ve her yazımda değildiğim gibi o halkı böyle bilgisiz ve bilinçsiz yetiştiren eğitim sistemide suçlu bu durumda. Her ağaç kökleriyle vardır. Evet burda gövde televizyonsa bile onu besleyen kökler farklı farklı.. Biri eğitim sistemiyle, diğeri paraya dayalı kapital sistem, bir diğeri siyasi rant, diğeri taleplerini yanlış belirleyen halk, ..... her biri suçlu sayısız kök.

Evet televizyonun eğlendirme yanında eğitme misyonuda vardır ama bu misyon bir insan karakteri için çok küçük bir anlam ifade etmelidir. İnsan tüm eğitim işlevini televizyonlara bırakmamalıdır. Ailesi, okulu, kitaplar ve iyi seçilmiş arkadaş ortamı oluşturmalı kişinin eğitimini. Ayrıca kişi kendi akıl süzgeci ile süzebilmeli doğruyu yanlışı. Herşey salt doğru veya salt yanlış değildir. Onun içinden süzmeli insan doğruyu da yanlışı da. Bu durum televizyon içinde böyledir. Bilinçli bir izleyici için televizyon büyük bir artı değer oluştururken bilinçsiz bir izleyici içinde köreltici ve hatta yanlış yönlendirici bir özellik bile arzedebilir.

Eğitim misyonu baz alındığında sinema, televizyona oranla çok daha farklı bir konumdadır. Sinema çok daha fazla kişisel tercihe bağlıdır. Oysa televizyon pek farkına varmasak bile kişiyi sürekli bir ileti bombardımanı altında tutmaktadır. Kişi istem dışı olarakda olsa televizyonun verdiği iletilerden etkilenmektedir. Ayrıca içerdiği farklı yapılanmalarla televizyon sinemaya oranla daha fazla bilgi verme işlevi üstlenmektedir. Oysaki sinema sadece eğlendirme işlevi üstlenmektedir. Eğitme, bilgi verme işlevi üstlenen filmlerin yoğunluğu sinemanın böyle bir işleve sahip olduğu kanısınıda uyandırmamalıdır.

Sinema bir olayı, bir süreci aktararak hedef kitlesine hoşca vakit geçirmek arzusundadır. Kimi zaman fantastik, kurgu, kimi zaman gerçek hikayeden ama hiç bir zaman bilgi verme amacı gütmeden olayları aktarır. Korkutma amacı güder, güldürme amacı güder, düşündürme amacı güder, dramalarda üzme amacı dahi güder, .... ama öğretme amacı gütmez. Siz eğer birşeyler yakalayıp öğreniyorsanız oda sizin artınız olarak yanınıza kar kalır. Ve hiçbir zaman şunuda unutmayın sinemadan öğrenilecek herdaim birşeyler vardır. Çünkü o hayatın yansımasıdır ve insanın öğrenmesi gereken tek olgu aslında hayatın ta kendisidir.

Ateş kimi zaman ısıtır donmaktan kurtarır, kimi zaman evleri, ormanları yakar felaket olur; su aslında yaşamın kaynağıdır, ama kimi zaman sel olur can alır, .... v.b. gibi. Genel bir söylemde olduğu gibi birsey iyi veya kötü değildir o sizin nasıl baklıtığınıza ve kullandığınıza bağlıdır.

İyi Seyirler Eğer Mümkünse Tabi...

 
Toplam blog
: 64
: 5712
Kayıt tarihi
: 27.06.07
 
 

İnsanım herkes kadar; zengin kadar fakir kadar, kadın kadar erkek kadar, Müslüman kadar Hristiyan ka..