Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Nisan '14

 
Kategori
Deneme
 

Eyvah kardeşim oluyor!

Kardeş kıskançlıklarıyla ilgili bir sürü dini, felsefi, psikolojik ve bilimsel açılımlar var. Bunları destekleyici öyküler de oldukça bol. Fakat ben, çoğu zaman yaptığım gibi yine kendi öykümden yola çıkarak kendi kardeş kıskançlıklarımdan bir kesit paylaşmak istiyorum.

Benim benden küçük iki erkek kardeşim var. Allah ikisine de sağlıklı ömür versin ve bana acılarını göstermesin. Yani sıralısını versin; tıpkı yaşam yolculuğuna çıkarken ki önceliğimi, giderken de istiyorum.

Matematiksel olarak da doğum tarihlerimiz arasında üçümüzün de arası üç buçuk yaş. Bu denklik ne yazık ki diğer alanlarda özellikle de ebeveynlerimizle ilişkilerimizde yansımamış ya da ben öyle düşünmüşüm. Ya da en önemlisi bizlerin dışındaki dış etkenler daha belirleyici olmuş. Ne olursa olmuş, ama bugünkü farkındalığımla bana pek de iyi gelmemiş o gün için.

Benden yedi yaş küçük kardeşime neredeyse ebeveynlik etmişim yaşamım boyunca. Üstelik bunu hiç ama hiç sorgulamadan yapmışım, öyle olması gerektiği inancına sarılarak. Bunu destekleyici örnekler de olunca önümde, kayıtsız şartsız uymuşum aldığım mirasa. Ta ki yine uzun yıllar önce aldığım bir profosyenel yardımda psikiyatrimin altını çizmesi ile bazı farkındalıklara ulaştım. Şükürler olsun, o gün bu gündür biraz olsun dengede tutmaya çalışıyorum ilişkilerimi.

Şimdi bu sohbete takılmak nereden mi aklıma geldi? Gündemimin başında yer alan tatlılardan uzak durma kararımı daha önce de paylaşmıştım, sanırım son nefesime kadar da paylaşacağım. Çünkü gerçekten bu konuda çok dirençle karşılaşıyorum; çünkü benim içimdeki direnç de sürüyor.

Örneğin; çukalatadan dem vuruluyor. Faydalarının altı çiziliyor dakikalarca. Sonunda ben bile şüpheye düşebiliyorum bütün bilgilerime ve farkındalıklarıma rağmen. Sakin bir zamanda dönüp içime baktığımda, zihnimde bir tek görüntü canlanıyor; babamın kucağında kardeşim ve onu çukalatayla besleyen babam ona karşı çok şefkatli. Çünkü kardeşim zaten sağlıklı bir bebek olarak dünyaya gelmemişken, üstüne üstlük küçücük bir çocukken nefrite yakalandı. Bol bol çukalata ve elma yemesi gerekiyordu. Ben de çocuk aklımla kodlamışım çukalata= şefkat. Hâlbuki o da diğerleri gibi bir duygu. İlla pahalı ve ulaşılması zor olması gerekmiyor. Elma da aynı işi görebilir eğer amaç o duyguya temas etmekse, diye hatırlatıyorum kendime. Her sabah aç karnına bir elma yemeye ve her zaman çantamda bir elma taşımaya özen gösteriyorum. Hem kendi fiziksel sağlığım hem de benden uzakta olan sevdiklerimin şefkatine mazhar olmak için. Kısacası her şey  Özlen için, elimden gelenin en iyisi ile. 

 
Toplam blog
: 423
: 186
Kayıt tarihi
: 10.10.11
 
 

İkbal Özlen DİNÇERLER. 14.02.1960 doğumlu. izmir Kız Lisesi Edebiyat Bölümünü okudu. Buca Eğitim ..