Facebook Ruhuyla Yazı Yazınca...

Allah Allaaaah!

Pazar pazar, sabahın köründe, daha horozlar bile ötmemişken ne uyanırsın kadın, ağır işin mi var?

Yan gel yat işte, karışan yok, görüşen yok!

Saat 9 a, 10 a kadar gerine gerine uyu, yana döne uyu…

Hadi emrediyorum:

Uyu…Uyu…Uyu…Uyu!

***

Iııhhh!

Doğrulup oturdum...

Hava kapalı, evin içi soğuk.

Yorganın içinden çıkmadan klimayı çalıştırdım, geçen gün aldığım kitabı okumaya başladım. Okuyacağım, okuyacağım da...

Yanımdaki beyefendi ne yapsın, ben uyandım diye uyanmak zorunda değil ya, haliyle horlama, tıslama durumunu koruyor.

Hani hep öyle olur ya, insan kendisi uyuyamayınca, yanında ya da yakınında, pireler uçuşturarak uyuyanlara gıcık kapar ya…

İşte bende de öyle bir durum hasıl olunca pılıyı pırtıyı toplayıp diğer odaya geçtim.

Açtım interneti, başladım gezinmeye…

***

Sevgili Beran Uzer'in çok ilginç ve de mutlaka okunması gereken yazısına (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=286069) yaptığım yorumda;

“ Şükür, ben slacktivist değilim, zamanım yok, hiç de niyetim yok!” demiştim amma….

(Büyüyünce salaktivist olur muyum bilemem!)

İtiraf edeyim;

Ara sıra yaptığım gibi, yine Facebook’a girdim …

Nasıl girmeyeyim?

“En yeniler”bölümü 500 küsür olmuş…

”Başlıca haberler” bir o kadar…

Millet bütün gece uyumamış arkadaş!

Bir cümbüş, bir cümbüş…

Ne fotoğraflar paylaşılmış, ne şarkılar, ne özlü sözler…

Felsefe, psikoloji, sosyoloji, edebiyat, kim kimi etiketlemiş, kim kimi dürtmüş, kim kimi/neyi beğenmiş, kim kimle ne zaman buluşmuş, kim kime ilan-ı aşk etmiş, kim kiminle sarmaş dolaşmış, kim dağıtmış, kim toparlamış…

Daha neler neler…

Vallahi!!

(Yalan söylüyorsam iki gözüm önüme aksın!...)

Allahtan bu sosyal paylaşım sitelerinin şöyle iyi bir tarafı da var; geç de olsa hiçbir şeyi kaçırmıyorsun.

Eş, dost, arkadaş, arkadaşının arkadaşı ne halde, ne durumda görüyorsun.

Şimdiiiii...

Bak Beran'cığım!

O araştırmacılar kusura bakmasın da, bu sosyal siteleri kullanıyoruz diye, yalnızlaştığımız, anti sosyalleştiğimiz falan yok…Bir kere bizler, son derece arkadaş canlısıyız, hepimiz sevgi dolu, hayat dolu insanlarız.

Üstelik biz başka bir kaynağa gerek duymadan, merak ettiğimiz pek çok şeyi bu sosyal paylaşım sitelerinde bulabiliyoruz ki!

Yok aptallaşıyormuşuz, yok beyin tembeli oluyormuşuz, yok sanal zombi oluyormuşuz, yok modern deli oluyormuşuz…

Kim demiş onu kim?

Külliyen yalan!

Aşağı yukarı 3 saattir Facebook’tayım;

Allah inandırsın; Cin gibiyim cin!

Üstelik ne kadar sosyalim, ne kadar paylaşımcıyım, bir görsen gözlerin yaşarır…

Neler paylaştım neler, ne muhabbetler ettim…

İnanmazsan gir sayfama bak!

...

Sevgili Arkadaşım, son olarak, senden bir ricam var;

Ciddi bir yazı yazmak niyetiyle bilgisayarın başına oturmuşken, facebook ruhuyla ancak böyle sulu zırtlak şeyler yazdığım için, ben arkadaşını idare et!

Sakın kınayan bir (sanal) yorum yapma!

Dostsan; Söyleyeceğin şeyi haftaya yüzüme söyle!

Tamam mı?

Dur!

Son bir şey;

(Seni uzaktan sevmeeek/görmeeekkk aşkların en güüüüzeliiii!!!)

Bilmem anlatabildim mi?

:)))