Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Mayıs '12

 
Kategori
Güncel
 

Fazıl Say, Ertuğrul Günay ve sanat...

Fazıl Say, Ertuğrul Günay ve sanat...
 

Milliyet


 

Doksanlı yılların ortasıydı...

Öğretmen olarak bulunduğum Almanya’da, ikili antlaşmalar gereği hafta’da 8 saat Almanca dil kursuna da katılıyorduk... Yirmi kişilik Türk öğretmen grubuna, İstanbul Alman Lisesinde de öğretmenlik yapmış bir Alman ders veriyordu... Ders sırasında Türkiye ve Almanya hakkında da sohbetlerimiz oluyordu. Alman öğretmen bir gün  :”Fazıl Say” dedi... Bizden bir hareket görmeyince, biraz da hayretle birlikte  “Fazıl Say’ı tanımıyor musunuz yoksa” dedi...

Nedenini bilmiyorum ama tüm arkadaşların bakışları üstümde yoğunlaşmıştı... Kısa bir sessizlikten sonra,  gayri ihtiyari biraz da tereddütle, o bizim ünlü piyanistimiz deyiverdim... Alman öğretmen cevabıma çok sevindi, konserine gittiğini ve onu çok muhteşem bulduğunu, Almanya’da onun çok sevildiğini söyledi... Bu cevaba benden çok arkadaşlar sevinmiş gibiydi... Ben hala belleğimi yoklayıp duruyordum... Fazıl Say’ı hiç dinlememiştim, müziği hakkında da bir bilgim yoktu... O yıllarda bu bilgiye sahip olmamım tek nedeni iyi bir Cumhuriyet Gazetesi okuru olmamdı...

Anılar yumağından günümüze geldiğimizde, basına yansıyan şekliyle Fazıl Say – Kültür Bakanı arasındaki söz düellosuyla karşı karşıyayız...

Tükürrüm bu sanatın içine diyenlerin, heykelleri ucube olarak görenlerin, tiyatrolarda sakız çiğneyenlerin, Devlet Tiyatrolarını bir yük olarak görenlerin iktidarındayız... Böyle bir ortamda sanatçı olmanın zorluğunu yaşayan duyarlı sanatçılarımızla hükümetin bakanları arasındaki söz düellosu devam ediyor...

Sanat özgür ortamlarda gelişir... Sanat baskıya, ayrımcılığa hep karşıdır... Sanatı, sanatçıya bırakmayanlar, sanatı da siyasete bulaştırmaya devam ediyorlar...

Sanatçılar özgürdür... Baskıyı sevmezler... Baskı ortamında kendini geliştiremezler...
Atatürk’ün sanata sanatçıya verdiği değeri hepimiz biliyoruz... Atatürk’ü diktatörlükle suçlayanlara ve sanatçı düşmanlarına bir ders niteliğindeki aşağıdaki alıntıyı sizlerle paylaşmak istiyorum...

Hıfzı Topuz, Hava Kurşun Gibi Ağır'da yazdı. Nazım Hikmet, Milli Mücadele'ye katılmak için Ankara'ya gider, Mustafa Kemal Paşa ile tanışır. Nazım Hikmet'e şunu tavsiye eder: "Gayeli şiirler yazın!.."

Yıllar sonra Atatürk cumhurbaşkanı, Nazım Hikmet namlı bir komünisttir. Şiirlerini okuduğu ilk plak kapışılmaktadır. Plağın ünü Atatürk'e kadar ulaşır. Atatürk dinlemek ister. Plak bulunup getirilir, dinler.

"Bu şair sizlere benzemiyor." der; ardından Nazım Hikmet'i yakından tanımak ister, talimat verir:

"Bulup getirsinler, şiirlerini bu akşam bize kendisi okusun bakalım."

Vali, polis merkezini arar; talimat verir. Polis seferber olup Nazım Hikmet'in kapısına dayanır. Alışkın ya polis görmeye, hiç şaşırmaz: "Emniyete mi gidiyoruz? 5 dakika izin verin, çantamı hazırlayayım." der.

Polis geliş sebebini izah eder:

"Aman Nazım Bey, estağfurullah; öyle bir durum yok. Reisicumhur hazretleri sizi emretmişler, şiirlerinizi dinlemek istiyorlarmış."

Rahat bir nefes alan Nazım hikmet düşünür. Ne düşünür? Gitse, bütün belalardan kurtulacak; artık başı derde girmeyecek, hapislere düşmeyecek, belki de rejimin yarı resmi şairi olacaktır.

Yok, ona göre değil; polise şunu söyler:

"Reisicumhur hazretlerine benden selam söyleyin. Ben Denizkızı Eftelya değilim!"

Polis şaşkın, şok döner. Cevap merkeze, oradan Vali Bey'e iletilir. Oradan da Atatürk'e.

Hıfzı Topuz'un ifadesiyle, aynen aktarıyorum:

"Peki Gazi ne yapacaktı? Ne yapması beklenirdi? Hele diktatör diye adı çıkmış bir devlet başkanından ne beklenirdi?
Şairi zorla getirmesi mi, tutuklatması mı?"


Hayır, hiçbiri değil. Atatürk der ki:

"Aferin çocuğa! İşte şair dediğin böyle olur."

Ya, işte böyle. Gerçek sanatçı isteyen mi, kendine soytarı arayan mı? Hangisi demokrat, hangisi diktatördür?

 Fazıl Say’ın  bir sosyal paylaşım sitesinde özgürce “ateist” olduğunu söylemesi ve müezzinin akşam ezanını 22 saniyede okumasını eleştirmesi anlaşılan o ki bazı dincilerin tepkisine neden olmuş ve Fazıl Say'ın, Müslümanları, Yahudileri, Hıristiyanları rencide ettiği belirtilerek İstanbul Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunmuşlar... Savcılıkta bu suç duyurusunu işleme koymuş...

Sosyal paylaşım sitelerinde çok şeyler konuşuluyor ve yazılıyor... Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in de; bu paylaşım sitelerinde neler neler yazdığını basından öğreniyoruz...

Sanatın siyasallaştırılarak dar kalıpların içine sıkıştırılmasına karşıyız... Fazıl Say’a yapılanların da siyasi olduğunu düşünüyorum... Sanatçılarına baskı uygulayan, özgür bırakmayan toplumlarda demokrasinin gelişmesinden de söz edilemez...

 E.Şahin

 


 

    

 
Toplam blog
: 1410
: 1053
Kayıt tarihi
: 04.11.06
 
 

Emekli öğretmenim ve  emeklemeye devam ediyorum.  Emeklilik yaşamın sonu değil, yaşama yeni amaçl..