Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ekim '10

 
Kategori
Futbol
 

Fenerbahçe Derbilerinde Hakem Gölgesi!

Fenerbahçe Derbilerinde Hakem Gölgesi!
 

Muhittin Boşat, eski hakemlerimizden.

Boşat, birkaç aydır Cumhuriyet’te “Kırmızı Kart” adını verdiği köşede yazıyor. Boşat’ın yazılarında, olaylara bakış açısında, anlatımında, öteki, eski hakemlere göre bir başkalık görüyorum. Salt “hakem hataları”na bakmıyor, o “hatalar”ın kaynağına yöneliyor. Söylediklerine, kulüp taraftarı gözlüğüyle bakanlar “Boş ver!” türünden yaklaşabilirler. Ancak, Boşat’a kulak vermek, söyledikleri üzerinde durmak, söylediklerinden yola çıkarak öngörülerde bulunmak gerekir.

Boşat, dünkü yazısına “Derbilerde tehlikeli sistem” başlığını koymuş. Sözünü ettiği derbiler, Fenerbahçe-Beşiktaş, Fenerbahçe-Galatasaray maçları.

Yazısına, “Bu sezon üç büyükler arasında oynanan iki derbi maçta da benzer olaylar ile karşılaştık.” cümlesiyle başlayan Boşat’ın ilk saptaması şöyle:

“Beşinci haftada oynanan Fenerbahçe-Beşiktaş maçında şu anda Türkiye’nin bir numaralı hakemi olan Cüneyt Çakır, oyunun ilk yarısında yapılan sarı kartlık pek çok ihlali değerlendirmemiş ve oyunun sertleşip, oyuncuların birbirlerine girmesinden sonra ancak 44. Dakikada ilk sarı kartını gösterebilmiş, her iki takımda oyunu on bir kişi olarak tamamlamış ve maç 1-1 berabere bitmişti.”

Boşat’ın, “benzer olaylar” bulduğu ikinci derbiyle ilgi söyledikleri de şunlar:

“Pazar gecesi oynanan Fenerbahçe-Galatasaray maçında ise hakem tarafından yapılan disiplin uygulamalarının iyice kural dışına çıktığını gördük. Özellikle de Neill’in, rakiplerine yapmış olduğu bariz dört tane, sarı kart gerektiren kontrolsüz ve sert harekete rağmen hakem tarafından oyundan atılmayışı ve Galatasaray’ın oyunu on bir kişi ile tamamlaması, Türk hakemliğinde yeni bir derbi yönetim taktiğinin ortaya çıktığının çok açık bir göstergesiydi.”

Bu iki maçla ilgili, hakemlerin ortak tavrı, “sertliğe göz yumma”, “kartları gerektiği gibi kullanmama”, “maçı, her iki takımın da on bir oyuncuyla bitirmesi yönünde” çaba gösterme...

Hakemlerin bu tutumları, oynamak isteyen futbolcuyu korumaya yönelik değil, oynatmama düşüncesiyle sahaya çıkana “prim vermek”tir.

Boşat, hakemlerin çelişkilerine de değiniyor:

"Bu sezon hakemler, bir büyük takımın bir Anadolu takımı ile olan maçlarında sarı ve kırmızı kartlarını rahatlıkla çıkartırken üç büyük takımın kendi aralarında oynadıkları derbi maçlarda ise doksan dakika sonunda her iki takımın da müsabakayı on bir kişi tamamlayabilmesi için gerekirse oyun kurallarının dışına çıkarak kural dışı disiplin uygulamaları yapmaya başladılar ve bu kararları ile de maçların berabere bitmesinde de etkili oldular. Hakem, böyle bir derbi maçında herhangi bir oyuncuyu atmadığı ve maç berabere bittiği zaman her iki takım da mağlup olmadığı ve oyuncuları eksilmediği için, pozisyonlar fazla tartışılmıyor, yöneticiler konuşmuyor, dolayısı ile merkez hakem kurulu da günü kurtarmış oluyor, maçın hakemi de oyuncu ihraç etmemiş olduğundan gelecek haftalarda bu takımların maçlarını tekrar yönetme şansını elde ediyor.”

Bu çelişkilere kim itiraz edebilir?

Çelişkiler, uygulamanın bilinçli olduğunu gösteriyor.

Boşat’a göre, “Hakemin bir derbideki bariz hatalarına rağmen kamuoyuna başarılı olarak lanse edilmesi”nde, “hakemlerin ve gözlemcilerin üzerinde büyük etkisi olan Hollandalı UEFA eğitimcisinin derbi öncesinde İstanbul’a gelip hakemlere ve derbi maçının hakemine eğitim” vermesi yatıyor.

Öyle ki, “Hollandalı UEFA eğitmen"i, Fenerbahçe-Galatasaray maçının hakemi için, hemen maç bitiminde, “maç kontrolü, disiplin uygulamaları çok iyi, hakem harika bir yönetim gösterdi” diyor; hakemleri soyunma odasında kutluyor.

Niye?

Başarılı bir maç yönettikleri için!

Lig TV de, “Hollandalı UEFA eğitmen"in, hakemlere “tam not” verdiğinden söz ediyor.

Hangi akla hizmet için getirildiğini anlamadığımız “ithal hakem” Markus Merk, her zamanki tavrıyla hakemleri kayırmayı sürdürüyor, herkesin gördüğü pozisyonları, izleyenleri aptal yerine koyarak yorumluyor.

Sonuç olarak, hakemlerin koruyuculuğa soyunuyor.

Anlaşılan o ki, Erman Toroğlu’nun yerini doldursun diye “ithal edilen” Markus Merk, kendine yüklenen görev gereği konuşur.

Yabancı hakemlerin maç yönetmesini Türk hakemlerine hakaret sayan “kafa”, bu “ithal hakem”e niye laf söylemez?

Boşat, “Hollandalı UEFA eğitmen”le iligili çok yerinde bir saptama yapıyor. Hakemi çok beğendiğini canlı yayında söyleyen eğitmen, maçın gözlemcisini baskı altına alıyor; gözlemci, yüksek bir not vermek zorunda kalıyor.

Niye böyle oluyor?

Boşat, “Bu sistemi üç büyük takımın kendi arasındaki gelecek maçlarda da sıkça görebileceğimizi” söylüyor.

“Üç Büyükler”in en yakın derbisi, 14. Hafta’daki Galatasaray-Beşiktaş maçı...

Söylenenlerin ne ölçüde doğru olduğunu o maçta görecek miyiz?

Ama Lig TV’de, "hakemleri kollama", “hakem hatalarına kulp bulma”, süreceğe benziyor.

Lig TV’in “ithal hakem"i niye getirdiği anlaşılıyor olmalı..

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..