Fenerbahçe maçı Galatasaray için büyük dönemeç mi?

Kadıköy'de oynanan derbi maçtaki "oyun ve sonuç" Galatasaraylıları memnun etti elbette. Fenerbahçe için ise bu sonuç "mağlubiyet tesirli" bir beraberlik olarak düşünülebilir. "Dejavu travması" diyelim, uzatmayalım.

Tabii ki söz konusu maç 10 yıldır aynı akibetle bitiyorsa, Galatasaray uzun zamandır görülmedik derecede kötü yakalanmışsa ve hemen herkes fark bekliyorsa, ortaya çıkan sonuç şüphesiz ki Galatasaray'ı sevindirecektir. Üstelik esaslı bir deplasmanda 50 bin taraftar önünde oynamışsanız.

Bu sonuca Hagi'nin etkisini kimse inkar etmiyor. Ancak hemen herkesin birleştiği nokta Hagi'nin iki günde mucize yaratamayacağı. Pino'nun ileride kullanılması ve orta sahada yapılan değişikliklerin çoğunun sakat kilit oyuncuların çokluğundan ve bir süredir Galatasaray'ın içinde olan Tugay'dan kaynaklanabileceğini tahmin etmek çok güç değil. Hagi'nin buradaki etkisi; iki gün boyunca verdiği demeçler, takımına verdiği motivasyon ve özgüvendir. Bunu aslında benim de kendisinden beklemediğim kadar etkili ve herkesin başaramayacağı bir olgunlukla yapmıştır.

Hagi, futbolculuğunu kimseyle asla tartışmayacağım ve kimseyle kıyaslayamayacağım bir futbol ilahı, insan üstü bir yetenektir, büyülüdür. Böyle bir başlangıç yapmasına en çok sevinenlerden biri de benimdir eminim.

Hagi ilk sınavını oldukça başarılı geçti ancak Hagi'nin asıl işi bundan sonra başlıyor.

Hagi bize Galatasaray'ın isterse yenilmeyeceğini gösterdi. Ancak bence asıl sınav; yenmek zorunda olduğunda ne yapacağıdır? Galatasaray nasıl gol pozisyonlarına girecek, nasıl goller bulacak, nasıl galip gelecek, öne geçtiğinde nasıl gol yememe telaşına düşmeyecek, nasıl kontrollü oynayabilecek?

Bir de, uzun zamandır herkesin gördüğü ancak sanki Galatasaray'ın teknik ekibinde kimse görmemiş gibi ısrarla hata yapılan basit hususlara da çare bulacak mı onu da göreceğiz. Örneğin Galatasaray neredeyse yıllardır duran toptan gol bulamıyor, üstüne duran toplardan sürekli gol yiyiyor. Hani amatör takımla oynansa da bu gerçek değişmiyor. Bunun yanı sıra, örneğin Galatasaray'ın penaltıcısı da belli değil.

Artık ligde her takım mücadele ediyor, koşuyor. Farkı belirleyen ise becerikli ayaklar veya iyi uygulanan taktik planlar oluyor. Şu ana kadar izlediğimiz Galatasaray ise, belli bir oyun planı olmayan, sadece 11 oyuncunun nerede oynayacağı maçtan önce tahtaya yazılmış, sahada çırpınan 11 oyuncudan oluşan ama adına asla "takım" denemeyecek bir grup. Neredeyse tek ortak yanları formalarının renkleri. Hagi böyle bir Galatasaray'ı değiştirebilecek mi onu zamanla göreceğiz.

Aslında Galatasaray'ın her zaman her şeyi yapabilecek bir potansiyeli ve "arması" varsa da, Hagi'den ilk yarı sonuna kadar mucize beklememek gerektiği de unutulmamalıdır. Ama eğer Hagi Galatasaray'ı -şampiyon yapamasa bile- belli bir sürenin sonunda takım gibi oynatmaya başlarsa, TT Arenanın da devreye girmesiyle beraber Galatasaray'ın yükselişi başlayacaktır.

Galatasaray bu sezonun başında, uzun yıllardan bu yana gelen çöküş sürecinde dip yapmış ve bu süreç Fenerbahçe maçı ile sona ermiştir. Öyle gariptir ki, şimdiye kadar hep bir Galatasaray maçıyla krizden çıkmış olan Fenerbahçe'den sonra, bu kez bir Fenerbahçe maçıyla dipten dönen bir Galatasaray gördük. Bu iki takımın birbirini kamçıladığı bir gerçek. Bu maçla beraber yenilmemeyi becerebileceğini fark eden Galatasaray'ın, yenmeyi becerdiğinde rotasını Avrupa'ya çevireceğini ve yeni başarılara imza atmaya başlayacağını tahmin ediyorum.

Başlığımıza dönersek; "Büyük Dönemeç" Sakarya Meydan Muharebesi için kullanılan bir tabirdir. Bence Galatasaraylılar'ın sevinmeleri, gerilemenin sona erdiği böyle bir dönemeç yaşadıkları ve dipten döndükleri içindir. Ancak yükseliş, Hagi Galatasaray'a takım olmayı ve "yenmeyi öğrettiğinde" gerçekleşecektir.