Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ocak '12

 
Kategori
Spor
 

Fenerbahçe santrafora dönüşen takım oldu.

Fenerbahçe başlama vuruşunun yapılmasını beklediği sırada takımın en ilerisinde Alex’in oynayacağını gördük.

Onun her zaman bulunduğu bölgede Caner ve Stoch dönüşümlü oynuyorlardı. Baroni Alex’e yakın koşuyor; birçok atağın başlangıcında aktarma organı gibi görev yapıyordu.

Emre, özellikle top rakibe geçtiği anda hücum prese başlıyordu. Mehmet Topuz ve Gökhan sağ kanattan defalarca bindirme yaparken Ziegler’in de kafasında golden başka bir şey olmadığını görebiliyorduk.

Haftalardır sahaya santraforuyla çıksa bile sürekli bir golcü sorunu yaşayan bir takım olduğu tartışılan Fenerbahçe bu sefer “oldu olacak elimizdekileri de oynatmayalım” düşüncesiyle forvetsizdi.

Aykut Kocaman’ın bu kadroyu tahtaya yazarken geçen hafta bir arada oynarken harikalar yaratan Caner-Stoch ikilisini bozma takımda tutma anlayışının etkili olduğunu tahmin ediyorum. Alex ve Bienvenu arasında tercihini ne oynayacağı çok iyi bilinenden yana yapması da akla uygun olandı.

Ancak öyle bir şey oldu ki; Alex eski alışkanlığıyla sık sık geriye gelip oyun kurmak istemesi nedeniyle Fenerbahçe maçın büyük bölümünde genelde santraforun bulunduğu rakip alanın ceza sahası çevresini boş bıraktı. Öyle olunca da santraforun kapladığı, geriden gelen topların sağa sola servis edildiği veya ikili oyunlarla ceza sahasına geçişi sağlayan bu bölgeyi Fenerbahçeli futbolcular koşarak, kat ederek geçmek zorunda kaldılar.

Sonuçta birçok oyuncunun burada fiziki varlıklarını izledik.

Sanki Fenerbahçeli futbolcular için hücum sadece bir veya iki futbolcuya verilmiş görev olmaktan çıkmış kalecisi hariç her futbolcunun gol için rakip takımın kalesine şut çektiği bir sisteme dönmüştü.

Gökhan Gönül, Bilica ve Yobo dâhil olmak üzere, Baroni, Mehmet Topuz, hiç kuşkusuz Stoch Kayserispor kalesine gol için yüklendiler. Çok önemli pozisyonlar ürettiler ancak son vuruş konusunda Stoch hariç diğerleri başarılı olamadı.

Gol vuruşu yapılması gereken yerde bulunan oyuncu yıllardır olduğu gibi yine Alex’ti.

Alex’in attığı birinci gol Türkiye’de ne kadar savcı varsa hepsini harekete geçirecek türdendi. Kaleci Navarro’nun yaptığı akıl alır gibi değildi; ancak o topu o bölgeye kadar tek başına taşıyan ve kontrolünden çıkmasına rağmen kaleciye kadar topu takip eden Alex’in ustalığı, çalışkanlığı ve yaptığı işin hakkını vermesi muhtemelen ayağa kalkan hukuk adamlarını yeniden yerine oturtmuştur.

Geçen sezon da bir kaleci hatası nedeniyle aynı kaleye yine erken sayılabilecek bir dakikada golü bulunca maç sonunda ortalığı toz duman eden kulüp başkanlarını hatırladıkça aklımızın bu yönde çalışıyor olmasından büyük bir sıkıntı yaşıyor olduğumu belirtmek istiyorum.

Dünkü maçın dikkat çekmeyen bir oyuncusundan söz etmek istiyorum.

Baroni.

Yıllardır Fenerbahçe forması altında aldığı eleştirileri hatırladıkça bu sezon her maç üzerine koyarak oynayan ve farklılaşan futbolunu izlerken acaba aynı futbolcu olup olmadığını sürekli soruyorum kendime.

Geçtiğimiz senelerde sadece çok küçük bir alanda oynayan ve sorumluluk sınırlarının dışına adım atmayan Baroni’nin, Stoch’un attığı gol öncesinde atağı başlatan oyuncu olarak 70 metreden fazla koşu yapması maç içinde sık izlediğimiz bir görüntüydü.

Rakip hücum ederken baskı yapıp top kazanmasının yanı sıra savunmadan aldığı topları hücum alanına servis edişindeki özen Fenerbahçe’nin atak gücünü arttıran etkendi.

Bir diğer dikkat çeken oyuncu ise Gökhan Gönül’dü. Gönülsüz oynadığı haftalardan sonra özellikle son maçlarda milli oyuncunun sağ kanattaki etkinliğinin geçen sezon standardına yaklaştığını takip edebiliyoruz.

Gökhan bu maçta sadece top taşımakla kalmadı çok önemli gol vuruşları yaptı. Son golün asistini ona yazmak gerekiyor.

Stoch’la ilgili düşüncelerimi yazmıştım. Küçük bir tekrar yapmada zarar yok; bu şekilde oynamaya devam ederse birkaç hafta sonra Türkiye’de birçok kişi onu üst düzey bir takım futbolcularla kıyaslamaya başlar. Bu sezon attığı bütün goller gibi bu da çok gösterişli ve futbol estetiğine sahipti.

Santraforsuz da dört gol atabiliyor olmak büyük takım olma özelliğidir; bunu Avrupa’da bir takım başarıyor ancak santrafor futbolun vazgeçilmezlerindendir. Bazen çok yetenekli gol ayaklarınızla gol üretemezsiniz bazen de tam tersi olur.

Fenerbahçe’nin bunu bir an önce çözmesi gerekiyor.

Kayserispor her geçen gün biraz daha eski kimliğinden erozyon yaşıyor. Fenerbahçe karşısında etkili tek bir atak bile gerçekleştiremezken topa sahip olmada da zorluk yaşadı.

http://twitter.com/uzaygokerman

uzaygokerman@gmail.com 

 

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..