Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Temmuz '11

 
Kategori
Futbol
 

Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu’nda Basına Öfke

Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu’nda Basına Öfke
 

Telefonumdaki görüntülerden biri


Bir hazırlık maçı olmasına karşın Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu’na gittim. Stat çevresi, önemli maçlardaki görüntülerden farksızdı. Stadın içinde de öfke vardı.

Öfke, tribünlerden yükselen seslerle kimi gazetelere, gazeteci/ yorumcu kılıklı adamlara yönelikti. Onlar ki, yazılı/ görsel/ işitsel görüntülerle, gazetecilik değil, aslında “tetikçilik” yapıyorlardı.

Görünüşte basın mensuplarına yönelik olan, onları dışarı davet eden tepki, gerçekte belli gazete ve gazetecilere yönelikti. O bakımdan tepkiyi, bütün basına mal etmek, kolaycılığa kaçmadır, saptırmadır.

Günlerdir, Fenerbahçe, Aziz Yıldırım hakkında yazılıp çizilenlerden sonra, tribünleri dolduranlardan övgü mü bekleniyordu?

Tepkiler, özellikle, çerçi bohçası gibi renkli, çeşitli ekleri olan gazeteye yönelikti.

Tribünler, maçı bir yana bırakmıştı. Önce, basın tribündeki malum gazete temsilcilerine yönelik başlayan tepki, sonra kale arkasındaki basın mensuplarına yöneldi.

Aziz Yıldırım’ın “veda mektubu”, tepkilerin dozunun artmasında kuşkusuz etkiliydi.

*****

Maçın izlendiğini söylemek zor/du.

Akıllarda, dillerde hep Aziz Yıldırım, Fenerbahçe vardı.

Şimdi, birileri çıkacak, Fenerbahçe taraftarını kınayacaktır. Bunun bana göre hiçbir ciddiyeti yoktur. Çünkü malum basında yazılı/ görsel/ işitsel olarak yürütülen “yargısız infaz”a göz yumanların, bunu yürütülenlerin yapacakları en doğru iş, susmaktır.

Saldıranlar, saldırılar karşısında susanlar, mesleki dayanışma adına ahkam kesmeye kalkarsalar, yaptıkları tek sözcükle işgüzarlıktır.

Öteden beri, toplumda “kin ve nefret” duyguları ekenler, görülen o ki, ektiklerini biçecekler. Dünkü tepkiyi görünce, maçlar başladığı zaman, olumsuzlukların olacağını düşünüyorum. Çünkü takım, özellikle büyük takım taraftarının, tek bir siyasi görüşü benimsemediği, sadece takım sevgisini ön planda tutuğunu için, tepkiyi nereye götüreceğini kestirmek zor.

*****

Dün, görünüşte basına, ama özelde belli gazete ve gazetecilere yönelik tepki, umalım, spor basınına sorumluluklarını anımsatır. Yok, kışkırtmaya, aşağılamaya, “yargısız infaz”a devem ederlerse, o zaman “suçlu”yu başka yerlerde aramaya gerek kalmayacak.

Spor basını, televizyon ekranlarından saldırgan tavırlarıyla toplumda “kin ve nefret” duyguları ekenler, kendilerine çekidüzen vermeliler.

Kendini yorumcu sanan biri kalkar da, kırmızı kart gören büyük bir takımın yabancı futbolcusuna “hain” diyebilirse, bunun söyleyenin sağlıklı düşündüğünü kim söyleyebilir?

*****

Dün, Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu’nda öfke seli vardı.

Aziz Yıldırım’a, Fenerbahçe’ye sevgi sürdü gitti. Ancak, Fenerbahçe- Shakhtar Donetsk maçı yarıda kaldı.

Üzerinde Aziz Yıldırım tişörtleriyle sahaya giren taraftardan birine sert davranan, saldıran özel güvenlik elemanları ortalığı karıştırmaya yetti. Sahaya atlayanlar, özel güvenlik elemanlarını kovaladı, saha dışına attılar, kimilerini de hırpaladılar.

Saha, bir piknik alanına döndü. Anonslar kâr etmedi. “Sahayı boşaltmayan Cim-Bomlu olsun” anonsu, kısa süreli etkili oldu; ancak piknik, orta alanda hayal çekme devam etti.

Maç yarıda kaldı.

*****

Dün, Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu’nda olanlardan dersler çıkarmak gerekiyor.

Ders çıkaracakların başında da basın geliyor. Ama basının ders çıkaracağını sanmıyorum. Bırakalım “yandaş” denenleri, bağımsızlıktan/ tarafsızlıktan söz edenlerin, iktidarla ilgili haberlere nasıl yaklaştıkları ortada. O konularda “kuzu” olanların, Fenerbahçe’yi, Aziz Yıldırım’ı “hedef tahtası”na koymaları, tarafsızlık değildir, onun adı başkadır.

Maçın 53. dakikasında statta yankılan "Hükümeh istifa" sesleri, taraftarın, olanlara nasıl baktığını gösteriyordu.

TURGUT ÇELİK/ Mersin (Geçici olarak İstanbul)

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..