Fenerbahçe ve Galatasaray Acıların Takımı olmaya devam ediyor.

Tıpkı başlıkta olduğu gibi…

Acılarla yaşamaya yavaş yavaş alışıyoruz…

Hani Başbakan Sayın Recep Tayip Erdoğan’ın bir sözü var ya; “sindire sindire” tıpkı Fenerbahçe ve Galatasaray sindire sindire acılara taraftarlarını alıştırıyorlar.

Son günlerde bakıyorum, Fenerbahçe ve Galatasaraylı oyuncuların ayaklarından çok ağızları konuşuyor! Senin işin ayağınla! Çenenin zoru ne? Zaten çenesine vuranların, sahada ayakları işlemiyor. Sahada da çeneyi çalıştırdılar mı? Kartlar havada uçuşuyor. Sonra gelsin cezalar, gitsin puanlar…

Bayramın birinci günü akşamı, Galatasaray Bursa’da puan kaybetmiş, Fenerbahçeli futbolcular için bu durumun ayrı bir isteklendirme(motivasyon) kaynağı olması gerekirken, onlarda Galatasaray’ı yalnız bırakmamak için kendi sahasında, seyircisiz oynadığı maçta, daha 1. dakika dolmadan golü yiyip, 5. dakikada, 5 Kasımpaşa Spor değerindeki, ünlü(!) golcüsü Guiza ile beraberliği sağlıyor. İlk yarı 1-1 bitiyor. Sonra ikinci yarı başlıyor. Benim aklım erdi ereli futbol oynayan(!) Cenk İşler sahneye çıkıyor, skor 1-2… Sonrası mı? Gerisini boş ver!..Netice itibarı ile 1-3…

Aklıma bazen şöyle bir soru gelmiyor da değil, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray’ı ligden çekip, sadece üçünün oynayacağı bir lig(!) kurarak, maçlar yaptırsak ne olur? Fenerbahçe Galatasaray’ı yener, Fenerbahçe taraftarı mutlu olur, Galatasaray Beşiktaş’ı yener, Galatasaray taraftarı mutlu olur, Beşiktaş Fenerbahçe’yi yener, Beşiktaş taraftarı mutlu olur. Böylece mutlu, mesut(!) bir hayat devam eder gider!..

Fenerbahçe-Kasımpaşa spor maçından önce şöyle bir hesap yaptım. 1 Guiza 5 Kasımpaşa spor yapıyor! 1 Daum da bir o kadar Yılmaz Vural yapıyor! Yılmaz Vural ile Daum arasındaki fark ne? Daum Alman, Yılmaz Vural Türk! Bitirdikleri okul aynı, dünyaya bakış açıları farklı. Birisinde Almanların soğuk yüzü, diğerinde Türklerin sıcakkanlılığı ve açık sözlülüğü… Şimdi bu Daum Kasımpaşa Sporun başına geçseydi, bu gün Kasımpaşa Spor puan cetvelinin neresinde olurdu? Fazla düşünmeye gerek yok. Puan cetvelinin dibine çoktan demir atmış, gelecek senenin hesaplarını yaparak, tekrar süper lige çıkmayı hayal etmeye başlardı.

Ben birde Yılmaz Vural’ın “Bu Türk Toplumu beni kullanmasını bilmedi, bu zamana kadar beni kullanamadı” sözüne takıldım. Seni kullanmak isteyen bir Trabzonspor vardı. Sen onlara “Acıların çocuğu” filmini oynatıp, “boyunlarını” bükmedin mi? Sayın Vural, sen “Küçük takımların büyük hocası” olmaya devam et. Nasıl olsa bir yerlerde bir antrenör kovulur. Seni hemen yerine getirirler! Antalya’daki durumunu söylemeye gerek yok!

Ya diğer oyuncular? Fenerbahçe’ye gol atan Gökhan, Cenk ve Şahin… Acaba Fenerbahçeli futbolcuların aldığı pirim kadar transfer ücreti alabiliyorlar mı? Daha açık soralım: Kasımpaşa Sporlu oyuncular, alacakları olan parayı alabiliyorlar mı? Karınlarını nasıl doyuruyorlar?

Biz gelelim Fenerbahçe’ye: Hani bir şarkı var ya; “Parayla saadet olmaz” diye işte bu şarkı sözünü doğrulayan en güzel manzara! Parayla saadet olsa, Fenerbahçeli futbolcular, yönetim ve taraftarların çok daha mutlu ve mesut(!) olmaları gerekmez miydi? Oysa bu günlerde Küçük Emrah’ın “Acıların Çocuğu” filmini oynuyorlar!

Eskiden Fenerbahçe 3-4 atardı. Son günlerde 3 yemeyi alışkanlık haline getirdi! Ne oldu? Yönetimin yaptırdığı(!) tılsım mı bozuldu? Biliyorsunuz bir zamanlar Şükrü Saraçoğlu Stadyumunda yapılanlar, televizyon ekranlarına yansımıştı!

Netice itibarı ile “Fenerbahçe’de çanlar kimin için çalıyor?” Bir an önce araştırılıp bulunmalı ve bu zamansız çan çalanın boynu koparılmalı! Çenesi çalışanların çenelerine kilit vurulmalı! Ayaklardaki prangalar bir an önce çözülmeli! Küçük Emrah’ın “Acıların Çocuğu ve Boynu Bükükler” filmleri de vizyondan kaldırılmalı…