Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ocak '11

 
Kategori
Spor
 

Fenerbahçe ve Trabzonspor

Fenerbahçe’nin liderden dokuz puan geride olduğu dönemdeki şampiyonluk şansının, lidere kendisinden dört puan daha yakın Bursaspor’dan daha fazla olduğunun düşünülmesinin yegâne nedeni sarı lacivertli kadronun sahip olduğu potansiyeldi. Ne gariptir ki sezonun ilk yarısı boyunca bu kapasite bir türlü etkin kullanılamamış, sadece Emre, M.Topuz veya Andre Santos değil zaman zaman Alex ve Niang dahi eleştiri oklarına hedef olmuştu.

Lig lideri Trabzonspor karşısında ise sarı lacivertliler sezon başından beri hangi konuda eleştirildilerse onun aksine bir performans sergiledi. Öncelikle maça motive olmak, bireysel hatadan uzak durmak, rakibe pozisyon vermemek, orta alanda baskı yapmak, hızlı hareket etmek, dikine paslaşmak ve neticede ligin en istikrarlı takımı karşısında hak ederek üç puana uzanmak sadece sarı lacivertli taraftarın değil tüm spor kamuoyunun neden Fenerbahçe’yi her şeye rağmen önemli bir şampiyonluk adayı olarak gördüğünü kanıtlar nitelikteydi. Bu durumda Aykut Kocaman’ın oyuncularına söyleyeceği şey, dersleri kötü olmasına karşın bir sınavdan iyi not alan öğrenciye öğretmeninin söylediği ile aynı: isteyince oluyormuş.

Bu galibiyet Fenerbahçe’yi tam anlamıyla şampiyonluk havasına soktu fakat bu performansın gerçek bir uyanış mı yoksa doksan dakikalık bir yoğunlaşma sonucu kazanılan münferit bir zafer mi olduğu konusunda karar vermek için sarı lacivertlilerin önümüzdeki haftalardaki performansını beklemek gerek.

Trabzonspor

Trabzonspor’un en büyük rakibinin kendisi olduğu eminim herkesin üzerinde mutabık kalacağı bir kabul. Bu rakibin en tehlikeli özelliği de takım üzerinde baskı oluşturması ve bu baskının bir saat gibi işleyen sistemin arızalanmasına neden olmasıdır. Şenol Güneş’in bu şampiyonluk stresine ne denli erken girdiği hafta içinde Beşiktaş karşısında sahaya sürdüğü on bir ile kendini belli etmişti, bugün de Kadıköy’de bir puanı amaçlayan anlayış aradaki puan farkının fazlalığının tecrübeli teknik adam üzerinde bir rahatlamaya değil aksine baskıya neden olduğunu gösterdi.

Bu aşamada bordo mavililer için en büyük tehlike Fenerbahçe’nin moral kazanması veya Bursaspor ile aradaki farkın ikiye inmesi değil ikinci yarının başlamasından ardından geride kalan üç maçta da galip gelememenin bir domino etkisi oluşturup ligin en dengeli kadrosuna sahip olan, rakibe en çok baskı yapan, en organize gol pozisyonuna giren ve neticede en iyi oynayan takımını bir anda kaosun içine sürüklenmesidir. Bu kritik ortamda en büyük görev de öncelikle kendisi serinkanlılığını koruması gereken ve telaşsızlığı futbolcularına da aşılaması gereken Şenol Güneş’e düşüyor.

Dün akşam Trabzonspor’un bu sene hiçbir maçta olmadığı kadar tutuk olmasında futbolcuların üzerindeki stres kaynaklı performans kaybı kadar rakibin kendilerine kendilerinin silahı ile saldırması da önemli bir rol oynadı. Çünkü bu sene hep bordo mavililerde görmeye alıştığımız orta alan menşeli hücum pres –ki bu rakip ataklarının başlamadan bitmesine neden olurken takıma da ani atak şansı veriyor-, orta alanı kontrol altına alma, kanat bekleriyle hücuma destek ve topu devamlı rakip yarı alanda tutma işlerinin Fenerbahçe tarafından yapılması Trabzonspor’un atak geliştirmesine imkân bırakmazken ilk yarım saat sonrasında konuk takımın önünde aşılması gereken koca bir dağ oluşturdu.

Neticede dün akşam Fenerbahçe bu sezon hiç olmadığı kadar iyi Trabzonspor da bu sene hiç olmadığı kadar kötüydü. İyi bir takımın bir anda kayıplara karışması, kötü performansların da bir anda tarih olması söz konusu olmayacağı için ligin favorisinin hala Trabzonspor olduğunu unutmamak gerekir. Şayet olur da bordo mavililer bu sene şampiyonluğa ulaşamazsa bunun müsebbibi şampiyon takımdan ziyade Trabzonspor olacaktır.

 
Toplam blog
: 788
: 1417
Kayıt tarihi
: 11.11.07
 
 

Çoğu çocuk gibi ben de futbolcu olmak istedim, olmadı. Bu oyundan kopmamak adına üniversite yılla..