Fezleke mi mezdeke mi?

Parti içi muhalefetin harekete geçtiği şu günlerde dokunulmazlık fezlekesi Kemal Kılıçdaroğlu'na ilaç gibi geldi.

O da bu "fırsatı" değerlendirme adına esip gürledi. Beni korkutamazsınız, dedi...Ben sizden de ağababalarınızdan (kimse artık) korkmam, dedi...Grubunun coşkulu desteği altında coştukça coştu...

Nasıl olsa, bu fezleke TBMM'den geçmeyecek. Nasıl olsa, yargılama olmayacak...Bunun nerdeyse hiç örneği yok çünkü...Meclis, bu tür fezlekelere geçit vermiyor.

Kemal bey de bunu biliyor tabii...İçi rahat, verip veriştiriyor...Kürsüye kelepçelerle çıkmış kükrüyor. Savcılar, yargıçlar, mahkemeler ve tabii hükumet hedefinde..."Kaldırın dokunulmazlığımı" diye ünlüyor. Benim hiç kimseden korkum yok, diyor.

Belli ki, muhalefetin başlattığı "tüzük kurultayı"ndan çok korkuyor. Parti içi çekişmeleri bastırmak, bir türlü hakim olamadığı muhalefeti sindirmek için, fezleke bahanesiyle tam bir "kahramanlık" sergiliyor.

Sanki, birileri Kemal Kılıçdaroğlu'na yaklaşan kurultayda güç kazanması için bir fırsat sunuyor; hakkında fezleke düzenliyor.

Sayın Kılıçdaroğlu da bunu tepe tepe kullanıyor. Epey bir zaman da kullanacak...En azından fezleke TBMM'ye gelip de reddedilinceye kadar.

Bu fezleke dolasıyla, epeyce bir "siyasal mezdeke" izleyeceğiz anlaşılan. Ana muhalefet lideri'nin gösterileri ile coşacağız bir müddet.

Olsun, siyaset dediğin biraz da budur. Fezleke'den mezdeke çıkarabiliyorsan ne ala!...

Ama, bu mezdeke kurultayda işe yarar mı onu bilemiyoruz...

Mezdeke mi olur, çifte telli mi olur, el çırpma bel kıvırma mı olur...

En iyisi, iyi "oynayan" kazansın, diyelim!.